Erdoğan: 19 gün ‘İstanbul'a Büyükşehir Belediye Başkanı olduk’ diye hava attınız

"Onlara sadece şu soruyu sorsanız yeter; 19 gün İstanbul'a büyükşehir belediye başkanı olduk diye hava attınız. Peki bunun sözünü daha önce vermiştiniz. Bu havayı da attığınıza göre, o 19 gün içinde niye bunu yapmadınız? Bir şey yaptılar. Ne yaptıklarını söyleyeyim, hemen veri kontrollerini yapmaya başladılar."

Erdoğan: 19 gün ‘İstanbul'a Büyükşehir Belediye Başkanı olduk’ diye hava attınız

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu’nda gençlerle iftar için bir araya geldi. Erdoğan, iftarın ardından gençlerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan’ın konuşmalarından satır başları şöyle:

Erdoğan, Yeni askerlik sistemine ilişkin bir soru üzerine, “Yeni askerlik sistemiyle ilgili olarak 4 hatta 5 ana başlık var. Bunlardan bir tanesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacı; ikincisi öngörülebilir oluşu; üçüncüsü süreklilik; dördüncüsü eğitim ve mesleki gelişim ihtiyacı; bir diğeri de eğitimli insan gücü kaynağının etkin ve verimli kullanılması. Bir şey çok çok önemli, bedelli askerlikle diğerleri karıştırılıyor. Bedelli askerlik noktasında yıllarca çok ciddi birikimler, bunun dışında yurt dışında olanların ‘Bizim durumumuz ne olacak?’, ‘Bedellide ücretler şu şekilde  ağır, bu şekilde ağır.’ gibi birçok şeyler oluyordu. Bir dönem yaptığımız değerlendirmelerde belli bir bedel koyduk. Tabii kabul edenler oldu ve geldiler, askerliklerini o ücretten yaptılar. Daha sonra bir düşüş söz konusu oldu ve bu düşüşle birlikte attığımız bazı adımlar oldu.” diye konuştu.

Erdoğan, son dönemde gelinen noktada ücretin bedelli askerlikte ciddi manada düşürüldüğünü dile getirerek,”Bu düşürülen ücretle de şu anda askerlik kabul görmeye başladı. Yükümlü erbaş, erler var; yedek astsubaylık var, bir de yedek subaylık var. Bunlar bu dönemin farklı özellikleri. Tabii yedek subaylıkta alışılmış olan süreç  devam ediyor. Ancak asıl önemli olan yedek astsubaylık ki burada istihdamda şu anda meslek yüksek okulları da burada görev alabilecekler. Bu şimdi oraya bir  farklılık getiriyor. Aynı şekilde yükümlü erbaş, er, burada da… Hepsinde de tabii belli bir ücret ödeniyor bu süreç içerisinde. Bütün bunlarla beraber aslolan bizim için de gerçekten çok çok önemli olan bir süreç de şu: 5 ay kıta diyoruz, burada belli bir harçlık kendilerine ödeniyor. 5 aydan sonra kendisi terhis olabiliyor, bu imkan var ama bunun öncesinde 1 ay temel eğitimden geçiyor. Yedek astsubaylıkta ise 2 ay temel sınıf eğitimi, bu da harçlıklı, ardından 10 ay da kıta hizmeti var. Burada da yine eğer isterse terhis olur, ‘Devam edeceğim.’ derse, devam etme şansı var. Devam etme kararını verirse, bu nereye götürür onu? Bu, onu astsubaylığa götürür. Astsubay olduktan sonra bir başka imkanı daha var. Oradan subaylığa bile geçebilir. Subaylığa geçmenin ötesinde bir imkan daha var. Eğer gerçekten imtihanları başarıyla verirse, generalliğe kadar gidebilir. Yedek subaylıkta da yine 2 ay temel sınıf eğitimi var. Yine harçlığı alıyor ve ardından 10 ay kıta var. 12 ay oluyor. İsterse yine terhis, isterse yedek subaylıktan subaylığa geçebiliyor” diye konuştu.

HAYVAN HAKLARI…

Hayvan haklarına ilişkin bir soru üzerine Erdoğan,”Bu işin iki boyutu var. Bir, hayvanlara yapılan vahşice muamele insanı ciddi manada üzüyor. Bir de kontrolsüz olarak hayvanların caddelerde, Allah göstermesin, çocuklarımızın üzerine saldırıp bazı yerlerde parçaladıklarını da görüyoruz. Onun için yapılacak olan hazırlık çok hassas. Adeta öyle bir hassasiyet göstermemiz gerekiyor ki hem bu hayvanların sahiplerinin kontrolünü artırması lazım, ‘Bırakalım salıverelim ne yaparsa yapsın.’ olmaz. Bütün dünyadaki uygulamaları da arkadaşlarımız çalıştılar” dedi.

 ‘SON DÖNEMDE ÜLKEMİZDE CİDDİ BİR KUTUPLAŞMA VAR’

Erdoğan, “Son dönemde ülkemizde ciddi bir kutuplaşma var. Siyasilerin kullandığı dil, toplumu oldukça geriyor ve bu kutuplaşmayı körüklüyor. Sizce de artık buna bir son vermenin zamanı gelmedi mi?”  sorusuna da şöyle cevap verdi: “Sorun çok çok güzel. Bu akşam burada gençlerimizle bir aradayım. Burada bana muhabbeti olan da var olmayan da var. Benimle aynı siyasi görüşü paylaşan da var paylaşmayan da var. Samsun öncesinde bugüne kadar gençliğe böyle bir şey yapılmış değil. Eğer bugün Dolmabahçe Sarayı’nda Muayede Salonu’nda bir araya geldiysek, bu bir sinyaldir, işaret fişeğidir. Derdimiz şudur; bu ülkede inancından, etnik yapısından, bölgesel, dinsel, ne olursa olsun kimsenin dışlanmadığı bir Türkiye. Başı açıkmış, başı örtülüymüş, şöyle giyiniyormuş, böyle giyiniyormuş, bunlar bizi ilgilendirmez. Biz, yaratılanı yaratandan ötürü sevmeye mecburuz. Biz böyle bir inancın mensubuyuz. Beni yaratan Allah sizleri de yarattığı için ben sizleri seviyorum. Burada bu farklılıkları ortadan kaldırmamız lazım. Güneydoğulu, doğulu, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, Roman, Boşnak… Böyle bir ayrıma gidemeyiz. 82 milyon benim vatandaşım, benim kardeşimdir. Hepsini sevmeye mecburum. Bizim bir anlayışımız daha var. Biz, bu milletin efendisi değiliz, hizmetkarıyız. Özgürlükler noktasında, bu kardeşiniz iktidar olduğu ana kadar Güneydoğu’da, Doğu’da Kürtçe bir tabela göremezdiniz. Biz geldikten sonra orada Kürtçe tabela… Bunun yanında cezaevinde oğluyla Kürtçe konuşamazlardı, Kürtçe konuşur hale geldi. Bütün bunlar bizim iktidarlarımız döneminde oldu. Temel hak ve özgürlükler noktasında biz kimsenin önünü kesmedik, kesmeyiz, kesilmesine de müsaade etmeyiz. Terörle mücadeleye gelince, terör konusunda hassasız. O başka bir şey” dedi.

206 ÜNİVERSİTE

İktidara geldiklerinde Türkiye’de 76 üniversite varken, sayının şu anda 206’ya çıktığını, 81 ilin tümünde üniversite olduğunu kaydeden Erdoğan, “Oralara niye yaptık bu üniversiteleri? Dedik ki ilim 81 vilayetin tamamına ulaşsın. Benim Iğdırlı, Hakkarili kardeşim, gencim oradan kalkıp da İstanbul’a gelmesin, onun ayağına üniversite gitsin. Bütün bunlar ne için? Biz devlet olarak tüm 82 milyonun hizmetkarı olduğumuzu sağlıkta, eğitimde ispatlamamız lazım. Hastanelerimiz, sadece illerde değil, ilçelere varıncaya kadar var. Bu ayrımı her alanda ortadan kaldıralım diye bu adımı attık ve inanıyorum ki bu her geçen gün çok daha başarılı bir şekilde uygulama alanı bulacak ve böylece çok daha huzurlu günleri hep birlikte yaşamış olacağız.” şeklinde konuştu.

İSTANBUL HAVALİMANI

Gençlerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, bir üniversite öğrencisinin “İstanbul Havalimanı, İstanbul’un biraz dışında, ulaşımı sıkıntılı. Alternatif bir yol düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine, şehrin büyüdüğünü, Atatürk Havalimanı’nın şehrin içinde yer aldığını söyledi. Dünyanın değişik havalimanlarına bakıldığında, onların da şehrin dışında yer aldığını anlatan Erdoğan, “Belki 2-3 sene sonra diyeceksiniz ki ‘Bune bakışmış, ne ufukmuş bu. Gerçekten bunu tam yerine yapmışlar.’. Sadece Havaist değil, oraya raylı sistemleri getireceğiz. Bu raylı sistemle havalimanına kadar ulaşım imkanını bulacağız. Sadece Havaist ile bu olmaz. Bunların hepsini planladık. Hafif metroyu havalimanına kadar planladık. Seçim sonrası bu adımıkararlılıkla atacağız. Havalimanı en büyük rahatlığı hafif metro ile alacak. Bazıları tabii bir yandan kuru sıkı atıyorlar. Metro, o da iyidir ama maliyetleri bir hafif metro gibi değildir. Daha ağırdır. Maliyet analizlerini yapmak durumundayız. Maliyet analizlerini yaptığımız zaman hangisi daha seri, hızlı vedaha ucuz yapılır, bu analizlerden sonra kararımızı vereceğiz.” dedi .

YILDIRIM BU İŞİN PİRİ

AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın, bu işin tam manasıyla piri olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Ulaştırma Bakanlığımızı yaptığı dönemde bu konuda çok başarılı sınavlar vermiştir. İstanbul’umuzun ulaşım olayı en önemli sorunlardan birtanesi. Bu işi de yine Binali Bey ile süratle aşacağımıza inanıyorum. Zaten merkezi yönetim olarak da belediyelerimize her türlü desteği veririz. Bunun bir örneği mesela İzmir’dir. İZBAN, İzmir Belediyesi’nin yaptığı değildir. İzmir Belediyesi’ndeki İZBAN’ın yüzde 50’sini ulaştırma bakanlığı olarak biz yaptık. Aynı şekilde İzmir Belediyesi suyunu getiremiyordu. Aynı şekilde DSİ olarak biz devreye girdik ve su sorununu biz çözdük. Bu tür şeylerde ister istemez büyük şehirlerde birçok şeyin altından büyük şehir belediyelerinin kalkması da mümkün değil. Bunlara ciddi manada merkezi yönetimin destek vermesi işi çok daha kolay olacaktır. İstanbul’da bir tarafta 39 belediyenin 25 tanesi AK Parti’dedir. Bir tarafta da meclisin kahir ekseriyeti bizim meclis üyelerimizdenulaşmaktadır. Dolayısıyla bu dayanışma, İstanbul’a olan hizmeti daha da hızlandıracaktır, arttıracaktır”

İMAMOĞLU’NA FETÖCÜ İTHAMI

Erdoğan, “Öğrenci akbilinde 85 liradan, 40 liraya indirim gerçekleşti. AK Parti grubu ‘bunu biz yaptık’ diyor, CHP de ‘biz yaptık’diyor. Ancak ‘daha önce neden yapılmadı’ deniyor.” şeklindeki soru üzerine, şu yanıtı verdi: “Onlara sadece şu soruyu sorsanız yeter; 19 gün İstanbul’a büyükşehir belediye başkanı olduk diye hava attınız. Peki bunun sözünü daha önce vermiştiniz. Bu havayı da attığınıza göre, o 19 gün içinde niye bunu yapmadınız? Bir şey yaptılar. Ne yaptıklarını söyleyeyim, hemen veri kontrollerini yapmaya başladılar. Bu da FETÖ’nün uygulamalarıdır. Beyefendi zaten Samanyolu TV’de çalıştığı için oradan biliyor veri kontrollerini. Veri kontrollerini yapmak için talimatı verdikleri yerler var. ‘Bize veri bilgilerini geçin.’. Bunu söylediler. Ama ben de diyorum ki 19 gündü. Hemen getirseydin meclise, suyu da çıkarsaydın, aynı şekilde otobüslerin olayı. Kaldı ki benim belediye başkanlığım döneminde biz o zamandan indirdik. Hatta 65 yaş üstüne biz belli saatlere kadar ücretsiz paso uygulaması yaptık. Dini bayramlarda otoyollar, köprüler ücretsizdir. Hala öyledir. Tereciye tere satılmaz. Bunlar bunu yapıyor. Şimdi diyorlar ki otobüsler bayramda ücretsiz. Bunlar zaten vardı” diye konuştu.

Binali Yıldırım’ın Haliç Kongre Merkezi’nde protesto edilmesine dair Erdoğan, “Sanatçı sanatıyla aslında konuşmalı. Sanatçı siyaset yapmalı. Yoksa sanatçı kalkıp da sanatını, bulduğu muhabbeti sevgiyi kalkar da bir karşı siyasi anlayışa tavır koyarak genelleştirirse bu ülkede birliğe, beraberliğe katkıda bulunmaz. Bu sıkıntıların kaynağı olur. Sinema, tiyatro vs. alanlarda sıkıntıları olan bu sanat dünyasının bu sıkıntılarını başkanlığımda bizim kabinemiz giderdi. Kendileriyle Külliye’de toplantı yaptık. Bunu görünce ciddi manada ben de üzüldüm. 3-4 gün içinde Haliç Kongre Merkezi’nde bir tanesi bu sloganı atıyor. Haliç Kongre Merkezi’nin temelini atan benim. Kültür Bakanı ile Binali Bey o akşam orada Pazar günü yapılacak operetle ilgili olarak o eseri izlemeye geliyorlar. Bu slogan atılmaya başlandığı anda bile bizim adayımız Binali Bey dönüp onları alkışlıyor. Kucaklayan Binali Bey. Kucaklanmaya muhtaç olduklarını söyleyenleri malesef bu toplumun gerilmesine ne den olanlar. Biz yine sabırla bu yola bu şekilde devam edeceğiz.” dedi.

ER VEYA GEÇ F-35’LERİ ALACAĞIZ

Rusya’dan S-400 alımı konusunu bitirdiklerini söyleyen Erdoğan, “Yani bizim S-400 konusunda geri adım atmak gibi bir şeyimiz kesinlikle söz konusu değil” dedi. S-400 füze savunma sisteminin teslimat tarihinin Temmuz olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Bunu belki de öne çekecekler, daha erken alacağız” ifadesini kullandı.

Ödeme planı itibariyle, “Bu noktada ödeme planları itibarıyla Rusya Federasyonu bize hakikaten çok uygun şartlarda vermiştir” diyen Erdoğan “S-400’den sonra bir de S-500 söz konusu. S-500’de de yine bir ortak üretim söz konusu olacak” diye konuştu.

Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 füze savunma sistemine ilişkin olarak ABD’den gelen eleştirilere ilişkin olarak da Erdoğan, “Amerika diyor ki bu diyor, ‘Sizin bizden alacağınız F-35 uçaklarına uyumlu değil’. Öyle bir şey teknik olarak da söz konusu değil. Biz bunun teknik çalışmalarını yaptık. Böyle bir şey yok” dedi.

Erdoğan, “Er veya geç F-35’leri teslim alacağız, aparatlarını da teslim alacağız ve S-400’ler de ülkemize inşallah girecek. S-400 konusunda geri adım atmak gibi bir şeyimiz kesinlikle söz konusu değil. O iş bitti.  “Er veya geç F-35’leri teslim alacağız, aparatlarını da teslim alacağız ve S-400’ler de ülkemize inşallah girecek” dedi.

BAŞKANLIK SİSTEMİ

“Geçen yıl 24 Haziran seçimlerinde, sistem değişikliğine dair çok güzel söylemler vardı. Fakat yaşadığımız süreç içinde, sistem değişikliğini noturtulamadığına dair bir kanaat oluştu. Bunun sebebi nedir?” sorusuna karşılık Erdoğan, şunları söyledi:

“Sistem değişikliği dediğimiz kolay bir olay değil. 10 yıllarıngetirdiği bir sistemi, herkesin de talebi olmasına rağmen değiştiremiyorlar amasiz bunu değiştirmenin kararlılığında bir adım atıyorsunuz. Rahmetli Demirel,Türkeş, Erbakan olsun bütün bu siyasilerin, bu sistemi değiştirmek, başkanlık sistemine geçmek konusunda hep vaatleri olmuş ama başaramamışlar. Biz bu konuda kararımızı verdik. Ben, belediye başkanlığından itibaren başkanlık sistemine geçme olayını hep ifade etmişimdir. Biz de bir yere kadar geldik, en sonunda Cumhur İttifakı’nı oluşturduk. Onunla birlikte dedik bu adımı atalım. Sonunda bir adım atıldı ve başkanlık sistemine geçtik. Başkanlık sistemine geçişle birlikte Türkiye’de beklentiler çoğaldı. Bu beklentilerin hepsinin bir anda olması mümkün değil. Ama şu anda birçok şey oluyor. Bir de süreç giderken, bazı şeyler, yanlışlar ortayaçıkıyor. Bunları da yolu yürürken görüyorsunuz. Sonra bunları düzeltme yolunagiriyorsun. Bunlar bazen mevzuat değişiklikleridir, bazen yasal düzenlemelerdir. Bir de sayısal olarak anayasa değişikliği yapacak güce sahip değilseniz, orada odüzenlemeyi yapamıyorsunuz.”