Elif Çakır'ın 'gözü açıldı': Son yıllarda dinin siyasete alet edilmesi çok vahim boyutlara ulaştı...

13 yıl sonra AKP'nin "dinci" yönünü keşfeden yazar Elif Çakır, "son yıllarda dinin siyasete alet edilmesinin çok vahim boyutlara ulaştığı"ndan yakındı.

Elif Çakır'ın 'gözü açıldı': Son yıllarda dinin siyasete alet edilmesi çok vahim boyutlara ulaştı...

AKP’li “küskün”lerin toplandığı Karar gazetesinde iktidarın yıllar sonra din istismarcısı yönü de “keşfedildi”. Gazetenin unutulmaz “Kabataş Yalanı”nın ortaklarından olan yazarı Elif Çakır, seçim dönemlerinde tüm siyasi liderlerin dini siyasal çıkarları için kullandığını ancak bunun son yıllarda çok vahim boyutlara ulaştığını belirtti.

“İnsanları hem dinden hem de siyasetten soğutuyorsunuz” başlıklı yazısında Çakır, “vahim gidiş”e örnek olarak, AKP Van Milletvekili Abdulvahat Arvas’ın “AK Parti kaybederse başörtülü kadınlar sokaklarda yürüyemeyecek”  ve AKP Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz’ın “Adayımıza vereceğiniz destek kıyamet gününde sizin berat belgelerinizden biri olacak” şeklindeki sözlerini hatırlattı.

EVVELDEN DE VARMIŞ AMA GÖREMEMİŞ(!)

Çakır, daha sonra “dinin siyasete edilmesi”nin ne demek olduğuna şu sözlerle tanım getirdi: “Dini kuralların, dini hükümlerin, kendi amacı dışında, doğrudan ya da dolaylı olarak siyasetçinin kendi çıkarları için kullanılması, suiistimal edilmesi, haksızca siyasi menfaatler uğruna fayda sağlanması. Dinin sırtından yararlanılması, din sömürüsü yapılması, dindar kişilerin dini inanç ve duygularından maddi ve manevi çıkar sağlanması.”

Dinin siyasete alet edilmesinin bugün ortaya çıkmış bir sorun olmadığına dikkat çeken Çakır, “Seçim dönemlerinden dini siyasete alet etmeyen, dini siyasi çıkarları için kullanmayan, dini sembolleri ve terimleri ağzına almadan konuşma yapan siyasi lider yok denecek kadar azdır. Hatta yok diyebiliriz.” iddiasına bulunurken, son yıllarda ise bunun çok daha vahim boyutlara ulaşmış durumda olduğunu söyledi.

“DİNDAR SİYASETÇİ REFERANSINI YAPACAK”

“Küskün” yazar, daha sonra “laikliği savunuyor görünmeme” kaygısıyla ve  kendi “şikayet”iyle de çelişkiye düşerek, dindar olan-dindar olmayan siyasetçi ayrımı yaptı ve şöyle dedi: “Bakınız, dindar siyasetçilerin dine referanslarda bulunması, dini değerlere atıflarda bulunmasından daha doğal bir şey yoktur. Ve bu dinin siyasete alet edilmesi değildir.”

Çakır yazısını şu “tespit”i yaparak bitirdi: “Sorun dinin her geçen gün siyaset için kullanışlı bir ideolojiye dönüştürülmesidir. Dünyevi bir seçim faaliyetinin iman küfür seçimi gibi sunulmasıdır. Bu ülkenin normalleşmesi için siyasetin siyaset olarak yapılması ve siyasetin normalleşmesi gerekiyor.”