Boris Hessen’in bildirisi

Hessen’in Newton yorumu, bilimi sırça köşkünden gerçek hayatın, toplumsal ilişkilerin ortasına indirmiştir. Kısaca Hessen, Newton’un yerçekimi kuramının neden başka bir yerde değil de 17. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’de ortaya çıktığını açıklamıştır.

Geçtiğimiz ay Yordam Kitap, Boris Hessen’in “Newton’un Principia’sının Toplumsal ve İktisadi Kökleri” kitabını yayınladı. Neredeyse 90 yıllık bir gecikmeyle de olsa bilim tarihine bakışı kökten değiştiren konuşmanın metninin Türkçeleştirilmesi çok önemli.

1931 yılında Londra’da İkinci Uluslararası Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi toplanmıştı. O yıllarda Batı ekonomik açıdan büyük depresyon denilen döneme doğru hızla ilerlerken, Sovyetler Birliği planlı ekonomi sayesinde güçlü bir ekonomi oluşturuyor ve büyüyordu. Artık ekonomi dışı konularda da kendini gösterme dönemi gelmişti. İşte tam da bu nedenle Sovyetler Birliği toplantıya özel bir önem veriyordu. Gerçekten de kongreye SSCB adına tek bir delegenin katılması beklenirken, karşılarında siyasetçi, bilim insanı, tarihçi, felsefeci vb. den oluşan geniş bir ekip bulan kongre düzenleyicileri şaşkınlık içindeydi.

Ekibin başında önemli bir siyasetçi ve entelektüel, SSCB Akademisi bilim tarihi bölüm başkanı Nikolai Buharin vardı. Ayrıca fizikçi Joffe, biyolog Vavilov ve bilim tarihçisi, fizikçi Boris Hessen de Sovyet delegasyonu içerisindeydi.

O güne dek özellikle batılı bilimciler arasında bilimi bir takım zeki, daha doğru bir ifadeyle dâhilerin yaptıkları buluşların toplamı olarak görme eğilimi yüksekti. Süreç tam olarak bu sözcüklerle ifade edilmese bile, bilim tarihi yazılarının arkasında bu anlayışı görmek olasıydı. Bilimsel gelişme sürecinin salt kendi iç dinamikleriyle hareket ettiği ve toplumsal yapıdan bağımsız olduğu düşünülüyordu. Kongreye Buharin ve arkadaşlarının müdahalesi, ki bu hem kendi sundukları bildiriler hem de diğer bildiriler konusundaki görüşlerini açıklayarak olmuştur, bilim tarihi yazımında bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir.

Bu durumda neden Hessen’in bildirisi ön plana çıktı? Çıktı, çünkü Hessen sunumunda hem Sovyet tezlerinin bir toparlamasını yapıyor, hem de bunu gelmiş geçmiş en büyük bilim insanı olarak kabul edilen Newton örneği üzerinden gerçekleştiriyordu. Üstelik de bunu İngiltere’de yapıyordu!

Bilindiği gibi Newton Principia veya Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri’nde cisimlerin yere düşmesini sağlayan yer çekimi kuvvetinin aynı zamanda gezegenlerin yörüngelerini de düzenlediğini göstermişti. Dönemin ticaret sermayesinin sorunlarından mekanik, hidrodinamik, balistik, optik, metalürjik alanlarına Newton’un getirdiği kuramsal yanıtlar ve özellikle de deniz taşımacılığında boylamın belirlenmesi çok önemliydi ve hatta bunun için ödül bile konmuştu. Newton böyle bir dönemde bu sorunu çözmüştü. Hessen, Newton’un keşiflerinin öncülünün ticaret sermayesinin gereksinimleri olduğunu ayrıntılı bir tahlille ortaya koymuştu.

Zaten keşiflerin eş zamanlı olarak ortaya çıkması da Hessen’in tezini doğrulamaktadır. Newton ve Leibniz’in aynı sıralarda birbirlerinden habersiz diferansiyel denklemler ve integrali bulması, Darwin ve Wallace’ın doğal seçilimle evrimi neredeyse aynı anda formüle etmeleri de bunu göstermektedir.  Marks’ın dediği gibi, insanlık önüne çözebileceği sorunları koyar; çünkü sorun ancak onun çözümünün maddi koşulları var olduğu ya da en azından oluşmaya başladığı zaman ortaya çıkar.

Hessen’in Newton yorumu, bilimi sırça köşkünden gerçek hayatın, toplumsal ilişkilerin ortasına indirmiştir. Kısaca Hessen, Newton’un yerçekimi kuramının neden başka bir yerde değil de 17. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’de ortaya çıktığını açıklamıştır. Elbette bu coğrafyada ve bu zamanda yaşayan çok kişi olmasına karşın, buluşu yapanın Newton olması, onun sıra dışı yetenek ve donanımına bağlıdır ama bu buluşların esas nedeni başına düşen elma değil, yaşadığı çağ ve coğrafyadır, daha doğrusu o çağ ve coğrafyadaki ekonomik sistemdir. Hessen bunu göstermiştir.