ÇEVİRİ ODASI | Teknik bir şaheser ve bir devrimin hikayesi: Ben Küba!

"Sonra direnişi görüyoruz: öğrenciler propaganda broşürlerini dağıtıyor ve sonra da bir öğrenci vurularak öldürülüyor, vücudu devrimin habercisi olan bildiriler ile kaplanan bir öğrenci de dahil."

ÇEVİRİ ODASI | Teknik bir şaheser ve bir devrimin hikayesi: Ben Küba!
Çeviren: Özer Aydoğdu

 

Mikhail Kalatozov’un 1964 yapımı ‘Soy Cuba (Ben Küba)’ isimli bir Sovyet ve Kübalı komünist devrim propogandası filmi, zamanda kaybolmayan bir görsel şiirdir. Film o kadar iyidir ki ilk başta başlayan müthiş sinematografi ile filmin belirtmek istediği noktayı gölgeleyebilir. Fotoğraf yönetmeni Sergei Urusevsky’nin çarpıcı sahne sahnesi tarzı ve kamera için yazılan ışık ve dans tarzı dizileri en sinirli sinema bilmeyenleri bile etkiledi. Film temelde bir hikaye kitabı gibi düzenlenir;  Küba adasına bir giriş yaptıktan hemen sonra, fakirlerin bir teknede yan yana gelmesi ve zenginlerin adadan istifade edip havuz partileri ve abartılı gece hayatıyla günah kentine dönüşmesini izler. Sonra izleyici, Küba’nın zengin gezginlerinin kaprislerini memnun etmek için çalışan bir fahişe olan Maria’nın (Luz Maria Collazo) hikayesine girer. Ardından Pedro’nun (José Gallardo) öyküsü, çok çabuk çalınan, çok çalışan bir Kübalı. Üçüncüsü, Enrique (Raúl García) ülkesinde bir şeyleri değiştirmek isteyen ve deveyi geri kıran ve Küba halkını ve öğrencilerini devrim idealine doğru harekete geçiren, devrim şehidi olan bir öğrenci. Son olarak, başını eğmek isteyen ancak kendi hükümeti tarafından bombalanan bir aile babası olan Mariano (Salvador Wood), baskıcıları yıkmak için devrime katılır ve devrimcilerle bir olur. Yazıldığında çok basit görünse de, şok edici görselliği ile bu komünist ayaklanmanın rahatlıkla görünebilen mesajını dahi ayırt edilemez hale getirir. Bu yüzdendir ki, kaynaklara göre film zamanında Sovyet Rusya’da bugün olduğu kadar beğenilmez. E o zaman filmi görsel bir şaheser yapan şey nedir? Kalatozov’un kullandığı zamanın ötesinde teknikler, görsel hikaye anlatımı, şok edici vinç çekimleri ve ustalıkla ve özenle planlanmış görsel şiir.

Filmimiz Castro ve Sosyalizm öncesi Havana’da lüks bir otelin çatı katındaki terasta başlar. Bir güzellik yarışması devam ediyor. Kamera, banyo güzelliğini geriye doğru kıvrımlı bir şekilde sarar ve daha sonra güvertenin kenarı boyunca hareket eder ve dikey olarak iner, görünüşe göre süzülür, üç veya dört kat aşağıya iner, ve bir yüzme havuzuna varır. Kamera bir bara yaklaşır ve sonra bazı turistlere içki verirken bir garsonu izler, daha sonra turistlerden biri ayağa kalkar ve havuza girer – ve kamera onu izler, böylece sahne için kamera gerçekten su altında kalır. Söyleyebileceğim kadarıyla, bu tamamen kesilmemiş bir çekimde yapıldı. Nasıl yapıldı, hiçbir fikrim yok. Sadece teknik becerisi için değil, aynı zamanda filmin devrimci, keskin Sovyet duruşuna tamamen uymayan yapısından kaynaklı sinema dünyasında bir şaşkınlık yaratmıştır.

Film, Sosyalist Gerçekçilik’in geleneğinde olduğu üzere didaktiktir. İlk olarak, Küba’nın Yankee emperyalizminin boyunduruğu altında olduğunu gösteriyor. Sonra cesur çiftçiler ve kahraman öğrenciler tarafından direnç gösterilen direnci anlatıyor. Sonunda, tepelerde savaşan, köylüler tarafından korunan ve Fidel Castro’yu temsilen sakallı bir adam olan büyük bir devrimci kahraman ortaya çıkmıştır.

Amerikan karşıtlığı, sakız çiğneyen Yankee’lerin fahişeleri dolaştırdığı ve amatör bir antropoloğun “Bu kadınların nerede yaşadığını görmek istiyorum” diye duyurduğu bir gece kulübünde başlıyor. Aldığı kötü karar karşısında kız bu adamı evine götürür ve evinde bulunan haç biblosunu almak istediğini belirten adamın isteğine alınır. Daha da kötüsü kız evde bir meyve toplayan emekçi olan ve onu bakir olarak bilen sevdiği adama yakalanır. Bu sekans duygusallık olarak ağır ama bir o kadar da keskindir.

Film Amerikalılarla yapılmadı. Sarhoş Amerikan denizcilerinin kadınları sokaklarda kovaladığını görüyoruz ve toprakları ve evi Birleşik Meyve Şirketi tarafından el konulan ve meyve ağaçlarını onların eline vermektense yakan bir tarım emekçisi görüyoruz.

Sonra direnişi görüyoruz: öğrenciler propaganda broşürlerini dağıtıyor ve sonra da bir öğrenci vurularak öldürülüyor, vücudu devrimin habercisi olan bildiriler ile kaplanan bir öğrenci de dahil.

Kalatozov’un gösterişli çekimleri açılış fantezisi ile sınırlı değil. Filmde daha sonra göstericilerin yer aldığı sokaklarla başlayan ve daha sonra görünüşte kırılmamış bir şekilde yüksek katlı bir puro fabrikasına yüzen bir görsel şölen var. Tekniği, amacına uygun görünmüyor (İtalyan neo-gerçekçiliğinde bu gibi çekimler bulamazsınız), ama sonra filmin kendisi lirik anlatım ve propaganda arasında değişiyor. Yankeeler ve cesur devrim neferlerinin sahneleriyle birlikte, Küba manzaralarının şaşırtıcı helikopter çekimleri var ve şiir ve kasideler müziğe döküldü (Columbus’tan alıntı: “Bu, insan gözüyle görülen en güzel ülke”).

Sonuç olarak ‘Soy Cuba’ filmi tam bir teknik şaheser. Francis Ford Coppola ile birlikte filmi yeniden keşfeden Martin Scorsese bile uzun çekimleri ve ustalıklı sinematografisiyle, filmi genç bir yönetmen iken izlemesi durumunda o zaman çok farklı bir yönetmen olacağını söyledi. Kalatozov’un yer yer filmin mesajını gölgeleyen görsel şiir anlatımı yeri geldiğinde filmin yapımcılığını üstlenen Sovyet merkez komitesini bile karşı çıkmasına sebep olmuştur. Ayrıca filmin politik önemi, Soğuk Savaş’ın zirvesinde Küba füzesi krizine Kalatozov’un cevabı olmuştur : “Deniz ablukası ile Amerikan emperyalizminin bu acımasız saldırısı karşısında Küba’da benim cevabım olacak olan bir Sovyet halkının filmi olacak! ” Film komünist propagandayı sahiplenmeyen yönetmenler ve sanatçılar tarafından bile sahiplenilmiştir ve hatta filmden komünist olmamasına rağmen çok fazla esinlenen ve etkilenen yönetmenler ve sanatçılar da vardır.

Not: Çevirilerden biri çok uzun bir teknik eleştiri, diğeri ise filmin içeriğini anlatan iki makale üzerinden harmanlanarak çevrilmiştir. Merak edenler altta yer alan linklerden makalelere İngilizce dilinde ulaşabilir.

https://medium.com/terrace-vista/i-am-a-technical-masterpiece-a-late-review-on-the-movie-soy-cuba-8b2c2c3112e3

https://www.rogerebert.com/reviews/i-am-cuba-1995