Oral Çalışlar'dan 'muhalefet' denemeleri: Birileri ciddi ciddi muhalefetsiz bir yönetim mi hedefliyor?

AKP'nin liberal kanattaki sıkı destekçiliğini yapan isimlerden Oral Çalışlar, yandaş bir yayın organının manşetini eleştirerek başladığı yazısının devamında yine muhalefete yüklenip akıl almaz suçlamalar yöneltti.

Oral Çalışlar'dan 'muhalefet' denemeleri: Birileri ciddi ciddi muhalefetsiz bir yönetim mi hedefliyor?

AKP ve Cemaat’in ortaklığı döneminde “operasyon” gazetesi Taraf’ın genel yayın yönetmenliğini yapan, 12 Eylül 2010 referandumunda “Yetmez ama evet” diyen liberallerin safında yer alan, şimdilerde ise Posta Gazetesi’nde “suya sabuna değmeyen” yazılarıyla yandaşlık kariyerini sürdüren Oral Çalışlar, bugünkü köşe yazısında “muhalefet” yapmayı denerken yine muhalefeti suçladı.

Yazısında AKP’ye yakın Star Gazetesi’nin 23 Ekim tarihli “2019 Ana muhalefetin sonu olacak.” manşetini ima ederek “Birileri, ciddi ciddi, “muhalefetsiz bir yönetim” mi hedefliyor?” diye soran Çalışlar “Mesela Suudi Arabistan’da ne ana muhalefet var, ne de baba muhalefet. Gazete de yok, gazeteci de. Fikir özgürlüğü, basın özgürlüğü, hak getire.” ifadelerini kullanarak köşesinin “muhalefet” bölümünü sonlandırdı.

Daha sonra muhalefete yüklendiği “usta”lık bölümüne geçen Çalışlar “Evet, Türkiye’de, muhalefet etme biçimi de sorunlu. İktidarı, düşmandan daha düşman sayan bir dil ağır basıyor.” dedi.

Muhalefetin “Ekonomi batsa, darbe olsa, kaos olsa, ülke raydan çıksa da kurtulsak” şeklinde özetlenecek bir ruh halinde olduğu yalanını atan yandaş yazar, bugünkü pozisyonunu savunmak için ise geçmişteki sıkı AB’ciliğini ortaya sürdü.

Muhalefetin “evrensel hukuk, basın ve ifade özgürlüğü” konusunda yaptığı vurgulara sözünün olmadığını ancak geçmişte AB’ye uyum yasalarına en büyük direnci gösterenin de yine bu muhalefet olduğunu yazan Çalışlar, AB emperyalizmine karşı verilen ideolojik/siyasi mücadeleyi ise çarpıtmaya imza atarak “Biz daha milliyetçiyiz yarışına girmek” olarak niteledi.

Çalışlar’ın yazısında ilgili bölüm şöyle:

“Türkiye’de, yönetme ve siyaset yapma kültürü, “ötekileştirme” ve “yok etme” üzerine kuruludur. Geçenlerde iktidara yakın bir gazetenin manşete çıkardığı bir haber şöyleydi: “2019 Ana muhalefetin sonu olacak.”

Birileri, ciddi ciddi, “muhalefetsiz bir yönetim” mi hedefliyor? Mesela Suudi Arabistan’da ne ana muhalefet var, ne de baba muhalefet. Gazete de yok, gazeteci de…Fikir özgürlüğü, basın özgürlüğü, hak getire.

Muhalefet de sorunlu

Evet, Türkiye’de, muhalefet etme biçimi de sorunlu. İktidarı, düşmandan daha düşman sayan bir dil ağır basıyor. Üstelik, bu öfke dolu dilin, gerçekten sert bir muhalif bilinç içerdiğini söylemek de imkansız. Bunun yanında, “Ekonomi batsa, darbe olsa, kaos olsa, ülke raydan çıksa da kurtulsak” şeklinde özetlenebilecek bir ruh halinin yaygınlığı da dikkat çekiyor.

Muhalefet sözcüleri; evrensel hukuk, basın ve ifade özgürlüğü konusunda, dünya ölçütlerine vurgu yapıyorlar. Buna sözümüz yok. Ama geçmişte AB’ye uyum yasalarına en büyük direnci gösteren, bu muhalefetti. İktidar, Batı’dan gelen eleştirilere, milliyetçi-muhafazakar tepkiler gösterdiğinde, “biz daha milliyetçiyiz” yarışına giren de hâlâ bu muhalefet.

Muhalefete söylenebilecek çok söz var. “Muhalefetsiz” bir siyasi ortam arzusunu gizlemeyen iktidar çevreleri ise daha sorunlu.”