Dersim’de yerel seçim sonuçları üzerine bir değerlendirme

Maçoğlu seçim kampanyası boyunca rakipleri hakkında tek söz etmedi, sadece kendi programını tanıttı. Şimdi önümüzde kayyumun tahribatını giderme ve halkçı belediyecilik yapma görevi duruyor.

Dersim Demokratik Halk Dayanışması (DDHD) ve Dersim halkı 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde sosyalistlere tarihsel bir zafer verdi: Türkiye tarihinde ilk kez sosyalistler Kürt ulusal hareketine dayanmadan, kendi güçleriyle ve sosyalist bir parti (Türkiye Komünist Partisi) adına yarışarak bir ilin merkez ilçe belediyesini kazandılar. Belediye başkanımız Fatih Maçoğlu’nun dediği gibi Dersim halkı kazandı. Kayyum gitti, halk iradesi kazandı. Türkiye sosyalist hareketinin bu tarihsel başarısı için çalışanların arasında olmaktan ve belediye meclisi üyeliğine seçilmiş olmaktan dolayı ben de çok mutluyum. Türkiye’de bütün sosyalistlerin gözünün üstümüzde olduğunun bilincindeyiz ve şimdiden bu beklentilerin ağırlığını omuzlarımızda hissediyoruz. AKP rejiminin kendinden olmayan belediyelerin yetkilerini kısıtlayacağını, genel bütçeden yardımları vermeyeceğini biliyoruz. Dolayısıyla bizi mücadele bekliyor. Bu arada DDHD olarak biz Dersim merkez ilçe belediyesini aldık ancak en başta Ovacık olmak üzere ilçelerde seçimi kaybettik. Komünist Başkan Fatih Maçoğlu’nu zafere taşıyan Ovacık modelinin il merkezinde kazanırken Ovacık’ta neden kaybettiğini haklı olarak ülkede bütün sosyalistler merak ediyor. Dolayısıyla önce oradan başlayalım.

Ovacık küçük bir ilçe. Yüz oyun bir adaydan ötekine kayması sonucu değiştirebiliyor. DDHD’nin en büyük dezavantajı adayımız Hayati Güngören yoldaşımızın uyduruk bir suçlamayla halen tutuklu olmasından dolayı seçim çalışmasına katılamamış olmasıdır. Ovacık halkının yakından tanıdığı ve sevdiği Hayati Güngören tutuklu olduğu için öteki yoldaşlarımız da onun yerine aday adayı olmayı etik bulmadılar. Duygusal davrandılar ve belki de hata ettiler, çünkü Ovacık halkı Güngören’in hapisten çıkamaması durumunda kimin başkan olacağı sorusuyla meşgul oldu. Şurası da bir gerçek ki halkımız yerel seçimlerde fikirlerden ziyade halkla güçlü bağlar kurabilen adaylara önem veriyor. Tanıdığı, dokunabildiği adaylar istiyor. Adayımızın halkla bağ kurmuş olmakla birlikte seçim çalışmasına katılamayışı ve hapisten çıkışı konusundaki belirsizlik bizim kaybetmemizdeki birinci sebep oldu bence. İkinci sebep, öteki ilçelerde olduğu gibi Ovacık’ta da halkın AKP rejiminin ilçedeki uzman çavuş vb askeri personel ile geçici görevlendirmeyle gelmiş polisler aracılığıyla manipülasyon yapmasından korkması oldu. Korku, Dersim Devrimci Güçbirliği (DDG)-HDP seçmeninin çok büyük kısmının (450 kadar oy) CHP adayına gitmesine yol açtı. Bu seçmenlerin ayrıca bizim adayımızın kazanmasını önlemek amacıyla hareket etmiş olması da ihtimal dışı değil. Ancak biz de kabul etmeliyiz ki 2014’teki 656 oyumuzdan 70’i bu kez bize oy vermedi, bu oyların da AKP kazanmasın diye CHP’ye gitmiş olması muhtemel. Sonuç olarak Ovacık’ta seçimi kaybetmiş olsak da Ovacık Doğal kooperatifi çalışmalarına hız kesmeden devam edecek. Kooperatif, Ovacık Belediyesi’nden bağımsız olarak üretim-istihdam ve kadın emeğinin değerlenmesi çalışmalarına devam edeceğini, eğitime destek, öğrencilere burs, kültür-sanat, dil ve atölye çalışmalarını kendi bünyesi içinde sürdüreceğini açıkladı. CHP’li yeni başkanın da Ovacık belediyesinde getirdiğimiz kazanımları geri alıp alamayacağını göreceğiz. Ovacık’ta bir sonraki seçime daha hazırlıklı olarak girersek belediyeyi geri alacağımızdan şüphem yok.

Asker oyu korkusunun Ovacık’ta yersiz olduğu şimdi görülüyor ancak Hozat ilçesinde AKP’nin ikinci parti olması ve Mazgirt’te seçimi kazanması korkunun tamamen yersiz olmadığını gösterdi. Hozat’ta sabahleyin askerlerin toplu halde oy vermeye gittiğini gören DDG seçmenlerinin çok büyük kısmının ve bizim DDHD seçmeninin de az bir kısmının CHP’ye oy verdiği görülüyor. Şu gerçeği de kabul etmemiz gerekiyor ki Dersim halkının çoğunluğu için AKP dışındaki partiler arasındaki farklar önemsiz, hepsine “bizim çocuklar” gözüyle bakıyor ve AKP’nin kazanması tehlikesine karşı en güçlü gördüğü adayın etrafında birleşiyor. Kuşkusuz seçim sürecinde DDG içinden bu AKP’li asker-polis oyları korkusunu kendi çevresinde birleşme yaratmak için kullanmaya çalışanlar da oldu. Mazgirt’te AKP’nin kazanması ise bütün demokrasi ve sosyalizm güçleri için bir yenilgi oldu. Bu sonucu hepimiz iyi inceleyip ders çıkarmalıyız. Çemişgezek ilçesi ise zaten öteden beri solun kazanamadığı bir ilçe olduğu için buranın AKP’ye gitmesi bir yenilgi sayılmaz.

HDP Dersim milletvekili Alican Önlü sosyal medya hesabından şöyle yazdı: “Dersim’de AKP’nin asker ve polis oylarıyla kazanma ihtimalinin olduğu Hozat, Nazmiye ve Ovacık gibi ilçelerde de partimizin kurumsal kararı olmamasına rağmen halkımız batıda belirlediğimiz politikanın hassasiyeti ile hareket etmiş ve AKP’ye kaybettirmek için stratejik oy kullanmıştır. Ancak bu oyları aynı zamanda bize yönelik eleştiri olarak da gördüğümüzü belirtmek isterim. Halkımızın verdiği mesaj kıymetlidir ve anlam biçiyorum. Bütün bu olumsuzluklar bir yana ortaya çıkan sonuçta eksiliğimizin olduğunu bir kez daha altını çizerek, belirtmek istiyorum.” Önlü daha sonra bu mesajını sildi.

HDP’den Saruhan Oluç, “Dersim merkeze de yine devletin önemli bir kaydırması ve bir manipülasyonu vardır. Dersim’de bütün güçler bizim karşımızda birleşmiş ve bizim kaybetmemiz için çalışmışlardır. Yaşanmış olan sonuç da bundan kaynaklanmaktadır” şeklindeki bir açıklama yaptı. Oluç’un bu beyanı ben-merkezcidir ve gerçekleri yansıtmıyor. Devletin Dersim merkeze herhangi bir asker-polis kaydırması olmadı. DDHD, HDP’ye karşı olmak için mücadele etmedi ve kimseyle de HDP karşıtı ittifak yapmadı. Bu ifade çok çirkin ve kendini kaybetmiş birinin ifadesi olabilir ancak. Aksine ilçelerde HDP seçmeni kısmen asker-polis korkusundan kısmen de bize karşı CHP’ye oy vermiştir. İsteyen internette 2014 ve 2019 yerel seçimleri sonuçlarını karşılaştırarak HDP oylarının bu seçimde nereye gittiğini kendi gözleriyle görebilir.

HDP aleyhine olan bir etken olarak Munzur Üniversitesi’nin öğrenci sayısındaki düşüşü sayabiliriz. Büyük çoğunluğu Kürt illerinden gelen üniversite öğrencilerinin Dersim’de oy kullananlarının birçoğu geçen seçimde HDP’ye oy vermişti. Bu seçimde HDP’nin böyle bir avantajı olmadı. Kabul etmek gerekiyor ki AKP Munzur Üniversitesi’nin Kürt öğrencileri arasından iş bulma vaadiyle birçoğunu AKP gençlik kollarına çekebildi, onları müşahit ve sandık kurulu görevlisi yapabildi.

Dersim halkı merkezde belediye başkanlığını bize verirken belediye meclisinde çoğunluğu vermedi. Halihazırda 15 belediye meclisi üyeliğinin yedisini HDP-DDG, dördünü TKP-DDHD, üçünü CHP ve birini de AKP kazandı. Böylece çoğulcu bir meclisimiz oldu. HDP listesinde DDG bileşenleri EMEP, ESP ve Partizan temsilcileri de var. Halkçı belediyecilik anlayışında birlikte hareket edeceğimizi ve ciddi bir sorun çıkmayacağını düşünüyorum.

Bu seçimde HDP’nin kendisi dışındaki bağımsız sosyalist siyasete tahammülsüzlüğüne karşı Dersim halkı güçlü bir mesaj verdi. Ayrıca DDG içindeki dostlarımızın mağdur olmanın her konuda haklı olmak anlamına gelmediğini ve halkın HDP’nin geçmiş belediye yönetimine yönelik eleştirileri olduğunu anlamış olduğunu umuyorum. Bazı şahısların iddia ettiği gibi Maçoğlu, “HDP gelirse yeniden kayyum atanır” propagandası yapmadı. Maçoğlu seçim kampanyası boyunca rakipleri hakkında tek söz etmedi, sadece kendi programını tanıttı. Şimdi önümüzde kayyumun tahribatını giderme ve halkçı belediyecilik yapma görevi duruyor.