Denizlerin mücadelesi bugün nereye düşer?

FIRAT ÇAĞDAŞ AY  Anadolu’da sosyalizm mücadelesinin uzun bir geçmişi var. Bu mazide isminden yiğitlik ve iradeleriyle bahsettirmiş bir çok devrimci bulunuyor. Bu devrimcileri sayalım desek birçok insanın aklına ilk olarak gelecek olan, 68 kuşağının devrimcileridir. Her biri genç ve parlak üniversite öğrencisi olan ve mücadele isteklerini üniversite sıralarından örgütlü mücadeleye taşıyan devrimci bir kuşağın bireyleriydi.... View Article

Denizlerin mücadelesi bugün nereye düşer?

FIRAT ÇAĞDAŞ AY 

Anadolu’da sosyalizm mücadelesinin uzun bir geçmişi var. Bu mazide isminden yiğitlik ve iradeleriyle bahsettirmiş bir çok devrimci bulunuyor. Bu devrimcileri sayalım desek birçok insanın aklına ilk olarak gelecek olan, 68 kuşağının devrimcileridir. Her biri genç ve parlak üniversite öğrencisi olan ve mücadele isteklerini üniversite sıralarından örgütlü mücadeleye taşıyan devrimci bir kuşağın bireyleriydi. Ve bu kuşakta hafızalara en çok yer etmiş Denizlerin kavgası akla ilk olarak gelecektir. Bu kavganın kendini var ettiği mihenk taşları bulunuyor. Yine bir hafıza yoklamasına gidersek sayacağımız noktaların en önemlisi anti-emperyalist mücadeledir. Tabii ki anti-emperyalist mücadelenin son tahlilde Denizlerin mücadelesinde somutlandığı yer “Tam Bağımsız ve Sosyalist Türkiye” mücadelesidir.

Anti-emperyalist mücadelenin, komünistlerin kendisini diğer hareketlerden ayırma adına olmazsa olmaz niteliğinde bir yer tuttuğu su götürmez bir gerçek ama tek nokta da değil. Çünkü emperyalizm kendi kendine bağımsız olarak var olan bir olgu değil tam tersine doğrudan tekelci dönem kapitalizminin son aşamasıdır. Bu yüzden Denizlerin anti-emperyalist mücadelesi aynı zamanda bir kapitalizme karşı mücadele noktasına da tekabül ediyordu. Son kertede bu mücadele sosyalizmin Anadolu topraklarında var edilme mücadelesiydi. Çünkü tam anlamıyla bağımsız yani emperyalizmin kovulduğu bir ülke ancak sosyalizmde mümkün olabilirdi…

‎Türkiye’de AKP ‘nin düzeninde yani 2. Cumhuriyet koşullarında solun çok fazla geriye çekildiği bir dönemden geçiyoruz . Sokakta sosyalizm mücadelesine gönül vermiş, ekmek gibi su gibi gerekli olduğunu düşünen kime denk gelirsek gençliğin üniversite sıralarından emekçilerin mücadelesine örgütlü bir katılımla destek verdiği o dönemleri özlemle ve gıpta ederek anıyor. Peki ya bugün üniversitelerde ve liselerde gerici kuşatma ve piyasalaşma etkisini olabildiğince gösterirken sorulması gereken soru “bugünün Denizleri’nin mücadelesi nereye düşer?” sorusudur  Bugünün Denizleri’nin mücadelesi, yarın değil tam da bugün bu korsan seçimde Türkiye emekçilerine seçenek olarak bu düzenin devamı seçeneği pusulada tek bir seçenek olarak dayatılmışken amasız, fakatsız ve zaman kaybetmeksizin bir Bağımsız ve Sosyalist Türkiye mücadelesine güç vermekten geçer. Açıkça bunun yolu önüne pusula gelince değil her gün mücadele etmekten geçer. Memleketin sorunlarına örgütlü bir siyasetin içersinden bakmaktan geçer .Bugün yaşadığımız karanlıktan kurtulmanın tek yolu açıkça budur. Yoksa programlarında NATO’ya bağlılık bildiren bir emperyalist kuruluş olan Avrupa Birliği’ne ülkemizi sokmayı Türkiye emekçilerinin çıkarı gibi savunan, ülkemizdeki ve Ortadoğu’daki Amerikan üslerini karşısına almayan düzen partilerinden bugünün Denizleri’nin mücadelesi geçmez. Bir de üstüne bu düzen partilerinin gerici ve faşist versiyonlarıyla kurulan ittifaktan hiç geçmez.
‎Bugün hasretle andığımız o günleri, yani sosyalistlerin bağımsız bir seçeneği güçlü şekilde var ettiği içinde okumuş gençliğin emekçilerin mücadelesinde kendi mücadelesini bulduğu o günleri yeniden var etmenin koşullarını aramamız gereken bir süreçteyiz . Nasıl Denizler bu kavgayı üniversite sıralarından taşan bir kavga haline getirdiyse biz de çıkış yolunu gören gençlik olarak bunu var etmeliyiz ve Bugünün Denizlerinin mücadelesi örgütlü mücadeleye düşer .