Erdoğan'dan Davutoğlu ve Babacan'a tepki: Bu nasıl dürüstlük?

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKP İstanbul İl Başkanlığı Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda konuştu.

Erdoğan'dan Davutoğlu ve Babacan'a tepki: Bu nasıl dürüstlük?

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKP İstanbul İl Başkanlığı Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı’na katıldı.

Erdoğan burada yaptığı konuşmasında Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan ‘malum zat’ diye bahsederek Şehir Üniversitesi gündemine değindi ve ”Şehir Üniversitesinin tahsisini Başbakanlığım döneminde yapan benim. Tahsisini yapan ben olduğuma göre, daha sonra malum zat Başbakan olunca bu tahsisi Şehir Üniversitesine mülkiyet devrine dönüştürmüştür” ifadelerine yer verdi.

AKP’de siyaset yapmanın sorumluluk üstlenmek olduğunu söyleyen Erdoğan, “Görevimiz ne olursa olsun hepimiz öncelikle bu davanın bir neferiyiz. Unutmayın, bugün söylediğimizi 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl sonra da yine aynı şekilde kararlı olarak söylemek durumundayız. Bugün başka yarın bir başka olmamalıyız. Bunu yapanları gördük, görüyoruz” dedi.

‘YOLSUZLUK YAPANLAR, ÇALIP ÇIRPANLAR KAPIMIZDAN İÇERİ DAHİ GİRMEMELİ’

‘Kendi nefsinin peşine düşen, sadece kendi ajandasına, kariyerine hesabına odaklanan kişilerden dava adamı olmayacağını’ ifade eden Erdoğan, “Gurur abidesi olanlardan dava adamı olmaz. Bize Yunus’un ifadesiyle ‘Ete, kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm.’ diyen anlayıştaki insanlar lazım. Diyorum ya, hep birlikte Ömerler olmaya aday olmalıyız. Hele hele bulunduğu makamın gücüne, imkânlarına güvenerek gönül kıran, insanları rencide eden, vatandaşa tepeden bakan kibir abidelerinin bu davada yeri olmaz. Yolsuzluğu, haksızlığı, çalıp çırpmayı hiç saymıyorum bile. Bu tür vasıflardaki insanların kapımızdan içeri girmesi dahi bizim için züldür” dedi.

‘YUMURTADAN ÇIKIP KABUĞUNU BEĞENMEYENLER KENDİ HİCRANLARINI HAZIRLAR’

“Unutmayın, milleti karşısına alanlar, bizi de karşısına alır. Unutmayın kibir en büyük isyandır” diyen Erdoğan, “Yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmeyenler, sadece varlık sebeplerini inkâr etmekle kalmaz aynı zamanda kendi hicranlarını da hazırlarlar. Hiçbirimizin hesabi davranma, aklı ve vicdanı yerine nefsinin sesine kulak verme gibi bir lüksü yoktur. Hedefimiz önce bu ülkenin 82 milyon insanının her birinin, onunla birlikte tarih ve medeniyet coğrafyamızdaki tüm kardeşlerimizin, nihayetinde de büyük insanlık ailesinin tamamının gönlünde kalıcı yer edinmektir” diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye’de kimi konuların bilinçli bir şekilde gündemde öne çıkartıldığını savunarak “Kendi icraat gündemimize sıkı sıkıya sahip çıkacağız. Vaktimizi ve enerjimizi kendi çalışmalarımızı daha ileriye taşımak için kullanacağız. Muhalefetin, medyanın ve diğer çevrelerin bizi dar ve kısır gündemlerinin içine hapsetme tuzağına hiçbir şekilde düşmemeliyiz. Unutmayınız, AK Parti gündem takip etmez, gündem belirler” sözlerine yer verdi.

‘SURİYE’DEN ÇIKMAYACAĞIZ’

Son dönemde Suriye’de yürütülen harekâtlar ve Akdeniz’de atılan stratejik adımların Türkiye’ye karşı âdeta bir öfke patlamasına yol açtığını söyleyen Erdoğan, Londra ziyaretinde İngiltere, Fransa, Almanya liderleriyle yaptığı görüşmede Türkiye’nin IŞİD’a karşı en büyük mücadeleyi veren ülke olduğunu dile getirdiğini belirtti. Erdoğan, “Peki, siz niye oradasınız? Bize şunu söyleyemezsiniz: Siz oraları terk etmedikten sonra, Suriye halkı da, teşekkür ederiz, artık gidebilirsiniz demedikten sonra biz buradan çıkmayacağız. Çünkü biz Adana Mutabakatıyla oradayız, çünkü biz Suriye halkının talebi üzere oradayız ve şu anda da bu süreç devam ediyor. Söyleyecekleri inanın hiçbir şey yok ve söyleyemediler” şeklinde konuştu.

Erdoğan, Fransa’daki eylemlere ilişkin ise “İşte Fransa’nın şu anda hâli ortada. Bakın Fransa’da her yer şu anda yanıyor, yıkılıyor. Niye? Zulüm ile abat olunmaz, onun için” ifadelerini kullandı.

‘LİBYA İLE GÜZET BİR HAT İNŞA ETTİK’

Libya ile yapılan mutabakata değinen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Ve bu oyunlar bozulurken bir tarafta da Yunanistan, Güney Kıbrıs, Mısır, zaman zaman İsrail, bunlar da bir araya geliyorlar. Bir skandal hareket de yaptılar, neydi o? Tuttular Libya’nın Büyükelçisini Yunanistan deport etti. Ne oldu yaptın da, ne kazandın? Zaman zaman bu tür şeyleri biz de yapıyoruz, bizim de büyükelçilerimizi deport edenler oluyor, onlar edince biz de onlarınkini deport ediyoruz. Bu, siyaset dilini bilmemek ve skandallar üzerine kurulmuş bir devlet yönetimi demektir, Yunanistan’ın yaptığı da budur. Şu anda biz Libya’daki bu kararlı duruşumuzu devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Ama dikkat edin, şimdi Libya ile Türkiye arasında hamdolsun gayet ilginç, gayet güzel bir hat inşa edildi ve bu hat üzerinde, çevresinde münhasır ekonomik bölge diye ifade ettiğimiz o bölgede bizim geçmişten bugüne garantör ülke olarak haklarımız var, Suriye’deki soydaşlarımızın hakları var, bu hakları sonuna kadar savunmakta kararlıyız.”

‘YAPILAN HER SALDIRIYI SÜRATLE ETKİSİZ HÂLE GETİRDİK’

Erdoğan, Türkiye’nin sondaj ve sismik araştırma gemileriyle bölgede çalışmalara devam edeceğini, firkateynlerinin, uçaklarının, helikopterlerinin bölgede olmaya devam edeceğini vurgulayarak, “Biz uluslararası deniz hukuku, uluslararası hukuktan doğan haklarımız neyse, bu haklarımızı sonuna kadar savunacağız, takipçisi olacağız” dedi.

Suriye’deki gelişmelerle ilgili ABD ve Rusya ile varılan mutabakatlarla sahada elde edilen neticelerin tarihî önemde olduğunun altını çizen Erdoğan, “Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için diplomasi ve uluslararası siyaset yanında, ekonomiyi de devreye almalarına rağmen, hamdolsun, ülkemize geri adım attıramadılar. Yapılan her saldırıyı, atılan her adımı, kullanılan her silahı süratle etkisiz hâle getirdik, tedbirlerimizi aldık. Aynı hamlelerin tekrarında karşılarında hazırlıklı bir Türkiye buldukları için istedikleri neticeyi elde edemiyorlar” diye konuştu.

Erdoğan, “Türkiye’nin güney sınırlarını terör koridorlarıyla kuşatma projeleri özellikle oluşturmaya çalışanlar, iç siyaseti manipüle ederek kayıplarını telafi etmenin peşindeler, ama bunu da başaramıyorlar, çünkü milletimiz bu ülkede kimin ne olduğunu, kime hizmet ettiğini, neyi için yaptığını gayet iyi biliyor” sözlerine yer verdi.

‘ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ’NİN TAHSİSİNİ BAŞBAKANLIĞIM DÖNEMİNDE YAPAN BENİM’

İstanbul’daki Şehir Üniversitesi meselesini hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Şehir Üniversitesi’nin tahsisini Başbakanlığım döneminde yapan benim. Tahsisini yapan ben olduğuma göre, daha sonra malum zat Başbakan olunca bu tahsisi Şehir Üniversitesine mülkiyet devrine dönüştürmüştür. Türkiye’de hiçbir üniversiteye tapu ile tapu devri, mülkiyet devri yoktur, olmamıştır. Bunlar dürüstlüğü kimseye bırakmıyor değil mi? Öksüz, yetimin hakkını kalkıp kurdukları üniversiteye tapu devri yapmak suretiyle Özelleştirme Yüksek Kurulunun Başkanı sıfatıyla bunu sağlıyor. Size gönderilmiş olan elektronik ortamda orada da var. Peki, bu nasıl doğruluk? Peki, yanında kim var? Yine bir başka isim, o da Sayın Babacan var, onun da imzası var bu işin altında. Başka kim var? Mehmet Şimşek var. Başka kim var? O zaman Ulaştırma Bakanı olarak Özeleştirme Kurulunun içinde olan Feridun Bilgin var. Hani bunlar dürüsttü ya? Dürüstlüğü bunlar kimseye bırakmıyordu? Ben bunu niye anlatıyorum? Kimin ne olduğunu yaptıklarıyla öğrenin diye.”

Halk Bankasının Şehir Üniversitesine ciddi bir kredi verdiğini fakat geri ödemelerin yapılmadığına ifade eden Erdoğan, Halk Bankasına olan borcun 417 milyon lira noktasında bulunduğunu, Şehir Üniversitesinin kredi kullanırken teminat vermediğini belirtti.

Şehir Üniversitesinin “Alacağımız öğrencilerin yapacakları ödemeye ipotek koyun” teklifinde bulunduğunu dile getiren Erdoğan, “Sen zaten mevcut kotanı doldurmamışsın, mevcut kotanı doldurmadan üstelik yeni alacağın öğrencilerle ilgili böyle bir kotayı nasıl oluyor da bir bankaya teminat olarak veriyorsun? Tabii bizi halef selef olduğumuz Cumhurbaşkanı aradı, ya dedi işte siz bu işi arzu ederseniz halledersiniz. Kendisine dedim ki, temenni ederdim ki siz benim yerimde olun. Biz dedim geçmişte bankaların nasıl iflas ettiğini biliyoruz, hamdolsun 17 yıldır bizim dönemimizde bizim bankalarımızın hiçbirisi kasaları boşaltmadı, biz de kasayı boşaltamayız” şeklinde konuştu.

‘HALK BANKASI’NIN DOLANDIRILMASI SÖZ KONUSU’

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Buranın hamisi dikkat edin Marmara Üniversitesidir, Marmara Üniversitesi Türkiye’nin şu anda en büyük üniversitelerinden bir tanesidir. Şimdi de ne diyorlar biliyor musunuz? Marmara Üniversitesi borçları ödesin. Tabii YÖK de kendilerine diyor ki, o zaman siz de Mütevelliyi bırakın, Marmara Üniversitesi buraya yaptığı atamalarla burayı götürsün. Yok diyorlar, Mütevelliyi de bırakmayız. Tezgâh başka. Biz ne oradaki öğrencilerimizin düşmanıyız ne de akademisyenlerin düşmanıyız, böyle bir şey asla söz konusu değil. Hiçbir vakıf üniversitesinin de bunların yaptığı uygulama gibi bir uygulamaları ne yazık ki yok ve böyle bir durumla ne yazık ki burada karşı karşıyayız. Çok da teferruatına girmek istemiyorum ama anlattığım gibi burada Halk Bankasının âdeta bir dolandırılması söz konusu.”