"Sosyalizm için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz"

Türkiye Komünist Hareketi'nin çağrısı ile Beyoğlu Ses Tiyatrosu'nda "Çare Sosyalizm" etkinliği yapıldı.

Türkiye Komünist Hareketi’nin çağrısı ile Beyoğlu Ses Tiyatrosu’nda düzenlenen “Çare Sosyalizm” etkinliği düzenlendi.

Komünistlerin, sosyalistlerin “korsan seçime” ilişkin sözünü söylediği etkinlikte ilk konuşmayı TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek yaptı.

Tekerek yaptığı konuşmada şunları kaydetti;

“Merhaba değerli dostlar, değerli yoldaşlar komünistler sözünü söylüyor buluşmamıza hepiniz hoş geldiniz.Evet ülkemiz yeniden bir seçim sürecine girmiş bulunuyor. Bu seçimin kendine özgü yanları var. Bu bir korsan seçim bunu ilk günden beri söylüyoruz .Seçim korsan ama bu korsan seçim dahi gerçeklerin üstünü kapatamıyor, dünden bu güne söylediğimiz her şeyin haklılığı bir bir bu seçimde de ortaya çıkıyor.
Bakın değerli dostlar gerçekler derken neyi kastediyoruz biraz açmaya çalışayım.
Bir yanda bir AKP iktidarı var ve bu iktidar bir seçim manifestosu açıklayarak, havuç- sopa siyaseti ile iktidarını devam ettirmek istiyor. Düzen muhalefeti ise olabildiğince bu ağır tabloyu sulandırıyor.
Aslında ortada şaşırılacak bir tablo yok ama dikkat edilecek birkaç nokta var.
İlki şu çokça dillendirilen mutabakat ya da uzlaşı kültürü söylemi İktidardan muhalefete neredeyse ortak seçim sloganı bu olmuş sanırsınız. Uzlaşan Türkiye…
Bakın bir cumhuribaşkanı adayı geçenlerde konuşmasında diyor di ki, en çok istediğiniz şey vardır, orta istediğiniz bir de az istediğiniz vardır. Uzlaşmak demek en az istediğinizden değil en çok istediğinizden geri adım atmakla olur. Böyle uzlaştıracağız Türkiyeyi, ben bakan olursam diyordu…
Şimdi düşünelim;
AKP en çok istediği şeyden vazgeçecek, CHP, en çok istediği şeyden vazgeçecek, Diğer düzen partileri, parlamento en çok istediği şeyden vazgeçecek bir orta yol bulacaklar öyle mi?
Bakın dostlar bu tezin gerçek olan tek yanı şudur. Yukarıda saydıklarımız öznelerin bu gün en çok ne istediklerini bilen var mı? Halk için vaadlerin biri bin para. Cumhuriyet tarihi boyunca sermaye iktidarında, emperyalizm çıkarlarına gericilerin palazlandırılmasında ortak yolu bulanlar, aslında halka şunu söylemektedirler, gelin en çok istediğiniz şeyden vazgeçin…
İnsanca bir yaşamdan, eşitlikten , özgürlükten, bağımsızlıktan…
Uzlaşı denilen şey halka karşı onun gerçek kurtuluşuna karşı kurulmuş bir barikat..
Ama yağma yok değerli dostlar.
Ve bu hiç sandıkları kadar da kolay olmayacak.
Sahte umt yaratanların karşısına biz dikileceğiz.
Ülkemizdeki borç batağını emekçilere ödetecekler, bunun karşıısnda biz duracağız
Laiklik mücadelesini geriye atacaklar biz ileriye çekeceğiz.
Emperyalist planlarda koç başı olmayı başarı olarak sunacaklar, biz ülkemizi bu kan emicilerin elinden alacağız
Dert belli çare belli yoldaşlar.
Çare sosyalizm…
Dikiş tutmayan bu düzene iğne iplik olanlara karşı da çare sosyalizmde, bu köhnemiş elbiseyi halka ülkemize giydirmeye çalışanlara karşı da çare sosyalizmde.
Bugün açık olan tek yol sosyalizm yoludur…
Er ya da geç yoldaşlar er ya da geç biz kazanacağız..
Bizler en çok istediğimiz şeyden vazgeçmeyeceğiz; sosyalizmden ve onun için mücadele etmekten…
Hepimize kolay gelsin yoldaşlar…”

EVRİM SALDIRAN: GENÇLİK İRADESİNİ ORTAYA KOYACAK

Tekerek’in ardından söz alan TKH Parti Konseyi Üyesi Evrim Saldıran ise konuşmasında gençliğin seçimlere ve memlekete ilişkin bakışını aktararak şunları kaydetti;

“Biz gençler memleketimizin kurtuluşunun ancak sosyalizm ile mümkün olduğunu düşünüyoruz. Bugün de burada bunun için toplandık. Bu salondaki irade memleketi kurtarmak için kolları sıvadı.

Bugün bu kürsünün bizim açımızdan ayrı bir önemi de var; bu önem parti siyasetinin ve parti aklının doğruluğudur. Düzene eklemlenmeyen ve yeni bir ülke kurmak için yola çıkan, komünistlerin, sosyalistlerin kürsüsüdür.

Türkiye’de gençlik her zaman umut oldu. Fakat bu umut gençliğin düzen karşısında yürüttüğü mücadele ile ilgiliydi. Gençlik bugün de aynı iradeyi ortaya koyacak ve sömürüye, kapitalizme, emperyalizme, gericiliğe karşı mücadeleyi yükseltecek.”

KEMAL PARLAK: SOSYALİST TÜRKİYE’Yİ MUTLAKA KURACAĞIZ

Saldıran’ın ardından söz alan TKH Merkez Komite üyesi Kemal Parlak ise şunları kaydetti;

“24 Haziran’da gerici, zorba bir iktidarın dayatması sonucu korsan bir seçime gidiyoruz. Bu iktidar gerici ve zorba olduğu kadar bir patron partisidir ve bir proje ile iktidara gelmişlerdir. Bu proje emperyalizmin ve Türkiye sermaye sınıfının ortak projesidir.  İktidarları döneminde gerici uygulamaları ve zorbalıklarına ek olarak en fazla emek düşmanlığı yapmışlardır. 12 Eylül’ün en karanlık döneminde yapılmayan sınıf saldırıları bu dönemde yaşanmıştır. AKP döneminde grevler ertelendi, yüz binlerce işçi haklarından mahrum edildi.

Ancak emek düşmanlığı ancak AKP’ye mahsus değildir, bugün bütün düzen partileri emekçi sınıfların karşısında patronların yanındadır. Biz asli çelişkiyi emek-sermaye çelişkisini unutup, büyük siyaset adına tali çelişkilerle uğraşmayacağız. Sosyalist Türkiye’yi mutlaka kuracağız.”

KURTULUŞ KILÇER: HARAMİLERİN DÜZENİNİ ONARMAYACAĞIZ, BU DÜZENİ DEĞİŞTİRECEĞİZ!

Parlak’ın ardından etkinliğin son konuşmasını yapan TKH Merkez Komite Üyesi Kurtuluş Kılçer ise konuşmasında şunları kaydetti;

“Değerli arkadaşlar,

Biz solcular bu düzenin bakımını, onarımını ve yamasını yürütecek değiliz. Bizim işimiz bu düzeni değiştirmektir. Bugün bizden güya AKP gerilesin diyerek bu sağ cepheye destek vermemiz isteniyor.

Bizim Sivas Katliamında yaşamını yitirmiş 35 cana sözümüz var. Bu katliama, katliam değildi, pencereleri açmadılar o yüzden öldü diyen birisine Meclise taşımak için bırakın oyumuzu, zırnığımızı bile vermeyiz.

Bu anlamıyla bugün 24 Haziran seçimi sağın sağla seçimi, “düzene karşı düzen” seçimidir. 24 Haziran seçimleri Cumhur İttifakı ve Millet İttifakının yarışı olarak emekçilerin karşısına çıkarılarak büyük yeni bir oyun oynanmaktadır. Bu oyuna kanmayalım, bugün düzeni karşımıza almadan kurtuluşun ayaklarımıza gelmeyeceğini bilelim.

Değerli yoldaşlar,

Millet ve Cumhur ititfakı dışında 24 Haziran seçimlerinde bir parantez açılmıştır.

HDP parantezi ise bütün bu tablonun dışında değildir. HDP, bu ittifak silsilenin dışında kalmakla beraber, parantez açılarak, HDP’nin de aynı fotoğrafın bir parçası olduğu asla unutulmamalıdır. HDP’nin gericiliğe bakışı, NATO’nun Irak ve Suriye’ye yerleşmesini savunmuş olması, seçim beyannamesinde Avrupa Birliği hedefini tıpkı diğer düzen aktörleri gibi sahiplenmesi, yine seçim beyannamesinde Suriye’nin kuzeyinde ortaya çıkan yönetimi destekleme ilanı – ABD ve Fransız emperyalizmin bölgeye yerleşmesine, Suriye’nin emperyalizm tarafından parçalanması tek bir atıf yoktur- düzenin verdiği fotoğrafta sırıtan değil tamamlayan bir öge olarak bugün karşımızdadır. HDP’nin ulusalcılığının yaratmış olduğu gayrilik liberalizmiyle ortaklığa dönüşmektedir.

Tarihimizde Şeyh Sait bir simgedir. Gericiliğin, şeriatçılığın, cumhuriyet düşmanlığının simgesidir. Bu simgenin bugün HDP listelerinde aday olarak gösterilmesi mazur görülecek, üzeri örtülecek ya da önemsiz sayılacak bir konu değildir. Şeyh Sait Derneği Başkanının milletvekili adayı olarak gösterilmesi, tıpkı Millet ve Cumhur İttifakı gibi laikliğe meydan okumaktır! Evlat edinmek haramdır diyenleri yine listelerine alanlarla biz komünistlerin arasında çok ama çok büyük mesafe vardır.

İkinci simge ise AKP’nin karşı devrimine omuz veren ve hesabını sormamız Yetmez ama EVetçiliktir. Bugün Yetmez Ama Evetçi isimleri bir kez daha HDP listelerinde görüyorsak, kimse bize HDP’nin düzen dışı, düzen karşıtı ya da solcu bir parti olarak pazarlama mavalı okumasın!

Bugün HDP’yi sol bir aktörmüş gibi düzen siyasetinin soluna yerleştirme çabaları, sadece emperyalizm başlığında değil bizatihi laiklik başlığında da kendini tekrar ediyor. Liberalizm, gericilikle ve emperyalizmle ortaklığın aracı olmaktır. İşte bu gerçeğin altı kalınca çizilmelidir.

Yoldaşlar,

Seçim siyasetini HDP’nin Meclis’e girip girmeyeceğine ve AKP’nin zayıflatmasına göre kuran ve seçim siyasetini 1. Tur ve Meclis aritmetiğine göre belirleyen “dört işlem matematikçisi” reformist sol ise bu gerçeği görememiştir. Bugün 24 Haziran seçimlerinin bütün aktörlerinin programlarında mutlak bir ortaklık bulunmaktadır. Bu ortaklığın objektivizmini yukarıda belirtmiştim.

Değerli arkadaşlar,

Bugün 24 seçimlerinin varacağı yer tam anlamıyla “düzene karşı düzen” almaşığıdır. Bugünkü düzen siyasetinin göstermiş olduğu yol başka bir kapıya çıkmıyor.

Bilinmeli ki, 24 Haziran seçimlerinin açacağı kapıdan geçildiğinde istikrar, uyum, huzur değil kriz karşımıza çıkacaktır. Ekonomik kriz kapıda, siyasi kriz arkasında bakıyor.

Bugün düzeni, düzenin bütün aktörlerini karşımıza alacak bir tarihsel bakışla 24 Haziran seçimleri ele alınmalıdır. Düzen değişmeden dertler bitmeyecek, düzen değişmeden gericilik ortadan kalkmayacak, düzen değişmeden bağımsızlık gelmeyecek, düzen değişmeden haramilerin saltanatı yıkılmayacak, düzen değişmeden sömürü yok olmayacak, düzen değişmeden kadınlarımız kurtuluşu, gençlerin geleceği olmayacak.

Buradan emekçi halkımızı uyarıyoruz. Düzen partilerine güvenme, seçimlerden sonra ülkemizin düzlüğe çıkacağına yalananına inanma, bu düzenla barışma!

Buradan emekçi halkımzıı uyarıyoruz. Bu düzen dikiş tutmayacak. Ekonomik krizin faturası sizlere ödetileceği gibi, ülkemiz parabalalarına , gericilere ve sermayeye dolaysız teslim edilecektir. Uyum, huzur, istikrar kavramlarıyla gözlerimizi kör etmesine izin vermeyelim. Bu düzende istikrar beklemek büyük bir hayaldir.

Buradan emekçi halkımızı uyarıyoruz. Umut tacirlerine karnımız tok. 1977 seçimlerinde Karaoğlan rüzgarından geriye kalan bugün AKP’nin gerici rejimi olmuştur. Bu yolun başarısız olduğu açık değil mi? 2007 yılında Bin Umut adayları diyerek, Meclise ufuk gerek diyerek emekçilerden, ilericilerden, cumhuriyetçilerin toplanan oylar nereye gitti? Bugün de karşımıza benzer bir rüzgar çıkarılıyor, bu rüzgara kapılmamız isteniyor. Kendi kaderimiz elimize alınmadan, yaşamın her alanında örgütlenmeden bu düzeni değiştirmek mümkün değildir. AKP’nin geriletilmesi, bu gerici rejimin geriletilmesinin yolu emekçi sınıfların örgütlü bir güçle toplumsal alanda direnmesinden geçmektedir. Başka yol yoktur.

Buradan, ilerici, cumhuriyetçi, yurtsever ve emekçi halkımıza seslenmek istiyoruz. Geleceğimiz ve memleketimiz sandığa sığmaz. Bugün 24 Haziran seçimlerinde önümüze konacak sandık, ülkemizin kurtuluşunu getirmeyecektir. Buradan AKP tarafından temelleri atılan rejimin değişmesini beklemeyin. 1923 yılında kurulan Cumhuriyete geriye dönüş mümkün değildir.

Bu düzen değişmelidir. Bugün yeni bir Cumhuriyet mücadelesine başlanmalıdır. Emekçilerin, laik ve bağımsız Cumhuriyeti için yeni bir mücadele hattı, programı ve örgütlenmesi başlatılmalıdır.

TKH, bu seferberliğe adaydır.

Yoldaşlar, kardeşler,

Bizim sözümüz var.

6. filoya, ortak pazara, işkencici komere, emperyalizmin üslerine karşı mücadele etmiş Denizlere, Mahirlere, 68 gençliğine bağımsız Türkiye sözümüz var. ABD ile NATO ile AB ile barışmayacağız! Suriye’nin kuzeyine ABD ve Fransız emperyalistlerine yerleşmesine sessiz kalmayacağız!

Bizim sözümüz var.

Sivas’ta katledilen 35 aydınımıza laiklik Sözümüz var. Gericilerle, tarikatlarla, yobazlarla barışmayacağız!

Bizim sözümüz var.

Berkinlere, Ali İsmaillere, Abdolara, Haziran direnişinde yaşamını veren gencecik arkadaşlarımıza insanca yaşam, eşitlik ve özgürlük sözümüz var. AKP ile AKP’nin düzeni ile dertleşmeyeceğiz, barışmayacağız!

Bizim sözümüz var!

Bu düzen değişmelidir sözü bu. Bu sözü yerine getirmek için herkesi örgütlü mücadeleye çağırıyoruz. Haramilerin düzenini onarmayacağız, Bu düzeni değiştireceğiz!

Bizim emekçilere sözümüz var: Çare Sosyalizm sözü bu!”