AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay kadına şiddetten yasaları sorumlu tuttu

AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay, Yeni Şafak'ta yayımlanan yazısında Emine Bulut cinayetine değinerek kadına yönelik şiddetin artmasından ''Kadının yasal konumunun çok gelişmiş olmasına karşılık, kadına yönelik şiddet vakaları daha fazla artıyor. Herşeyin yasalara bağlandığı yerde, yani vicdana göstere göstere güvenilmediği yerde, vicdan da intikamını feci bir biçimde alıyor '' sözleriyle yasaları sorumlu tuttu.

AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay kadına şiddetten yasaları sorumlu tuttu

AKP Genel Başkan Danışmanı ve Yeni Şafak yazarı Yasin Aktay, Emine Bulut cinayetine ilişkin kaleme aldığı yazısında ‘kadının yasal konumunun çok gelişmesine rağmen kadına yönelik şiddetin daha fazla arttığını’ iddia etti.

‘Modernleşme nedeniyle eskisine oranla cinayet işleyenlerin daha eğitimli, daha şehirli’ olduğunu ileri süren Aktay ”Kadına pozitif ayırımcılık adı altında neredeyse imtiyazların bile tanındığı bir kentsel-modern dünyadayız.” dedi.

Aktay’ın ”Vicdansızlığı hangi yasa zapt eder?” başlıklı yazısından ilgili kısım şöyle:

”Dün bir çocuğun ‘anne ne olursun ölme’ çığlıkları bizi neye şahit tutmuş oldu? Ya ona çaresizce ‘ölmek istemiyorum’ diye seslenen annenin kısa bir süre sonra can çekişerek hepimizin gözü önünde ölümü yüreklerimizde bir türlü olgunlaşmayan merhamet fidanına da kaç yangın ekmiş oldu?

Dün olayın vuku bulduğu saatlerde başka bir şehrimizde yine benzer bir vakada üç çocuk annesi bir kadın kocası tarafından 20 yerinden bıçaklanarak öldürülmüş. İki vakada da ilginç bir çok ortak özellikler arasında katil kocaların ifadeleri: ‘seviyordum, tartıştık, iş bu noktaya gelsin istemezdim.’

Neresinden bakarsanız, modernleşiyoruz. Modernleşmede her geçen gün daha fazla mesafe kat ediyoruz. Eskisine oranla cinayet işleyenler de cinayete kuran olanlar da daha eğitimli, daha şehirli. Kadına yönelik şiddet şu anda bir kırsal konu değil, kentsel bir konu. Üstelik her geçen gün kadının konumunun yasal olarak çok daha fazla geliştirildiği, kadına pozitif ayırımcılık adı altında neredeyse imtiyazların bile tanındığı bir kentsel-modern dünyadayız.”

‘KADININ YASAL KONUMU GELİŞTİKÇE ŞİDDET ARTIYOR’

”Tuhaf olan şey, kadının yasal konumunun çok gelişmiş olmasına karşılık, kadına yönelik şiddet vakalarının daha fazla artıyor olması.

Ne oluyor?

Çıkan bunca yasa yeterince koruyamıyor mu kadını? Daha fazlası nedir?

Kadına bu şiddeti uygulayan isimler için hiç kimsenin en ağır şekilde cezalandırılmasını istememesi bile sözkonusu değil. Yani kadına yönelik şiddetin kınanması, aşağılanması, lanetlenmesi konusunda da toplumdan yana hiçbir eksiklik yok. Kadın öldükten sonra onu öldüren katilin en şiddetli şekilde cezalandırılmasını isteyen sesler yükselir toplumdan. Sanırsınız bu sesler o seslerdir. Dersini almış, bir daha böylesine kendi imkanlarıyla da olsa izin vermeyecek sesler. Oysa, bu seslere rağmen, bir daha böyle şeylerin yaşanmaması için umut verici bir gelişme yaşanmıyor.”

‘HERŞEYİN YASALARA BAĞLANDIĞI YERDE VİCDAN İNTİKAM ALIYOR’

”Zannetmeyin bu sadece Türkiye’nin sorunudur, ama bizi şu anda ilgilendiren Türkiye’dir ve merhamet için her zaman verimli bir toprak olmuş bu coğrafyada giderek merhamet bakımından ciddi çoraklaşma işaretleri alıyoruz.

Herşeyin yasalara bağlandığı yerde, yani vicdana göstere göstere güvenilmediği yerde, vicdan da intikamın feci bir biçimde alıyor ve yasaları geçersiz hale getiriyor gibi. Vicdan olmasa, merhamet olmasa, sorumluluk olmasa kadını erkeğe, çocuğu zalim ebeveyne, kadını kadına, küçüğü büyüğe, işçiyi işverenine karşı koruyacak hangi yasa olabilir?”

‘OLAYI KADINA KARŞI ŞİDDET OLARAK GÖRMEKLE BAŞLIYOR’

”Aslında olayı başlıca kadına karşı şiddet diye görmekle başlıyor herşey. Sorun insanların sahip oldukları gücü sorumsuzca kullanma konusunda sergiledikleri kontrolsüzlük. Sorun erkeğin kadına yönelik şiddetinden ibaret değildir. Bu sorun güçlü olanların kendilerinden daha zayıf olanlara, varlıklı olanların yoksullara, büyüklerin küçüklere nasıl davranmaları gerektiği hususunda tabi olmaları gereken güçlü bir toplumsal ahlakla ilgili bir sorundur. Erkek kadından ona karşı fiziksel şiddet uygulayabilecek kadar güçlü olduğunda bu gücünü ne kadar ve hangi nedenle kontrol etmeli?

Bunu diğer bütün beşeri güç dengeleri için de uygulayabilirsiniz. Kadın güçlü olduğunda onu daha zayıf kadınlara karşı veya bizzat kendi çocuklarına karşı bu gücü kötüye kullanmaktan engelleyen ne olacaktır?”