BBC'den Suriye itirafı: Kimyasal görüntüleri sahteydi

BBC Suriye yapımcısı Riam Dalati, Suriye’nin Duma kentindeki kimyasal silahla yapıldığı iddia edilen saldırının ardından gösterilen hastane görüntülerinin mizansen olduğunu belirtti.

BBC'den Suriye itirafı: Kimyasal görüntüleri sahteydi

BBC Suriye yapımcısı Riam Dalati, Suriye’nin Duma kentindeki kimyasal silahla yapıldığı iddia edilen saldırının ardından gösterilen hastane görüntülerinin mizansen olduğunu açıkladı.

Dalati, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Neredeyse 6 ay süren araştırmalardan sonra Duma Hastanesi’ndeki sahnenin mizansen olduğunu hiçbir şüphe olmadan kanıtlayabilirim. Hastanede ölüm meydana gelmedi” dedi.

Dalati, “Saldırı oldu, ama Sarin gazı kullanılmadı, ama klorun kullanılıp kullanılmadığını teyit etmek için OPCW’nin [Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü] raporunu beklememiz gerekiyor. Ama saldırıyla ilgili başka her şey, maksimum etki için düzmeceydi” diye ekledi.

Daha önce Batı, Şam’ı Duma ve Doğu Guta’ya kimyasal saldırı düzenlemekle suçlamış ve buna karşılık olarak hava harekatı düzenlemekle tehdit etmişti. Beyaz Miğferler örgütü, ‘kimyasal’ saldırıya delil olarak bir hastanede çekildiği iddia edilen ve doktorların, kimyasal saldırıdan mustarip çocuklar dahil bazı kişilere yardım etme çalıştığını gösteren görüntüler sunmuştu.

BBC yapımcısı Dalati’nin “itiraf”ıyla, Suriye’ye yönelik emperyalist saldırıda sık sık kılıf olarak kullanılan kara propaganda amaçlı medya enformasyonlarından biri daha bu kez kaynağından gelen açıklamayla tarihin çöp sepetine atılmış oldu. Ancak Suriye’nin meşru yönetimini yıkmak için yıllarca ABD emperyalizmiyle işbirliği içinde şeriatçı çeteleri besleyen AKP iktidarının da bu son kimyasal yalanına sarılıp yeni bir “ümit”le konuyu Washington ve Moskova yönetimlerine taşıdığını unutmamak gerekiyor.

YIKIM İÇİN SON ‘ÜMİT’Tİ: ERDOĞAN VE ÇAVUŞOĞLU SALDIRIYA ÇAĞIRMIŞTI

Video ve fotoğraflarla oluşturulmuş “kimyasal yalanı”nın son köpürtüldüğü dönem olan geçtiğimiz yıl Nisan ayında Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada “Bu katliamı yapanlar, bunun hesabını, bedelini kesinlikle ağır ödeyecekler” demişti.

Erdoğan grup toplantısından bir kaç gün sonra cuma namazı çıkışı gazetecilere yaptığı açıklamada da “kimyasal saldırısı”na ilişkin kendisinde video çekimlerinin olduğunu belirterek “Putin’in özel temsilcisine de verdim. Gelen özel temsilci ile de bunları konuştuk. Sayın Trump ile de konuları etraflıca ele aldık. Sürece yaklaşımlarını sergilerken kendilerine ifadem, kimyasal silahların kullanılması sürecinde koalisyon tutumunun önemli olduğunu, bizim tutumumuzun kararlı olduğunu belirttim. Kimyasal silahlar konusunda sert bir tutumumuz var.” demişti.

İktidarın Suriye yönetimini yıkım hevesinde Erdoğan’dan sonra ilk sıralarda gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “kimyasal yalanı”yla birlikte asıl niyetlerini açık etmiş ve “Esad rejiminin Suriye’nin başından ayrılması gerekiyor. İlk defa kimyasal silah kullanmıyor, havadan yaptığı bombalamalarla, varil bombalarıyla 1 milyona yakın insanı öldürdü. Artık bu kişinin ülkenin başından ayrılması gerekiyor ve siyasi sürece geçilmesi lazım.” çağrısı yapmıştı.

EMPERYALİST ÜÇLÜ VURDU, AKP ‘UYARI’ DEDİ

Şam yönetimini hedef alan son kimyasal iftirası, Erdoğan’ın açıklamasının üzerinden 1 gün geçmeden ABD-Fransa-İngiltere üçlüsünün gerçekleştirdiği Tomahawk füzeli saldırının bahanesi haline getirilmişti. Emperyalist üçlünün sözcülüğünü yapan Trump, “Kısa bir süre önce Amerikan kuvvetlerine, Suriye diktatörü Beşşar Esed’in kimyasal silah kapasitesiyle ilgili yerlere yönelik kesin bir saldırı yapmaları için talimat verdim. İngiltere ve Fransa ile birlikte ortaklaşa bir operasyon şu anda başlamış durumda. İki ülkeye de teşekkür ediyoruz.” ifadelerini kullanmıştı.

Suriye hava savunma sistemlerini hedef alan saldırı sonrası AKP’den gelen ilk açıklamada iktidarın Suriye’de dış bir güce karşı olduğu iddiasını da yeniden boşa çıkarmıştı. Zira AKP Sözcüsü Mahir Ünal, saldırıyla ilgili kendilerinin bilgilendirildiği belirtirken “Biz bu saldırıyı, kimyasal silahlara dönük bir yaptırım şeklinde görüyoruz ve değerlendiriyoruz. Esed’in kendi halkına dönük kullandığı kimyasal silahın engellenmesi için de ciddi bir uyarı olarak görüyoruz.” ifadeleriyle yorumlayarak memnuniyetlerini dile getirmişti.