AKP’deki ayrılıklar Yeni Şafak’ı korkuttu: Dileriz mahrem meseleler göz önüne serilmez

Tenekeci "Dileriz mahrem meseleler gözler önüne serilmez" ifadeleriyle korkusunu ifade etti.

AKP’deki ayrılıklar Yeni Şafak’ı korkuttu: Dileriz mahrem meseleler göz önüne serilmez

AKP’li yayın organlarından YeniŞafak‘ın yazarı İbrahim Tenekeci, AKP içerisindeki ihraçlarla alevlenen ayrışmayı işaret ederek, kaygılarını kaleme aldı. Tenekeci “Dileriz mahrem meseleler gözler önüne serilmez” ifadeleriyle korkusunu ifade etti.

Tenekeci,  önümüzdeki günlerde siyaset ve mütedeyyin camianın karışacağını iddia ederek, “Dileriz mahrem meseleler gözler önüne serilmez” niyetini, “Bunun olmaması için herkese sorumluluk düşüyor” ikazını yazdı.

Tenekeci, “Görülen lüzum üzerine” başlığıyla yayımlanan yazısında, “Kaybımız büyük ama biz de küçük değiliz.” ifadesine de yer verildi.

İşte YeniŞafak’ın kaygılı yazısından bir bölüm:

“Muhatabını zayıf düşürme gayreti içinde olmayan, rencide etme amacı taşımayan hakkaniyetli tenkide hepimizin ihtiyacı var.

Bilindiği gibi, kaza ve felaketlerin önemli bir kısmı insan hatasından kaynaklanıyor. Kul kusurludur. Bize eksiklerimizi hatırlatan, samimi ve beklentisiz bir şekilde hatalarımızı söyleyen insanları ciddiye almalıyız. Onları öteki haline getirmek, noksanlarımızı tamam etmez.

Dikkat edilmesi gereken bir husus: Eleştiri adı altında ortaya koyduğumuz itirazlar, muarızlar için kullanışlı bir malzemeye dönüşüyorsa, yani bizi evvela onlar alkışlıyorsa, geri çekilmek belki de en doğrusudur. Özellikle sosyal medyada bu durumla çok sık karşılaşıyoruz.

Önümüzdeki günlerde siyaset dünyası ve dolayısıyla mütedeyyin camia daha da karışacak görünüyor. Dileriz mahrem meseleler gözler önüne serilmez. Bunun olmaması için herkese sorumluluk düşüyor.

AK Parti, bir sosyolojinin iktidarıdır. Bu bahis ayrıca yazılabilir. Tatil deyince memleketine gidenler ile sahil ve yazlıklara akın edenler vesaire. Biz birinci bölüme dâhiliz. Neredeyse bütün işlerimiz fedakârlık üzerinedir.

İktidarla beraber imkânların artması, maddi rahatlamayı da beraberinde getirdi. Kolay kazanca ve zahmetsiz hayata alışmış bir insandan artık fedakârlık bekleyemezsiniz. Beklerseniz eğer ona da haksızlık etmiş olursunuz.

Temel soru şudur: Bir insan, ekonomik bağımsızlığını kazandıktan sonra da aynı yerde ve fikirde duruyor mu? Durmayanların belli bir toplama ulaştığını görmekte zorlanmıyoruz. Anahtar kelimelerimiz su ve testi olmamalıdır. Çözülmenin, saflardaki seyrelmenin nedenlerinden biri de maalesef budur. Olumlu mânada bizi şaşırtan insanların her geçen gün azaldığına şahitlik etmenin üzüntüsü içindeyiz.

Hemen umut verici bir ilave yapalım: Kaybımız büyük ama biz de küçük değiliz.”