Hindistan: Kastların ekonomisi

PUSULA | Hindistan: Kastların ekonomisi

Hindistan: Kastların ekonomisi

Gündüz Ata

Eski İngiliz sömürgesi, devasa nüfusunun yanı sıra özellikle bilişim alanında sağladığı nitelikli ve ucuz işgücüyle öne çıkıyor

Dünyanın en büyük ikinci nüfusuna sahip olan Hindistan, günümüzde ve gelecekte yalnızca bu özelliğiyle anılmayacakmış gibi görünüyor. Hindistan son yıllarda Çin ile birlikte en çok dikkat çeken ekonomik güç olarak öne çıkıyor.

Hindistan, büyüyen ve gençleşen nüfusu, ekonomisini dünyaya açması, bilişim sektöründeki gelişmişliği ve hızla büyüyen ekonomisi ile dünyada önemli bir yere sahip. Bununla birlikte batının elinde Çin’e karşı kullanılabilecek önemli bir koz olarak da öne çıkıyor.

 Ekonominin temelleri

BRICS ülkeleri içinde Çin’den sonra en büyük ekonomiye sahip Hindistan ekonomisinin en önemli üç sektörü hizmet, sanayi ve tarımdan oluşuyor.

1950’li yıllardan bu yana ekonomide tarımın rolü azalıyor olsa da hala önemli bir yere sahip. Tarımın GSYİH’ye etkisi 1950’de yaklaşık %50 iken bugün bu rakam %20. Hindistan sanayisi ise 65 yılda %15’ten %20’ye çıktı.

En büyük fark hizmet sektöründe gerçekleşti. Hizmet sektörünün yükselişinin altında ise Hindistan’ın bilişim sektöründeki gücü yatıyor. Bilişim sistemindeki hızlı büyümenin en önemli nedenleri ise İngilizcenin Hindistan’da çok yaygın olarak konuşuluyor olması, devletin 1950’li yıllarda mühendis eğitimi için büyük yatırımlar yapmaya başlaması ve ülkedeki ucuz iş gücü.

Hindistan’ın bu alandaki kalifiye ve ucuz iş gücüne sahip olması, dünyada teknolojinin ilerlemesi, üretimde önemli bir yere sahip olması ve günümüzde “4. Sanayi Devrimi” olarak tanımlanan süreç içinde BT sektörünün önem kazanması ile geçmiştekinden daha fazla önem kazanmış durumda. Hindistan 2016 yılında bilişim hizmetlerinde 61 milyar dolarlık ihracata ulaştı.

Bilişim dünyasının ucuz ve nitelikli işgücü kaynağı

1980’lerde yaygınlaşan neoliberalizm ve internetin gelişmesi ile Hindistan, geçmişte yatırım yapmaya başladığı BT alanında dünya çapında bir öneme sahip oldu. ABD ve Avrupalı şirketler, BT alanındaki altyapı ve destek alanlarında Hindistan’ın bu alandaki kalifiye ama aynı zamanda ucuz işgücünden faydalanmaya başladı. Bu da gerek Hindistan, gerekse ABD ve Avrupa burjuvazisi açısından oldukça kullanışlı oldu.

Kısacası, Hindistan’ın BT konusundaki kalifiye eleman durumu, bu sektörde ucuz iş gücünden başka bir anlam taşımıyor. Bugün BT sektöründe uluslararası olarak en fazla hizmet veren ülke olan Hindistan’ın dünya çapında BT sektöründe bir güç haline gelememiş olması bunun en önemli göstergesi olarak sayılabilir. Dünya çapındaki en iyi ve güçlü teknoloji hizmeti sunan şirketler sıralamasında Hindistan menşeili şirketlerin az sayıda yer alması buna örnek olarak gösterilebilir. Örneğin Thomson Reuters’in 2018 yılı için yaptığı en iyi 100 küresel teknoloji lideri şirket sıralamasında ABD, Japonya ve Tayvan öne çıkarken Hindistan’a ait yalnızca 5 şirket bulunuyor. Ancak ABD’li şirketlerin büyük kısmının, altyapı ve destek gibi hizmet alanlarında Hindistan’daki BT sektörünü bir nevi taşeron olarak kullanması Hindistan’ın bu sektörde kalifiye ve ucuz işgücüne sahip olmasının bir sonucu.

Ancak bununla beraber Hindistanlı şirketlerin yurdışı yatırımları da gün geçtikçe önem kazanmaya devam ediyor. Hindistan’ın Avrupa’daki toplam dış yatırımının %46’sı İngiltere’ye yapılırken %17’si Almanya’ya yapılıyor. Bu yatırımların büyük kısmı da bilişim sektörü ile alakalı iş kolları. Örneğin İngiltere’de bulunan yaklaşık 800 Hint şirketinde 110 bin kişi çalışırken Almanya’daki 80 şirkette 27 bin 400 kişi çalışıyor. Hintli şirketlerin Almanya’dan 2016 yılında elde ettiği gelir 11.6 milyar euro.

 Hindistan ekonomisi nereye?

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 2014 yılındaki seçimlerde ekonomiyi canlandırma ve yılda 10 milyon iş yaratmaya yardımcı olacak ekonomik reform vaatleri ile iktidara geldi. Hindistan’ın en büyük sorunlarından biri olan işsizlik bugün hala çözülebilmiş değil. Modi hükümeti her ne kadar iş yaratma vaadinde bulunmuş olsa da, bugün Hindistan’da 31 milyon işsiz var. Uludağ Ekonomi Zirvesi’ne katılan Hindistan Merkez Bankası Eski Başkanı Dr. Duvvuri Subbarao, konuşmasında gelir dağılımındaki eşitsizliğin önüne geçmek için her şeyden önce istihdam yaratmak gerektiğini belirterek, “Hindistan’da her yıl 12 milyon genç işgücüne dahil oluyor ama bunların yalnızca dörtte birine iş bulabiliyoruz. Bu da gelir dağılımını çok etkiliyor” demişti.

Modi’nin 2016’da ülkedeki yolsuzlukların önüne geçmek için bazı banknotları tedavülden kaldırma ve vergi sistemini reformdan geçirme kararı büyümeye çok olumsuz yansıdı. 2016’nın ilk çeyreğinde yüzde 9,1 olan büyüme oranı, geçen yılın ikinci çeyreğinde yüzde 5,7’ye kadar gerileyince Hindistan büyümede Çin’in arkasına düştü. İnşaat sektöründeki yüzde 6,8’lik yükseliş de büyümedeki hızlanmayı tetikledi.

Hindistan, son dönemde ekonomideki gelişmeler ve Çin’in nitelik ağırlıklı büyüme modeline geçişi sonrası, 2017’nin son çeyreğinde yıllık bazda yüzde 7’den fazla büyüyerek dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi oldu.

 Genç nüfusu ile Çin’e alternatif

Hindistan’ın elindeki en büyük güç, nüfusu ve nüfusunun emperyalist sermayenin ihtiyaçlarını karşılayacak konularda kalifiye olması. Hindistan ile ilgili geleceğe dair hemen her değerlendirmede Hindistan nüfusunun, özellikle de Çin’in aksine genç nüfusun ileride artacağı ve bu sayede gelecekte ekonomisinin Çin’den dahi daha büyük olabileceği öngörülerinde bulunuluyor.

Bununla birlikte emperyalizmin Hindistan’ı da bölgede Çin’e karşı bir alternatif güç olarak büyümesine destek olma ihtimali de oldukça yüksek. Çin ile Hindistan arasında hali hazırda bulunan sınır sorunları, Hint Okyanusu’ndaki ticaretin işleyişi ve Çin ile Pakistan’ın tarihsel olarak yakın olması gibi problemler, Hindistan’ı emperyalizm açısından Çin’e karşı oldukça kullanışlı olmasına neden oluyor. Bu nedenle Hindistan’ın bölgede güçlü bir siyasi ve ekonomik bir güç olması emperyalizm açısından önemli bir yere oturuyor.

 

Pusula 1: Brezilya: Latin Amerika’nın makus talih

Pusula 3: Hindistan: Kastların ekonomisi

Pusula 4:  Çin: Oldu mu olacak mı?

Pusula 5: Güney Afrika: Irkçılıktan BRICS’e