TMMOB: Kanal İstanbul ve Akkuyu projeleri durdurulmalı, ABD ve Rusya ile askeri anlaşmalar iptal edilmelidir

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, ekonomik kriz üzerine basın açıklaması yaparak atılması gereken adımlar için çağrıda bulundu.

TMMOB: Kanal İstanbul ve Akkuyu projeleri durdurulmalı, ABD ve Rusya ile askeri anlaşmalar iptal edilmelidir

Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları’ndan (TMMOB) yapılan yazılı açıklamada Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birinin yaşandığına dikkat çekilirken, krizin baş sorumlusunun özelleştirmelere, piyasalaştırmaya ve kuralsızlaştırmaya dayalı neoliberal politikaları uygulayan 16 yıllık AKP iktidarı olduğu belirtildi.

Açıklamada, yaşanan büyük krizin basitçe kur artışı olarak adlandırmasının ve sebebinin de dış güçlere bağlanmasının doğru olmadığı kaydedilirken, “Enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar hayatlarımızı her alanda kâbusa çeviren kapsamlı bir ekonomik krizle karşı karşıya bulunuyoruz” denildi.

TMMOB Başkanı Emin Koramaz imzalı açıklamanın devamı şöyle:

“ÖZELLEŞTİRMELERLE KAMU ELDEN ÇIKARILDI, ELDE KALANLAR ETKİSİZLEŞTİRİLDİ”

“Pervasızca yapılan özelleştirmelerle üretken kamu kuruluşlarımızın büyük bir kısmı elden çıkarılmış, elde kalan az sayıdaki kuruluş da idari bütünlükleri parçalanarak ve serbestleştirme uygulamalarıyla etkisizleştirilmiştir. Ülke ekonomisi yüksek oranlı borçlanma ve yoğun ithal girdi kolaycılığının üzerine oturtulmuştur.

Bu politikalarla ülkemiz rantiye bataklığına sürüklenmiş, üretim yeteneğimiz aşındırılmıştır. Üretim-yatırım-tasarruf politikalarının yerini tüketim politikaları almıştır. Tarım ve sanayi gibi üretken sektörler geriletilip, ülke kaynakları rant dağıtımı merkezli inşaat ve müteahhitlik işleri ile katma değeri düşük hizmetler sektörüne yönlendirilmiştir.”

“HER KRİZDE HALKIN BİRİKİMLERİ YOK OLUYOR”

Türkiye ekonomisi uzun yıllardan bu yana dışa bağımlı bir yapıdadır. Üretim yerine dış kaynaklara dayalı ekonomimiz, sıcak para akışının kesildiği her durumda büyük krizlerle karşı karşıya gelmektedir. Yaşadığımız her kriz, halkımızın ve ülkemizin birikimlerinin yok olmasıyla sonuçlanmaktadır.

İktidar dönemi boyunca, merkez kapitalist ülkelerdeki parasal genişleme politikalarının yarattığı düşük kur ve düşük faiz olanaklarını sanayileşme, teknolojik gelişme ve üretimin artırılması yerine verimsiz inşaat projelerine aktaran AKP’nin yanlış ekonomi politikaları ülkeyi krize sürüklemiştir.

“KİTLESEL İŞTEN ÇIKARMALAR BAŞLADI, KUR ARTIŞI GENİŞ ÇAPLI İŞSİZLEŞMEYE YOL AÇIYOR”

Yüksek ekonomik büyüme söylemiyle aşırı borçlandırmaya ve kredi kullanımına itilen piyasa aktörleri, bugün borçlarını ödeyemez duruma gelmiştir. Borçlarını ödeyemeyen, kredilerini yeniden yapılandırma başvurusunda bulunan şirketler nedeniyle reel sektörde para akışı durmuştur. Özellikle ithal hammadde ve ara mal kullanılan sektörlerde üretim yapılamaz hale gelmiş, kitlesel işten çıkartmalar başlamıştır. Gelinen noktada kur artışı sadece halkın alım gücünü düşürmekle kalmıyor, geniş çaplı bir işsizleşme ve yoksullaşma yaşanmasına neden oluyor.

“AKP’NİN KRİZİ ÇÖZMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”

AKP’nin özellikle seçimler öncesinde tüketimi artırmaya yönelik savurgan adımları ve borçlanmayı özendiren kredi politikaları krizin daha da büyümesine neden olmuştur. Krizi asıl derinleştiren şey ise, AKP’nin antidemokratik, baskıcı ve hukuk dışı politikalarıdır. Ekonomik krizle mücadeleyi bile aklıselim yöntemlerle değil, baskıcı-tehditkâr yöntemlerle örtbas etmek isteyen AKP’nin bu yaşanan ekonomik krizi çözmesi mümkün değildir.

Yaşadığımız krizin nedenini dış güçlere bağlayan ve yastık altındaki dövizlerin bozdurulmasıyla bu krizden çıkış sağlanabileceğini savunan AKP’nin krizle mücadele gibi bir yönelimi olmadığının en önemli delili açıklanan 100 Günlük İcraat Programı’dır.

Yıllardır sürdürülen yanlış politikalarda ısrar edilerek bu krizden kurtulmanın mümkün olmadığı açıktır.

Yapılması gereken şey, rant ekonomisi yerine üretim ekonomisini, sermaye öncelikleri yerine kamusal çıkarları, lüks ve savurganlığa dayalı yönetim anlayışı yerine tasarrufları, gündelik politikalar yerine planlı kalkınmayı önceleyen bir anlayışın öne çıkartılmasıdır.

“ASIL TASARRUF SARAY VE ÖRTÜLÜ ÖDENEKTEN YAPILMALI”

Açıklamada AKP’nin bugün krizden çıkış için ‘mali disiplin’ adı altında kemer sıkma politikasını hayata geçireceğini söylemekte olduğuna dikkat çekilirken, bugüne dek uygulanan her kemer sıkma politikasının emeğiyle geçinen geniş toplum kesimlerini vurduğu hatırladı ve asıl ‘tasarruf’ edilecek kalemler sıralandı:

  • Kamuda asıl tasarruf yapılması gereken yer ise başta saray giderleri ve örtülü ödenek harcamaları olmak üzere AKP’nin siyasi çıkarları uğruna yaptığı geniş boyuttaki harcamalardır.
  • Halkın ve bütçenin üzerindeki yükü her geçen gün büyüten dövize endeksli alım garantisi olan Kamu Özel İşbirliği anlaşmaları yeniden düzenlenmeli ve henüz uygulamaya geçmemiş olan Kamu Özel İşbirliği projeleri iptal edilmelidir.
  • Kanal İstanbul ve Akkuyu Nükleer Tesisi başta olmak üzere halkın öncelikli ihtiyaçları yerine sermaye kesimlerine rant aktarmayı amaçlayan projeler derhal durdurulmalıdır.
  • 100 Günlük İcraat Programı tümüyle gözden geçirilerek, kamu kaynaklarını israf eden harcamalar ve projeler durdurulmalıdır.
  • Emekçilerin alın teriyle kurulan İşsizlik Fonu’nda toplanan paralar amacı dışında kullanılmaktan vaz geçilmeli ve kriz döneminde işsiz kalan emekçilerin ve ailelerinin hayatlarını sürdürebilmeleri sağlanmalıdır.
  • Ülkenin bütün kamusal varlıklarının kontrolüne verildiği Varlık Fonu’nun bütün faaliyetleri durdurulmalı, ülke kaynaklarının kriz gerekçesiyle yağmalanmasına engel olunmalıdır.
  • Son dönemde özellikle ABD ve Rusya ile yapılan milyarlarca dolarlık askeri anlaşmalar iptal edilmelidir.
  • Krizden çıkış, emperyalist güçlerin, uluslararası tekelleri, çok uluslu şirketlerin isteklerine boyun eğmekle değil, halkın genel çıkarını gözeten, emekten yana kamucu bir anlayışı hayata geçirmekle mümkündür.