Sabah'ın yeni "konuğu" Tunç Başaran: Sanatın politik bir amacı yoktur

Kültür sanat camiasından Sabah gazetesine röportaj verenler arasına son olarak yönetmen Tunç Başaran da eklendi. Başaran röportajında, en çok bilinen filmi "Uçurtmayı Vurmasınlar"ın politik bir film olmadığını dahi söyleyebildi...

Sabah'ın yeni

Sabah gazetesinin muhabiri Tuba Kalçık aracılığıyla ünlülerle sürdürdüğü “röportaj operasyonu”nun son olarak yönetmen Tunç Başaran alet oldu.

“Tarkan”, Murtaza”, “Uçurtmayı Vurmasınlar” gibi filmlerin yönetmeni olarak bilinen Tunç Başaran, beklendiği üzere yandaş gazeteye iktidarın söylemlerini meşrulaştıracak yanıtlar verdi.

Başaran, röportajda Muhabir Kalçık’ın “Uçurtmayı Vurmasınlar’ filminiz, bir döneme damga vurdu. Hatta Türkiye’nin ilk Oscar aday adayı oldu. Film, 12 Eylül dönemini anlatıyor bir çocuğun gözünden…” şeklindeki sözü üzerine “Hayır. Katılmıyorum size. Bir sevgi filmidir ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’. Filmi bu duygularla yaptım. Hiç politik bir film değil düşünülenin aksine. Ben filmde mekan olarak hapishaneyi seçmiştim sadece. Aynı filmi tren garında da çekebilirdim. Benim amacım sevgiyi anlatmaktı. Sanat eserlerini herkes kendine göre yorumlar. Bence sanatın politik bir amacı yoktur, zaten olmamalı.” dedi.

Bu yanıttan cesaret alan Kalçık’ın “Sanatçılar için de aynı şeyi düşünüyorsunuz musunuz?” diye sorması üzerine yönetmen Başaran, “Sanatçı hizmeti kendine yapmalı. ‘Ben solcuyum, sol film yaparım. Sağcıyım sağ film yaparım’ diye bir şey olmamalı bence. Sen yap, filmini izleyen kendi dünyasına göre yorumlasın. Sanatçının ideolojisi varsa kendine saklasın.” dedi.

Yakın dönemde Sabah’a konuşan oyuncu Erdal Beşikçioğlu’nun benzer şekilde “Sanatçı hiçbir ideolojiye ait olmamalı” dediği için tepki görmesi hatırlatılan Başaran, Beşikçioğlu’na da hak vererek “Çok doğru söyledi. Erdal Beşikçioğlu bunu söylediği için sanatıyla yaşar ama ona tepki gösterenler yaşayamaz. Oscar Wilde der ki ‘Sanatın amacı yoktur.’ Ben de onun gibi düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

“İNÖNÜ MAĞDURUYUM”

Röportajda daha sonra sıra, “tek parti taşlaması”na geldi. “1938 doğumlusunuz ve filme de konu olan tek parti dönemini yaşadınız. O yılların sizde bıraktığı iz ne?” sorusuna yanıt veren Başaran, “Atatürk öldüğünde 10 günlüktüm. Onunla 10 gün de olsa aynı dönemde dünyaya geldiğim için gurur duyuyorum. Atatürk sonrası tek parti dönemi, tek kelimeyle berbattı. İsmet İnönü mağduruyum. Tek parti dönemi, faşist bir dönemdi. Soldan da, sağdan da insanlar çok mağdur oldu. Sefillik içinde öldü insanlar. Karneyle ekmek alıyorduk” dedi.

“İnsanlar çok çekti. CHP hâlâ niye halkın çoğundan oy alamıyor biliyor musunuz? Tek parti döneminde yaşattıklarından dolayı. Hâlâ hafızalarda o yıllar” diyen Başaran, “İsmet İnönü, Atatürk’ün izlerini silmek için her şeyi yaptı. Atatürk, dünyadaki gelmiş geçmiş en büyük liderlerden biri. Yaşadığı dönemde herkesi birleştirdi, bir araya getirdi. Bakın ilk meclise; herkesi temsil eden vekiller var. Böyle özel bir liderdi. İnönü ne yaptı? Paralardan Atatürk’ün resmini kaldırdı, devlet dairelerinden de resmini kaldırıp kendininkini koydu. 1960 darbesi öncesi yalan haberler çıkarıp halkı sokağa dökmek istediler. ‘Gençler kıyma makinesinden geçirilerek öldürüldü’ yalanını çıkardılar. O zaman 20’li yaşlarımın başında üniversitede okuyordum, iyi hatırlıyorum. Büyük yalanlar çıkardılar. Milleti sokağa döküp 27 Mayıs Darbesi’ne kılıf buldular. ’27 Mayıs darbe değil’ diyen ahmaklar var hala bunları anlamak mümkün değil. Darbeydi düpedüz” ifadelerini kullandı.