Hilal Kaplan’ın mantığı: YPG ile yaftala, Amerikancılığı sakla

Sabah Gazetesi yazarı Hilal Kaplan, CHP tarafından düzenlenen Suriye Konferansı'nı konu edinmiş bugünkü yazısında. CHP’nin 'Esad ile görüşülmeli' görüşünü eleştirirken 'işte bu YPG görüşüdür' diyerek işin içinden çıkmış. CHP’yi “bile” YPG’ci ilan edivermiş Hilal Kaplan. Niye? "Esad ile görüşülsün" dedi diye.

Hilal Kaplan’ın mantığı: YPG ile yaftala, Amerikancılığı sakla

AKP ve yandaşlar, şeytana pabucu ters giydirir. Örneğin İstanbul depremi olmuş, olası bir afete karşı neler yapılacağı gündeme gelmesi gerekirken, depremden bile siyasi rant derdine düşmüş bir zihniyet bu.

Örneğin, biraz dikkatli bakarsanız, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, depremden hemen sonra uzatılan mikrofonlara konuşurken devletin bütün kurumlarından bahsetti, ama İBB’yi ya da ona bağlı AKOM’u ağzına bile almadı. Sonrasında İBB başkanı İmamoğlu’nun afet toplantısına bile çağrılmadığı bizzat Valilik açıklamasıyla teyit edilmiş oldu. Kafa bu. Deprem sonrası yapılan faaliyetler kimseye yazmasın diye siyasi hesap kitap içindeler.

Yıllardır rant politikasının sahipleri olarak deprem gündeminde bile siyasi rant düşünecek kadar korkulur bu zihniyetten.

AKP ve yandaşlar, şeytana pabucu ters giydirirler gerçekten. Kim ki muhalefet ediyor, hemen yapıştır etiketi: FETÖ’cü bunlar! İşlerine gelmeyen her konuyu FETÖ’ye bağlayıp kendi yanlış ve hatalarını etkisizleştirmeye çalışan bir kurnazlık ve sinsilik her yerlerini sarmış. Belki de korkunun yaratmış olduğu bir komploculukla malul bir zihniyet… Kim bilir?

Sadece muhalifler olsa iyi. Kendi Adalet Bakanları’nı bile FETÖ’cülükle suçlayan, buna yeltenen bir siyaset tarzından bahsediyoruz. Belki kendi içlerinde FETÖ ile ilişkilerin mahiyetini bizlerden çok iyi bildikleri için bir bildikleri var diyebiliriz. Kim bilir?

Örneğin Türkiye’de yaşanan insan hakları ya da özgürlük ihlallerini gündeme getirdiğinizde FETÖ’nün yanına iliştirilen bir suçlama ögesi ise PKK – YPG olabiliyor. Geçmiş yıllarda Oslo görüşmelerini, Habur açılımını sanki başkaları yapmış gibi… Herkes bilir.

Sabah Gazetesi yazarı Hilal Kaplan, CHP tarafından düzenlenen Suriye Konferansı’nı konu edinmiş bugünkü yazısında. CHP’nin ‘Esad ile görüşülmeli’ görüşünü eleştirirken ‘işte bu YPG görüşüdür’ diyerek işin içinden çıkmış. CHP’yi “bile” YPG’ci ilan edivermiş Hilal Kaplan. Niye? “Esad ile görüşülsün” dedi diye.

Hilal Kaplan’ın yazısında geçen bölüm aynen şöyle: “Bir de yine çok ‘orijinal’ bir öneriyle CHP, Esad’la barışmamızı da salık vermiş. Tamam da Esad’ın kendi ülkesi üzerinde hiçbir karar alacak yetkisi kalmamışken, Rusya’dan izin almadan ağzını açamazken, bu yüzden Başkan Erdoğan nerdeyse ayda bir Putin’le görüşürken, Esad’la barışmanın siyasî faydası ve mantığı nedir? Ben zararını söyleyeyim: Sekiz yıl boyunca milyonlarca mülteciye kapımızı açarak kazandığımız itibarın yitişi ve ÖSO ile işbirliğinin sonu. Kendi müttefik ve destekçilerimizi kaybedip, Esad’la barışmamızdan en çok kim memnun olur dersiniz? Doğru bildiniz, YPG…”

Bir mantık örgüsü beklersiniz yazılan yazılarda. Neymiş efendim, Esad’ın kendi ülkesinde hiçbir karar alma yetkisi kalmamışken diye yazıyor. Topraklarının büyük bir bölümünü terörden temizleyen ve savaşı bitiren Esad değil mi peki? Ya da Suriye nüfusunun büyük çoğunluğunun Esad yönetimini tercih ettiğini bilmiyor mu? İdlib ve Fırat’ın doğusu dışında savaşın kazananı bizzat meşru Şam yönetimi.

AKP iktidarının mezhepçi dış politikasının özü tıpkı ABD emperyalizmi gibi Esad düşmanlığına dayanıyor. Daha doğrusu cihatçı terör gruplarını ve çeteleri desteklemenin ve Suriye politikasının temel gerekçesi Esad karşıtlığı haline getirilmiş durumda AKP tarafından. AKP’nin Esad ile görüşmemesinin maddi hiçbir engeli yokken, Esad ile görüşmeme bizzat AKP’nin tutumu. Putin ile ya da Rusya üzerinden dolaylı bir şekilde Esad ile görüşmek, Esad’ın zayıflığı ile değil AKP’nin tercihi, tükürdüğünü yalamama ve zayıflığı olarak ele alınması gerekirken Hilal Kaplan mantığına ne demeli? Esad zaten güçsüz biz Putin’le görüşürüz! Yıllardır ABD emperyalizmine Esad’ı devirmek için sürekli talepte bulunan bizzat AKP iktidarından başkası değildi. Ha bir de Erdoğan, “zaten devletler dolaylı olarak görüşürler” demişti. Hilal Kaplan’ı ters köşeye yatırmak böyle olsa gerek.

“Sekiz yıl boyunca milyonlarca mülteciye kapımızı açarak kazandığımız itibar” gibi bir söz sarfetmiş Kaplan. Doğrusu sekiz yıl boyunca oradaki ABD ve İngiliz destekli cihatçı terör gruplarını destekleyerek Suriye savaşına benzin döküp, insanların yerinden yurdundan olmasına ortak oldunuz! Bu bir itibar olmasa gerek. Suriye’deki sorunlara benzin dökerek yangını bizzat büyüten sizdiniz. Bumerang gibi Suriye sorunu şimdi ülkemizi mülteci sorunu ile vurmuşken bundan gurur duyacak bir akıl tutulması nasıl olabiliyor?

Bir de ÖSO ile işbirliğinin sonu demiş Hilal Kaplan. Sanki marifetmiş gibi anlatıyor. ÖSO nedir, kimdir? ÖSO dediğimiz emperyalizmin Büyük Ortadoğu Politikası doğrultusunda Suriye’nin yıkımına hizmet eden cihatçı tandanslı bir yapı. Türkiye’nin böylesi güçleri desteklemesi ülkemize hangi faydayı getirdi? Suriye’nin yıkımını, milyonlarca mültecinin ülkemize gelmesini, ülkemizin savaşa girmesini ve asıl önemlisi ise Suriye’nin bölünmesini!

Suriye’nin bölünmesi demişken ABD emperyalizminin Fırat’ın doğusunda YPG güçleri ile Suriye’nin bölünmesini hayata geçirmeye çalıştığını bir kenara not edelim. Hilal Kaplan sence bu kimin işine yarar?

Emperyalizmin mi? İsrail’in mi? O yüzden bugün AKP’nin ÖSO’lu dış politikası emperyalizmin çıkarlarına uygun bir dış politika olarak görülmelidir. Hem Suriye’nin toprak bütünlüğünden bahsedeceksin, böyle bir metnin altına imza atacaksın, hem de Suriye yönetimiyle görüşürsem eğer ÖSO’cuları küstürürüm diyeceksin! Nasıl olacak?

Ha bir de Hilal Kaplan, Şam yönetimi tarafından Fırat’ın doğusundaki gelişmelere bakışından, ABD emperyalizminin ülkesini terketmesi talebinden, Fırat doğusunda ortaya çıkan güçlere dönük yaklaşımlarından ve BM’ye gönderdiği mektuptan bihaber galiba.

Mezhepçilik gözleri kör etmiş!

ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi için Müslüman Kardeşler başta olmak üzere cihatçı çeteleri destekleyerek Ortadoğu’da oyun oynamaya çalışan AKP, baltaya taşa vurmuştur. Suriye’deki gelişmeler AKP’nin dış politikada yaşadığı büyük başarısızlıktır. AKP’nin Suriye politikası başından beri BOP tarafından belirlenmiş ve sonrasında bumerang gibi ülkemizi vurmuş bir başarısızlık öyküsüdür.

Hala ÖSO diyor. Sen önce Fırat’ın doğusuna bak ve niye böyle oldu diye düşün!