Türkiye sentetik uyuşturucudan ölümlerde Avrupa birincisi

Uyuşturucu ve Bağımlılıkla Mücadele Platformu Başkanı Yasemin Öney Cankurtaran, Türkiye'nin sentetik uyuşturucuya bağlı ölümlerde Avrupa ülkeleri arasında birinci olduğunu ve uyuşturucu kullanımının 9 yaş sınırına kadar indiğini belirtti.

Türkiye sentetik uyuşturucudan ölümlerde Avrupa birincisi

Uyuşturucu ve Bağımlılıkla Mücadele Platformu Başkanı Yasemin Öney Cankurtaran, 26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, dünyada giderek yaygınlaşan Uyuşturucu kullanımının, Türkiye’de de son yıllarda artış gösterdiğine değindi.

Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 29,5 milyon bağımlı bulunduğunu kaydeden Cankurtaran, şu bilgileri verdi:

“Ülkemizde de durum gün geçtikçe kanayan yara haline gelmiştir. Bonzai kullanımı 5 yılda 15 kat artış göstermiştir. 2017’de dünya genelinde 207 bin kişi yüksek dozda uyuşturucudan yaşamını yitirirken, ülkemiz ise sentetik uyuşturucuya bağlı ölümlerde Avrupa ülkeleri arasında birinci olmuştur. Uyuşturucu kullanımı ülkemizde 9 yaş sınırına kadar inmiştir. Ülkemizle ilgili gerek uluslararası gerekse yerelde yapılan araştırmalar gösteriyor ki Uyuşturucu belası şu an Cumhuriyet tarihimizin en üst noktasındadır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullananlar ve bulunduranlar hakkında mahkemelerce verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararları uyarınca 49 bin 561’i yetişkin ve 3 bin 254’ü çocuk olmak üzere toplam 52 bin 815 kişi cezaevine girmemiştir. Bakanlığın istatistiklerine göre, 280 bin 675 kişi tutuklanmak yerine adli kontrolle bırakılmış, 71 kişiye cezaevi yerine konutta infaz kararı verilmiştir.”

“SALT GÜVENLİK SORUNU OLARAK GÖRÜLMEMELİ”

Cankurtaran, bu konuda acilen yeni politikalar üretilmesi gerektiğine işaret ederek, yerel yönetimlere, partilere, sivil toplum kuruluşlarına ve hükümete çağrıda bulundu.

Platformun çalışmalarını sürdürdüğünü ifade eden Cankurtaran, şunları kaydetti:

“AMATEM ve emniyet güçleri bu konuda tek başına yeterli gelememektedir. Bu konu aynı zamanda psikolojik, fizyolojik ve sosyo- ekonomik bir sorundur. Bu nedenle salt bir güvenlik sorunu ötesinde değerlendirilerek toplumsal bir çabanın parçası olunmalıdır. Her belediyede özel rehabilitasyon merkezleri kurularak kullanıcıları ve ailelerini rencide etmeden bir tedavi süreci başlatılmalıdır. Mahalleler ve sokaklar damgalanmadan çalışmalar yapılmalıdır. Hassas ve güvenlik açısından tedbir içeren çözümler üretilmelidir. Amacımız sadece kullanımı engellemek değil aynı zamanda satışı önlemektir. Bu konuda güvenlik birimleriyle ortak bir çalışma yürütülmelidir.”