CHP'nin 'sağcı'ları

CHP'nin 'sağcı'ları

21-01-2018 15:35

PUSULA | Tek başına Ekmeleddin mi?

Derin Demir

Tek başına Ekmeleddin mi?

AKP rejimini, eşitlik ve özgürlüğün adı olan komünist sisteme benzeten Kılıçdaroğlu ve partisi CHP, 15 yıldır AKP’ye meşruiyet kazandırmaktan ve yerini sağlamlaştırmaktan başka bir işe yaramamıştır

Özellikle AKP iktidarı döneminde en çok tartışılan, kendine değişken misyonlar tarif eden ve misyonlar tarif edilen bir parti oldu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP). CHP’ye destek verenler, kökten CHP’li olanlar, CHP’lileştirmeye çalışanlar, her defasında sızlansa da yine gidip CHP’ye oy verenler bir gerçeği hiçbir zaman görmek istemedi: CHP sol değerlere sahip çıkan bir parti hiç olmadı, dün de, bugün de değişmedi, görünen o ki değişmeyecek de…

Özellikle Deniz Baykal’ın genel başkanlığı döneminde merkez sağdan isimlere kapılarını açan CHP’nin geleneği Kılıçdaroğlu ile de bozulmadı.

Daha önce CHP ve MHP’nin ortak Cumhurbaşkanı adayı olan Ekmeleddin İhsanoğlu hala CHP’nin gerici kimliğini açığa çıkaran en önemli başlık olmayı korusa da bununla sınırlı değil. Öyle ki Deniz Baykal’ın cumhurbaşkanlığı seçimleri için Abdullah Gül’ün ortak adayı olabileceği yönündeki açıklaması da kimseyi şaşırtmamalı.

CHP’nin gerici söylemleri tek başına bir söylemden ibaret değil elbette. Açık olan AKP’nin “Yeni Türkiye”sinde CHP’nin de kendine yer kapma çabasıdır. Bunu yaparken de ısrarla belirtmek gerekir ki, CHP gericiliğe karşı mücadeleyi çoktan rafa kaldırmıştır.

“Tekke ve zaviyeler yeniden açılsın!”

Çok değil, sadece son birkaç yılda parti içi değişimlere ve seçimlerde gösterilen adaylara bakıldığında merkez sağa yapılan bu açılımlar daha anlaşılır olacaktır.

Özal döneminde ANAP’ta milletvekilliği yapan Mahmut Öztürk 2011 yılında Aksaray’da birinci sıradan aday gösterilmişti.

2011 yılında Zaman gazetesine verdiği röportaj ile tekke ve zaviyelerin kapatılmasının toplumu yozlaştırdığını söyleyerek adından çokça söz ettiren gerici Bülent Kuşoğlu ise, DYP Ankara İl Başkanlığı’nın ardından AKP’nin eski bakanı Abdüllatif Şener ile Türkiye Partisi’nin kuruculuğu yapmıştı. Kuşoğlu röportajında tekke ve zaviyelerin yeniden kurulması ve cemaatlerin toplumun bir gerçeği olduğunu, bu durumun kabul edilmesi gerektiğini söyleyerek CHP’nin bu tür sosyal kurumlara eskisi gibi olumsuz bakmadığını da sözlerine eklemişti. Not olarak düşersek aynı öneri HDP’li Altan Tan ve Müslüm Doğan’dan da gelmişti.

Babası Demokrat Parti kökenli olan ve sonrasında yıllarca DYP’de bakanlık yapan, Elazığ’da 2011 seçimlerinde CHP’den milletvekili adayı olamayınca istifa edip partinin adayının kaybetmesi için çalışan Feyzi Septioğlu’na 2015 yılında bizzat Kılıçdaroğlu tarafından CHP rozetini takıldı. Bu arada, Elazığ’daki Septioğulları aşiretinin bireylerinden biri AKP, diğeri MHP, Feyzi Septioğlu ise CHP üyesi.

 “Parti değiştirdim çizgi değil”

Yine adından çokça söz ettiren gericilerden Mehmet Bekaroğlu, CHP’nin Genel Başkan Yardımcılığı görevini sürdürüyor. Fazilet Partisi ile siyasete atılan Bekaroğlu, Saadet Partisi’nde Genel Başkan Yardımcılığı, ardından, şu an Kültür ve Turizm Bakanlığı görevini sürdüren AKP’li Numan Kurtulmuş ile HAS Parti’nin kurucularından olmuş, oradan ayrılarak 2014 yılında yine Saadet Partisi’ne dönüp Rize Milletvekili adayı olmuş ama kazanamayınca CHP’ye üye olmuştu. “Parti değiştirdim, çizgi değil” diyen Bekaroğlu bu söylemi ile CHP çizgisinin ne olduğunu da açıkça ortaya koymuştu.

“Fethullah Hoca bilge bir adam”

Geçmişte Mehmet Ağar’ın danışmanlığını yapan, Gülen Cemaati ile yakınlığı bilinen ilahiyatçı Muhammet Çakmak ise yine bizzat Kılıçdaroğlu tarafından PM’ye alınmıştı. Çakmak Gülen için; “Fethullah Hoca Türkiye’de bir fenomendir, kimsenin görmezden gelemeyeceği bilge bir adam.” ifadelerini kullanmıştı.

Milliyetçi söylemleri ile tanınan, geçmişte televizyonlarda bazı CHP’lilerle de sert tartışmalara giren eski Ankara Ticaret Odası(ATO) Başkanı Sinan Aygün ise CHP’nin Ankara Milletvekili idi.

Geçtiğimiz Ekim ayında Kılıçdaroğlu’nun ziyareti ile tekrar gündeme gelen MHP kökenli Mansur Yavaş, 2014 yerel seçimlerinde CHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olmuştu.

2015 yılında yapılan Milletvekilliği seçimlerinde MHP ve AKP’nin Safranbolu’da yaptığı seçim çalışmalarında yer alan CHP’li Mustafa Eren’in ise eski DYP’li olduğu biliniyor.

ANAP kökenli olan ve 1980 öncesinde ODTÜ Öğrenci Temsilcileri Konseyi seçimlerine, ülkücülerin adayı olarak katılan İlhan Kesici ise 2007’de CHP’ye üye oldu.

“Ben aslında sağın da sağındayım”

Gençliğinde ülkücü olan, başbakan Tansu Çiller’e danışmanlık yapan, 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde DSP’den Iğdır Milletvekili seçilen Adil Aşırım, mazbatasını aldıktan kısa süre sonra, “Ben aslında sağın da sağındayım” diyerek ANAP’a geçmişti. Birkaç yıl sonra, ANAP eriyince, Cem Uzan’ın Genç Parti’sine katıldı. Tabii ki sonrasındaki adres CHP oldu…

 Bucak aşiretinden aday

3 Kasım 1996’ta Balıkesir’in Susurluk ilçesinde gerçekleşen ve ‘Susurluk skandalı’ olarak bilinen kaza ile adı duyulmuştu Bucak aşiretinin. Kaza ile devlet-polis-mafya üçgeninde işlenen suçlar ortaya çıkmış, Bucak aşiretinden DYP eski Milletvekili Sedat Bucak yaralanmıştı. Gerici/faşist ve kirli işlere alet olmuş Bucak aşiretinden Ali Murat Bucak, CHP’nin Şanlıurfa Milletvekili seçilmişti.

Bütün bu isimlere ek olarak geçmiş dönemlerde CHP’ye sert eleştirilerde bulunan ve merkez sağ geçmişi olan Ali Arif Özzeybek, Osman Yazıcı, Mustafa Özbek, eski Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray ve DYP kökenli Cemil Erhan da yine CHP’li isimler arasında yer aldı.

 Danışmanı sağcı olanın…

Adından en çok söz ettiren isimlerden birisi de Refahyol döneminde DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in danışmanları arasında yer alan ve sonrasında Kılıçdaroğlu’na danışmanlık yapan Şükrü Karaca idi. Karaca Çiller’in başbakanlığı döneminde Diyanet Vakfı’nda, Refahyol döneminde de sözleşmeli olarak Dışişleri Bakanlığı’nda görevlendirilmişti.

DYP’li eski Devlet Bakanı Cemil Erhan da Kılıçdaroğlu’nun danışmanlığını yapanlardan.

Geçtiğimiz Kasım ayında ise türbanından dolayı çok tartışılan bir isim Kılıçdaroğlu’nun danışmanı oldu: Nuray Çepni. Kılıçdaroğlu’nun Çepni’yi ‘CHP’yi varoşlarda yaşayanlara anlatmak’la görevlendirdiği belirtiliyor.

Son söz

Buraya kadar olan kısımda CHP’nin düzeni karşısına alacak bir program çıkarmayacağı net olarak görülmelidir. Liberallerle “helalleşme”, Ensar Vakfı’nda yaşanan tecavüz olaylarını “Peygamberin cemaatinde de vardı” diyerek savunan gerici Furkan Vakfı’nın başkanı Alparslan Kuytul’a “kutlu doğum konferansı” için- komünist şair Nazım Hikmet’in adını taşıyan- salon tedarik eden, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve Meral Akşener ile görüşmeler yapan, AKP’nin koyduğu kurallar dışına çıkmayan bir CHP’ye “solculuk” atfedilmesine artık yeter denilmek zorundadır. CHP’nin gerici kimliğinin görülmesi tek başına Ekmeleddin vakası ile sınırlandırılamaz.

AKP rejimini eşitlik ve özgürlüğün adı olan komünist sisteme benzeten Kılıçdaroğlu ve partisi CHP, 15 yıldır AKP’ye meşruiyet kazandırmaktan ve yerini sağlamlaştırmaktan başka bir işe yaramamıştır. CHP, kimliğini kabul edip sola bulaşmamalı, sol da CHP’ye göz kırpmaktan vazgeçmelidir!