"Yeni bir süreç başlamak zorunda"

AKP'li üst düzey isimlerin ziyaret ettiği Londra merkezli kuruluş, Kürt sorununda yeni bir 'çözüm süreci'nin başlatılması gerektiğini belirtti.

AKP Grup Başkanvekili Mehdi Eker, Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı Taner Yıldız ve İçişleri Eski Bakanı Efran Ala’nın İngiltere’de yaptığı iddia edilen bir ziyaret gündem olmuştu. Üç ismin İngiltere’de dünyadaki çatışma bölgeleriyle yakından ilgilenen ‘düşünce kuruluşu’ Democratic Progress Institute’da (DPI) bir dizi temaslarda bulunduğu iddia edilmişti.

Geçtiğimiz ayın başlarında yapıldığı belirtilen ziyarete ilişkin ne Türkiye medyasında bir haber çıktı, ne de ismi anılanlarla ilgili AKP’den bir açıklama geldi. DPI’nın başkanı Kerim Yıldız ise, Kürt sorununda yeni bir ‘çözüm süreci’nin başlamasının zorunlu olduğunu, bunu da Hükümet ve PKK’nin yapacağını belirtti.

Kuruluşun Oslo’da düzenlediği “Çatışma Çözümünde Medyanın Rolü” konulu toplantıyla, Türkiye ve dünyanın değişik ülkelerinden gazetecileri biraraya gelirken, DPI Başkanı Kerim Yıldız, Amerika’nın Sesi’nden Mahmut Bozarslan‘a konuştu.

“SÜREÇ BAŞLAMAK ZORUNDA”

Türkiye’de Kürt sorununun çözümü için umutlu olduğunu vurgulayan Yıldız, yeni bir çözüm sürecinin başlayacağını öne sürdü. Yıldız, “Son on yılda Türkiye’de çok önemli demokratikleşme adımları atıldı. 12 Eylül anayasanın getirdiği tabular yıkılarak, bir yere gelindi ama bir süre sonra, son beş-altı yılda kutuplaşmalar başladı. En azından kamuoyu önünde söyledikleri demokratikleşme Kürt sorununun çözümü konusunda, halkın görebileceği adımlar atılmadı. Bir temel oluştu bunun üzerinde yeniden inşaya girilebilir. Çünkü Türkiye’deki kutuplaşma ve çatışmayı sadece Türkiye orjinli görmemek gerekiyor” diye belirtti.

DPI yetkilisi, görüşlerini şöyle devam ettirdi:

“Benzer kutuplaşmalar, çatışmalar çok ülkede olmuştur. Çatışmalı bölgelerde bunlar olmuş. Türkiye’de şu anda gelişen durum umutsuzluğu gösteriyor ama ben şahsen aşılacağını düşünüyorum. Süreç başlamak zorunda birileri istediği için değil, Türkiye ve bölgenin içinde bulunduğu durumdan dolayı, bir süreç başlamak zorunda. Kim başlatır? Tabii ki çatışmada yer alanlar, özellikle hükümet kesimi. Mevcut durumda ise hala umudumu koruyorum çünkü bir temel var ve üzerinde gelişebilir. Yeter ki isteyelim. İstenmemesi halinde de çözümsüzlüğün uzun süreceğini söylemek mümkün değil, çünkü Türkiye’deki çözümsüzlük komşularını da, ilişkide bulunduğu uluslararası kurumları da etkiler. Dünyanın diğer ülkelerinde buna benzer umutsuzlukları gördük, bundan daha ağır zor koşulları gördük. O bölgelerde ve Türkiye’de belli bir çevre inatla bunun olması gerektiği mücadelesini veriyor. Umut belki buradan geliyor. Çünkü bugüne kadar askeri çözümün olmadığı cumhuriyetin kuruluşundan beri gözlemliyoruz. Bundan sonra da olmayacağını biliyoruz. Askeri çözüm çare olmadı olmayacak.”