Binali Yıldırım'dan 'israf' yorumu: Asıl israf 8.5 milyon İstanbulluyu tekrar sandık başına götürmektir

Yıldırım, "Benim İDO'da çalışmama baksınlar. Cumhurbaşkanımızla başladık ve İDO'yu kendi sınıfında en büyüğü yaptık." dedi.

Binali Yıldırım'dan 'israf' yorumu: Asıl israf 8.5 milyon İstanbulluyu tekrar sandık başına götürmektir

AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, katıldığı bir canlı yayın programında kimi açıklamalarda bulundu.

Yıldırım, CHP adayı Ekrem İmamoğlu ile ortak yayınına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Uğur Dündar’ın yayını sunmaktan vazgeçmesine dair Yıldırım şöyle konuştu:

“CHP’den Uğur Dündar’a vazgeçmesi için telefon geldiğine dair sosyal medyada, çeşitli yerlerde laf dolaşıyor. Bu çok vahim durumdur. Ben açıkça sürekli bizim üzerimizden puan toplama gayretleri görüyorum. Uğur Dündar olsun dedim. Bu da bir anlamda şu mesajı veriyor: Biz sağ-sol fark etmez, bizim taraf sizin taraf demiyoruz. İstediğinizi seçin, biz İstanbul’u konuşalım. Benim yapmak istediğim bu ayrışmayı, kutuplaşmayı bir ölçüde ortadan kaldıracak ve ülkeyi daha birleştirici bir sürece sokmak. Sürekli bir yerlerde mevzilenip birbirlerine çeşitli mecralardan atış yapan ruh hali topluma da yansıyor, topluma zarar veriyor. Bu anlamda bir normalleştirmeye ihtiyaç vardı. Bunu başlatmak istedim ama karşı taraf burada samimi olmadığını ortaya koydu.

Ben hayatım boyunca taktik bilmem. Nasıl gözüküyorsam öyleyim. Ne düşünüyorsam onu söylerim. İçim de bir dışım da bir. Geçmiş müktesebatım, gelecek öngörülerim neyse dürüstçe İstanbullularla bütün vatandaşlarımla paylaşacağım. Ne istiyorlarsa sorsunlar, nasıl bir format istiyorsa olsun. Kim olursa olsun. İstanbul’a katkı sağlayacaksa. Böyle bir karşılıklı program İstanbul’a ne sağlayacak, İstanbullulara hangi mesajları verecek. İstanbullu bunun için bu programa ilgi duyar.”

‘VALİYE  KÜFRETTİ’

“Aday arkadaşımız Ordu’ya gitti valiye küfretti. Biraz bu benim canımı sıkıyor. İstanbul gibi büyük bir belediyeyi yönetmeye talip olanın ağzından böyle galiz küfürler çıkmaması lazım. Bunu sağlıklı bir şey olarak görmüyorum. Arkadaşımızın kendisini gözden geçirmesi lazım. Bu öfke kontrolü önemli bir şey. Bu konuda daha dikkatli olması gerekir. Dün de kendisine bir çağrı yaptım, bir özür bekliyorum. Kamuoyu bir özür bekliyor. Bu geçiştirilecek bir şey değil. Vali devleti temsil ediyor. Vali kendisini ifade edemez, memurdur. Siyasetçi her türlü ağır eleştiriye hatta hakarete muhatap olabilir. Buna hazırlıklı olması lazım. Her önüne geleni kesip doğrarsa bu olmaz. Bu siyaset değil.”

BORÇ DURUMU ÇOK KÖTÜ DEĞİL

“Belediyenin 20 milyar 500 milyon borcu var. Ama belediyenin iştirakleriyle beraber bütçesi 60 milyar. Yani aşağı yukarı iştirakleri de katarsak toplam kaynağının üçte biri kadar borcu var. Çok kötü bir durum değil. Borcun karşılığı da var, döndürülebilir.

Şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyesi sosyal destek anlamında ciddi bir kaynak kullanıyor. 700-800 milyon liralık bir kaynak kullanılıyor, biz bunu 3 milyar liraya çıkaracağız. Diğer kalemlerden alacağız. Yatırım kaleminden alacağız. Çünkü bizim yatırım için farklı kaynak üretebiliriz. Bu konuda yeterli tecrübemiz var. Yatırım uzun vadeli bir iştir ve onun finansmanı zaten kendi içinde hallolacak bir iştir. Benim en önemli işlerimden birisi vatandaşımızın yükünü hafifletecek, hayatını kolaylaştıracak bir belediye başkanı olmak. Yani dertleriyle dertlenecek. Ulaşım, konut, istihdam, yeşil alan gibi konularda İstanbul’da en önemli konular. Bu konularda çözüm için gayret edeceğim.”

‘KÖPRÜYE BAKIN, SİZ KARAR VERİN’

“Trafik konusu da çok önemli. Trafik işi benim işim. Bu benim en iddialı olduğum konudur. Bunu Türkiye’de çözdüm, İstanbul’da hayli hayli çözerim. Toplu ulaşımı yaygınlaştırmayla çözülecek. Raylı sistem İstanbul’un her tarafına ulaşacak. Her yıl 50 kilometre raylı sistem yapacağız. Bunu nasıl yapacaksınız diyorlar? Marmaray’a bakın, Avrasya Tüneli’ne bakın, hızlı trene bakın, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne bakın, siz karar verin.”

‘İHTİYAÇ FAZLASI ARAÇ YOK’

“Bu iddialar ortaya atıldığında arkadaşlarıma sordum. Onlar da bana bilgileri getirdiler. CHP adayı, “643 yöneticiye 1717 makam aracı” diyor. Büyükşehir Belediyesi açıklama yapıyor. Belediyede hiç makam aracı yok. Makam aracı sadece bakanlarda olur, cumhurbaşkanında olur. Diğerleri hep hizmet aracı olur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kiralık araç sayısı 1798’dir diyor. Bir havuz var. Koyuyorsunuz buraya, işi olan oradan alıyor. O yüzden buna hizmet aracı diyor. 120 araç var. 1798 nereden geliyor? Ambulanslar, cenaze araçları, itfaiye araçları var. Hepsinin toplamını makam aracı diye veriyorlar. İhtiyaç fazlası araç yok.

Eğer israf arıyorsa, en büyük israf 8.5 milyon İstanbulluyu tekrar sandık başına gitmeye mecbur bırakmak. Bunun sebebi de CHP’dir. Biz kazanalım derdinde değiliz, bütün oyların sayılmasını istedik. 1 milyona yakın oy sayıyoruz, bizim oylar fark 29 binden 12 binlere iniyor. Yarıdan fazlasını biz tekrar kazanıyoruz. Halbuki eşit kazanmamız lazım. Yüzde 10’da yarısı kapansa, yüzde 90’da ne olacağını tahmin etmek zor değil. Biz seçim üzerindeki şaibenin ortadan kalkmasını ve oy vermeye gelen 8.5 milyon İstanbullunun kafasında soru kalmamasını istiyoruz. Biz 13 bin önde olsaydık CHP ‘canınız sağ olsun’ mu diyecekti? Hiç kimse demez. Bu seçimde kim olsa kabul etmez. Bu kadar açık. Nitekim saymaya başlayınca bizim iddiamızın doğru olduğu ortaya çıktı. Biz baştan beri dedik ki: Biz seçim tekrarı istemiyoruz, biz oylar yeniden sayılsın diyoruz. Gelin tamamını sayalım, böylece herkes rahat etsin, seçim kiminse o geçsin görevini yapsın. Tartışmaları sonlandırmak için yapılması gereken iş bu oyların tamamının sayılmasıydı, bunu da CHP şiddetle reddetti ve bu yolu tıkadı.

Asıl izah edilmesi gereken konu bu. İki aday, birbirine çok yakın oy alıyor. Arada binde 1,5 fark var. Topu topu 13 bin oy fark var. Saydınız, bir tane geçersiz bana geçerli döndü. Bir tane de geçersizin onun tarafına gitmesi lazım. Öyle olmuyor ne hikmetse. 10 tane geçersiz benim adıma geçerli oluyor, onun adına bir tane oluyor. Normal mi?”

‘İMAMOĞLU BENDEN ESİNLENMİŞ’

“Ne tesadüf, biz de aynı sloganı kullanıyoruz: Ne dediysek yaptık, yine biz yaparız. Bizim resmi sloganımız. O da bundan esinlenmiş. Ama kimin ne yaptığını, ne yapacağını millet daha iyi bilir, ona göre karar verir.

(Ekrem İmamoğlu’nun ortak program için hazırlık kampına girdiği iddiaları üzerine) İyi olur, hazırlansın tabii. Biz de İstanbul’un sokaklarında hazırlanıyoruz. Her program bir hazırlanmadır. İnsanlar adaylarını dinleyebilmeli. Polemiklerle vakit doldurulursa, ben bunu kayıp zaman olarak görürüm.

İstanbullu seçmenin tamamının oyuna ben talibim. Ben Cumhur İttifakı adayıyım, ancak bütün İstanbul’a hizmet etmek için yola çıktık. Seçimde adaylığımız belli, partimiz belli ama seçimden sonra bu tamamen bir kenara bırakılacak, oy veren vermeyen herkese hizmeti götürmek için gayret edeceğiz.”

İDO’DA ÇALIŞMAMA BAKSINLAR

“Benim İDO’da çalışmama baksınlar. Cumhurbaşkanımızla başladık ve İDO’yu kendi sınıfında en büyüğü yaptık. Ben işini yapan, işinin ehli olan hiçbir personelin kafasının içine bakmam, fikriyatına, zikriyatına, partisine bakmam. Yeter ki çalışsın, vatandaşın işini kolaylaştırsın. Başım gözüm üstünde yeri var. Ama ideolojini, zihniyetini işin önüne çıkarırsa, verimli çalışmıyorsa o da kusura bakmasın. Herkes rahat çalışmaya devam edecek, kimsenin tedirgin olmasına gerek yok.

AK Parti’de küslük, dargınlık olmaz. Ben birçok Kürt kardeşlerimiz de dahil Saadetli kardeşlerimiz de dahil diğer bütün hemşehrilerimizin oyuna talibim ve inşallah onları mahcup etmeyeceğim, verdikleri desteğin karşılığını mutlaka fazlasıyla ödeyeceğimi bilmelerini istiyorum.”