AKP'li Hilal Kaplan'dan Davutoğlu'na: Konuşmazsan adam değilsin...

AKP safları içinde yaşanacağı iddia edilen kopuşun taraflarından biri olan Ahmet Davutoğlu'nu parti içindeki Pelikan ekibininin öncü ismi Hilal Kaplan sert sözlerle hedef aldı.

AKP'li Hilal Kaplan'dan Davutoğlu'na: Konuşmazsan adam değilsin...

AKP’den ayrılıp yeni parti kuracağı belirtilen ancak halen partisinin saflarında olan Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun geçtiğimiz hafta Sakarya’da yaptığı konuşmada hedef aldıklarından biri de AKP içindeki ‘Pelikan’ adı verilen ekip olmuştu.

Davutoğlu, Erdoğan’ın ‘Ümmeti bölmeyin’ söylemi üzerinden sözkonusu ekibi işaret ederek “Ümmetten kastedilen daha önce yalılarda oturup Türkiye’yi dizayn edenler gibi yalılarda oturup Türkiye’yi dizayn etmeye çalışanlarsa biz o topluluktan değiliz.” demişti.

Davutoğlu’na AKP içindeki Pelikan yapılanmasının da önde gelen ismi Hilal Kaplan’dan yanıt geldi. “Konuşun ki “büyük resim” netleşsin” başlıklı yazısında yandaş yazar, Davutoğlu’na ‘edepsiz’ ithamında bulunacak kadar ağır ifadelerle yüklendi. Davutoğlu’nun Sakarya konuşmasındaki 7 Haziran-1 Kasım 2015 tarihleri arasında yaşanan sürece dikkat çektiği konuşmasına yanıt veren Kaplan, Davutoğlu’na “Konuşmazsan adam değilsin” diye seslendi ve Davutoğlu’nun o dönem HDP’yle görüşme trafiğini ve yeniden ‘çözüm süreci’ söylemini dillendirmesini hatırlattı.

AKP’nin Pelikancısı, Davutoğlu’na yönelik salvolarının en büyüğünü ise son satırına bıraktı. Erdoğan’ın o dönem Davutoğlu’nun ‘çözüm süreci’ ile ilgili sözlerine katılmadığını en sert biçimde belli ettiğini ve bir ay sonra Davutoğlu’nun Başbakanlıktan alındığını belirten Kaplan, eski başbakanla 15 Temmuz darbe girişimi arasında da ilişki imasında bulunarak  “O yüzden Sayın Davutoğlu, lütfen konuşun. Konuşun ki “büyük resim” netleşsin. Konuşun ki siz görevi bıraktıktan bir ay sonra neden darbe olduğunu herkes daha iyi anlasın.” ifadelerini kullandı.

Kaplan’ın yazısı şöyle:

“Görmeyeyim, duymayayım diyorum ama “Edepliler sustukça edepsizler kendinden bilirmiş” kabilinden yazmaya mecbur ediyorlar.
Malumunuz Davutoğlu, Başbakanlık görevini bıraktıktan sonra Başkan Erdoğan’a ve AK Parti’ye bağlılığını tekrar tekrar izhar eden açıklamalarda bulunmuştu.
Ancak siyasî ikbal noktasında ışık göremeyenin gözünü hırs bürüyor. Bu sefer de parti kurma hazırlıklarına başladı. Fakat hızını alamayıp kendisiyle çelişmek pahasına art arda fecaat açıklamalarını sürdürüyor.
Sözde siyasete ahlâk getireceğini iddia eden bu şahıs, FETÖ’nün fuatavni karakteriyle yarışırcasına şöyle demiş:
“Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz.
Bugün insan yüzüne çıkamazlar, açık söylüyorum. Neden mi? Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır.” Kayyım atamalarına, Abdullah Gül ile birlikte aynı saat aynı dakikada tweett atarak karş çıkan eski Başbakan, FETÖ tutuklusu Baransu’nun “turbun büyüğü heybede” sözünü andırırcasına tehdit etmiş.
Böyle diyen kişi bir de eski Başbakan olunca, bize de “Konuşmazsan adam değilsin” demek kalıyor. Zira bu söz üzerine tüm PKK’lı ve FETÖ’cü hesaplar coştu; “Çözüm sürecini Erdoğan bozdurdu” ile başlayıp “Urfa’da uykusunda infaz edilen polisleri Erdoğan öldürttü”ye kadar varan saçmalıklarını boca ettiler.
Herkesin yüzü kösele olmuş, isteyen güvenli evinden gün yüzüne de çıkabiliyor.
O halde hatırlatayım: 7 Haziran-1 Kasım arasında Davutoğlu, “AK Parti ile koalisyon yapar mısınız” diye sormak için HDP’yi bizzat ziyaret etmişti. Üstelik HDP’nin o zamanki lideri, partisi 7 Haziran’da %13 alınca, zafer sarhoşluğu ile Erdoğan için “Asmayacağz, yargılayacağız” demişti.
Yine hatırlayalım; 1 Kasım’daki seçim zaferi öncesi hendek terörü ile mücadelede yol alınmaya başlanmıştı. Bu süreçte Davutoğlu ne yaptı; milletvekili dokunulmazlığı hakkında görüşmeleri için iki kurmayını HDP’ye yolladı. O dönemlerin hepsinde fikrimi açıkça belirtmiş nadir kâlemlerden biri olarak şunu sormuştum:
“AK Parti’yi temsilen Naci Bostancı ve Ayhan Sefer Üstün’ün son anda HDP ile de görüşmeye gönderilmesi ve Sırrı Süreyya Önder’in bir ceket bile giymeden onları karşıladığı görüntüsünü vermek ne kadar doğruydu? Daha da önemlisi gerekli miydi? Bu görüşme halka ve güvenlik güçlerine nasıl bir mesaj verdi?” Aradan bir hafta geçtikten sonra da Davutoğlu ne dedi: “2013 Mayıs’ındaki koşullara geri dönülmesi halinde çözüm süreci yeniden başlar.” Erdoğan, basın önünde bu sözlere katılmadığını en sert biçimde belli etti ve Davutoğlu bir ay sonra artık Başbakan değildi.
O yüzden Sayın Davutoğlu, lütfen konuşun. Konuşun ki “büyük resim” netleşsin.
Konuşun ki siz görevi bıraktıktan bir ay sonra neden darbe olduğunu herkes daha iyi anlasın.”