Roboskili ailelerden avukatlara tepki

Roboskili aileler, gerekli evrakları zamanında teslim etmeyerek davanın ‘usul hatası’ndan reddedilmesine yol açan avukatlara tepki gösterdi.

Roboskili ailelerden avukatlara tepki

28 Aralık 2011 tarihinde, Şırnak’ın Uludere ilçesinde bulunan Roboski yakınlarında, çoğunluğu çocuk olan 34 yurttaş, TSK’ya ait savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldü. Roboskili aileler katliamın sorumlularının yargılanması için yedi yıldır mücadele ediyor. Eksik vekalet belgesini 15 günlük sürede teslim etmeyerek davanın Anayasa Mahkemesi ve AİHM tarafından “kabul edilemez” bulunmasına yol açan avukatlara, aileler tepki gösterdi.

T24’te yer alan habere göre Roboskili aileler adına, cezaevinde bulunan eski HDP Milletvekili Ferhat Encü tarafından yapılan açıklamada, Anayasa Mahkemesi aşamasında da davanın hukuki temsiline dair sorumluluk sahibi olan Diyarbakır Barosu’nun, diğer barolar ve avukatlarla irtibat sağlamadığı ve süreçle ilgili bilgi almak isteyen ailelere de “Her şeyle ilgileniyoruz, bir sorun yok” cevabı verildiği kaydedildi.

‘KARARI SİYASİ OLARAK NİTELENDİRMEK SORUMLULUKTAN KAÇMAKTIR’

AİHM kararını sadece “siyasi” olarak nitelendirmenin “sorumluluktan kaçmak” olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Bu şekilde sorumluluktan kaçılmaya çalışılmakta, gerçekler çarpıtılmaya, yüzeysel yaklaşım ve boş vermişlik meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu kabul edilemez. Biz, Roboskili aileler bu yaklaşımı kabul etmiyoruz” dendi.

Roboskili ailelerin açıklamasında, AİHM kararının siyasi bir yönü de bulunduğu belirtilerek, “Ancak bu durum, var olan eksikliği ortadan kaldırmaya yetmemektedir. Topluma mal olmuş bir dosyada, siyasi karar açıklamasıyla vicdanlar rahatlatılamaz. İlgililerin bunun özeleştirisini vermesi, bizlerin beklentisidir” ifadelerine yer verildi.

Diyarbakır Barosu, dün başvurunun “Kabul edilemezlik kararı” ile reddedilmesinin ardından kampanya başlatılacağını duyurmuştu. Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, belgelerin geç gönderilmesinin ardından şu an için “hukuken herhangi bir başvuru yolu kalmadığını” kabul ederek, “Ama bize göre bu bir insanlık suçu ve zaman aşımına tabi değil. Dolayısıyla iç hukukta yürütülecek yeni bir soruşturma ve merhale neticesinde bir sonuca ulaşılması veya sonuca ulaşılamaması halinde tekrar AİHM sürecinin canlandırılabilmesi mümkün olabilir” demişti.