Emperyalizmin Afganistan’ı boğazlaması

PUSULA | Emperyalizmin Afganistan’ı boğazlaması

Emperyalizmin Afganistan’ı boğazlaması

ABD’nin Yeşil Kuşak projesini uygulamaya soktuğu Afganistan’da yürüttüğü Siklon Operasyonu esasında bugün hala savaşın elinde büyük bir karanlığın içinde olan ülkenin özgürlüğünün boğazlanmasından başka bir anlam taşımıyordu.

Afganistan’da 1973’te cumhuriyetin ilanı ile başlayan süreç Davud Han’ın tek adam yönetimine dönüşürken İslamcılar üzerinden de emperyalizme bağlanan bir ülke söz konusuydu.

Bu ortamda, Komünist Perçem Partisi’nden Mir Ali Ekber Heybar’ın öldürülmesi üzerine ülke içinde komünistlerin Davud Han’a karşı başlattıkları muhalefet, 27 Nisan 1978 tarihinde Afganistan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilan edilmesiyle taçlandırıldı. Afganistan Demokratik Halk Partisi’nin iktidara geldiği, Nisan Devrimi ya da Sevr Devrimi’nin ardından Afganistan kadınlara eşit haklar tanınması, evrensel eğitim sisteminin kabulü ve toprak reformu gibi önemli bir toplumsal dönüşüme girişildi.

Afganistan Demokratik Halk Partisi içerisindeki mücadeleler bu toplumsal dönüşüm hamlesini topal bırakırken bu mücadelelerin taraflarından Hafızullah Amin’in zorbalık derecesine varan iktidarı ve ülkenin önemli bir kısmında kontrolü yitirmesi Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahalesine giden yolu döşedi. Sovyetler Birliği, Afgan halkının kazanımlarını korumak üzere davet edildiği ülkede yaklaşık 10 yıl sürecek bir savaşın tarafı oldu.

Bu savaşta Sovyetler Birliği’nin karşısında ise ABD’nin Pakistan ile birlikte desteklediği dünyanın dört bir yanından toplanan selefilerden oluşan Mücahitler yer aldı.

Emperyalizmin “Yeşil Kuşak”ı

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Jimmy Carter, Polonyalı olması dolayısıyla anti-komünistliği daha da baskın olan ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski’den Sovyetler Birliği’ni sınırlayacak ve 1979’da İran’da başlayan toplumsal hareketlenmenin ABD müttefiki Pakistan üzerinde bir tehdit haline gelmesini de engellemek üzere görevlendirilmesiyle Yeşil Kuşak Projesi ortaya çıkmış oldu.

Yeşil Kuşak’ın amacı, İslam’ı komünizme karşı bir savunma olarak kullanarak, SSCB’nin petrol zengini Basra Körfezi civarında etkinlik sağlamasını engellemekti. SSCB’nin Afganistan hükümetini desteklemek üzere ülkeye girmesiyle birlikte CIA ve Pakistan himayesinde selefilerden oluşan Mücahitler örgütlenmeye başlandı.

Afganistan’da ekilen haşhaşın, eroin olarak dünya piyasasına sürülmesine göz yumuldu ve elde edilen gelirin işgale karşı kullanılması amaçlandı. Karşı saldırı amacıyla Afgan gruplara yoğun silah satışı yapıldı ve Pakistan’daki askeri kamplarda eğitim verildi. Bu gelişmeler Taliban gibi radikal dinci örgütlerin temellerinin atılmasını sağladı ve Ilımlı İslam desteklendi.

Bu kapsamda beslenen canavarlardan Suudi Arabistan’ın önemli ailelerinden birine mensup olan Usame Bin Ladin yıllar sonra ABD’nin bölgedeki yeni işgal oyunun sahnelenmesine gerekçe yapılacak 11 Eylül saldırılarını gerçekleştiren El Kaide’yi kuracaktı.

Siklon operasyonu

CIA’in Aralık 1979’da başlayan ve Şubat 1989’da Sovyet birliklerinin çekilmesine dek süren süreçte Siklon Operasyonu’nu uygulamaya koydu. Siklon, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahalesi sırasında, Sovyetler Birliği ve Afganistan hükûmetine karşı Afgan mücahitlerini silahlandırma ve finanse etme programının kod adıydı. Siklon Operasyonu aynı zamanda CIA’nin en uzun ve maliyetli gizli operasyonlarından biri olarak 1980’de 30 milyon dolarlık bir bütçeyle başlayan ve 1987’de 630 milyon dolar harcanan devasa bir savaş oyunu haline geldi.

Operasyon başladıktan kısa süre ABD Başkanı seçilen Ronald Reagan döneminde ise emperyalizmin sosyalizme karşı dünya ölçeğindeki saldırganlığı arttı. Reagan Doktrini olarak anılan ABD’nin yeni dış politikası Sovyetler Birliği destekli Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki sosyalist ülkelerdeki antikomünist hareketlere açık ve gizli destek vermeyi öngörüyordu. Doktrinin amacı Reagan yönetiminin genel Soğuk Savaş stratejisinin bir parçası olarak Sovyetler Birliği’nin etkisini etkili olduğu bölgelerde azaltmaktı. Bu kapsamda Afganistan’da desteklenen mücahitler gibi, Angola’da Jonas Savimbi liderliğindeki UNITA ve Nikaragua’da Kontralar gibi hareketler de desteklendi.

Brzezinski daha sonra Afgan mücahitlere CIA yardımının Başkan Carter’ın sosyalist iktidarın muhaliflerine gizli destek verilmesi talimatını 3 Temmuz 1979’da Sovyetler Birliği’nin ülkeye gelmesinden çok önce imzaladığını da açıkladı. Bu adımın Sovyetler Birliği’nin müdahale olasılığını artırmak için atıldığını da söyleyecekti.

Emperyalizmin çocukları

ABD’nin Sovyetler Birliği’ne karşı İslamcı hareketleri destekleme politikası Sovyetler Birliği’nin Afganistan çekilmesi ve ardından çok geçmeden çözülmesiyle birlikte bir süre sonra yeni bir ambalajla Ilımlı İslam adıyla geri dönecekti.

1950’lerde laik ve bağımsızlıkçı sosyalizme yatkın Arap milliyetçisi iktidarların Mısır ve Suriye’de iktidara gelmesi karşısında kendi ülkelerinde eğitim görmüş bir kısım İslamcının Müslüman Kardeşler gibi örgütler kurmasını da sağlamışlardı. Bu örgütlere politik misyonlar biçilmesiyle Ortadoğu’nun bir kez daha emperyalizmin oyun alanına dönmesine yol açacak ara duraklarından birisi de “Arap Baharı” olan süreç başlatılacaktı.