Turizm işçileri 'Yeter, Söz İşçinin!' Kurultayı'na çağırıyor: Sınıf olmak için kurultaya

Sektörün mevsimlik olarak ele alınması ve dağınık yapısı örgütlenmenin önündeki engellerden biri. Tabi yukarıda bahsettiğimiz tur şirketi CEO’ su bakan da doğal olarak turizm emekçilerinin sorunlarını önemsememekte.

Turizm işçileri 'Yeter, Söz İşçinin!' Kurultayı'na çağırıyor: Sınıf olmak için kurultaya

Turizmin sektörü son yıllarda Türkiye dış politikasının tutarsızlığı nedeniyle oldukça dengesiz bir seyir izlemekte. Ama hem döviz girdisi nedeniyle hem de sektörde çalışan işçilerin sayısı nedeniyle ekonomik olarak önemli bir yer tutmakta.

Halı hazırda patron bir bakana sahip olan sektör turizm emekçileri için tam bir cehennem. Kuralsız çalışma, iş güvencesinin pamuk ipliğine bağlı olması, sigortasız çalışma ve çocuk işçi problemi sektörün genel problemleri.

Turizmde sigortalı 944 bin işçi çalışırken, kayıt dışı olarak yaklaşık 1 milyon 700 bin işçi çalışıyor. Mevsimlik çalışma ve yetersiz denetim nedeniyle sigortasız çalıştırma neredeyse bir kural haline gelmiş durumda.

Sigortasız çalıştırmadan daha vahim olanı sektördeki çocuk işçiliği. Türkiye’de yüzlerce turizm otelcilik lisesi ve iki yıllık yüksekokul ile 40’a yakın turizm otelcilik fakültesi var. Buralardan eğitim alan yüz binlerce genç yaz aylarında staj adı altında sömürülmekte. Gelecekteki meslektaşları ile aynı işi aynı koşullarda yapan bu gençlerin önemli bir bölümü 18 yaşının altında ve yaptıkları iş için bazen ücretsiz bazen de asgari ücretin altında maaş alarak hayatlarını devam ettirmekte.

Sektörde düzenli olarak çalışanlar ise tatilleri olmadan ve günde 8 saat yerine 12 saat çalıştırılmakta.

Sektörün mevsimlik olarak ele alınması ve dağınık yapısı örgütlenmenin önündeki engellerden biri. Tabi yukarıda bahsettiğimiz tur şirketi CEO’ su bakan da doğal olarak turizm emekçilerinin sorunlarını önemsememekte.

Tüm bunlara rağmen son yıllarda turizm emekçileri sendikalar ya da kurdukları bazı birliklerle örgütlenmeye ve sesini duyurmaya başladı. Sektörün büyüklüğü düşünüldüğünde sayısal olarak az olsa da değerli bir adım olduğu kesin.

Barış (Aşçı, Şişli): Değerli işçi kardeşlerime selamlar

Ben 23 yaşında hem okuyan hem de çalışan bir kardeşinizim ve aşçıyım. Turizm sektörünün hali ortada herkes aşçılığı överken iyi bir meslek derken çalışma koşullarını görmezden gelip sadece üst kademeleri görüyorlar fakat durum pek öyle değil. İşin doğası gereği usta – çırak ilişkisi var ve her usta – çırak ilişkisi olan meslekte olduğu gibi bunun da zararları var. Eğer işi öğrenmek istiyorsan ustanın vicdanına kalmış olman seni ileriye taşımanın sadece kendinden çıkıp ustanın bir kopyası olmana ve kendini daha da ezdirmene bağlı. Bu yetmezmiş gibi esnek çalışma koşulları, aylarca ödenmeyen maaşlar ve iş güvencesinin olmamasının yanı sıra sektörün kendisinden sezonluk olanaklarla çalışılması ekstra sıkıntı yaratıyor. Tüm sektörlerde olduğu gibi işçi sınıfı bu sektörde bu meslekte de son damlasına kadar sömürülüyor. Yaratan bizleriz arkadaşlar ve en insanca koşullarla en insanca yaşamı biz hak ediyoruz ne yalaka müdürlerimiz ve amirlerimiz ne de asalak patronlarımız. Bu yüzden sınıf için sınıf olmaya, güzel yarınlar için sınıf tavrı kurultayına.

Hamza Aksoy (Turizm işçisi, Dev-Turizm İş Yönetim Kurulu üyesi, Antalya): Dünya da iki sınıf var: bir işçiler bir de patronlar. Turizm sektöründe çalışanlar her türlü yemeği, içkiyi servis ediyor ama kendileri yarı aç kötü şartlarda güvencesiz çalışıyor. Turizm sektöründe çalışanların ne bayramı, ne özel bir günü ne de gecesi gündüzü vardır. Sürekli çalışırlar ve üretirler. Örgütlü, bilinçli turizm emekçileri ile ancak daha iyi çalışma ve yaşam koşulları elde edilebilir.  Bizlerin görevi çok; sınıfı örgütlemeliyiz. Bunun için Sınıf Tavrı Kurultayını önemsiyor ve tüm emekçileri bu kurultaya çağırıyorum.