Onur Hamzaoğlu ve Fadime Çelebi tahliye edildi

Prof. Onur Hamzaoğlu ve ESP Genel Başkanvekili Fadime Çelebi, bugün çıktıkları mahkemede tahliye edildi.

Onur Hamzaoğlu ve Fadime Çelebi tahliye edildi

Prof. Onur Hamzaoğlu ve ESP Genel Başkanvekili Fadime Çelebi, bugün çıktıkları mahkemede tahliye edildi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Toplum ve Hekim Dergisi Editörü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ile Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkanvekili Fadime Çelebi’nin tutuklu olarak yargılandığı davanın ilk duruşması bugün Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Davada Hamzaoğlu ve Çelebi’nin yanı sıra, Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi Eş Genel Başkanı Ahmet Kaya, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eşbaşkanları Naci Sönmez ve Özlem Eylem Tuncaeli, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkan Yardımcısı Hacer Özdemir, Sosyalist Dayanışma Platformu Eş Sözcüsü Kezban Konukçu Kök’ün aralarında bulunduğu 11 kişi tutuksuz yargılanıyor.

“Barışı savunmaya devam edeceğiz”

Savunmasına 20 Temmuz 2015’te Suruç Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anarak başlayan Çelebi, şunları söyledi:

“Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nde, Sosyalist Kadın Meclisleri’nde çalışıyorum. Genel Başkan Yardımcısıyım, aynı zamanda Sosyalist Kadın Meclisleri’nin sözcüsüydüm. Yıllardır kadın mücadelesinde, kadına dönük şiddete karşı, kadına dönük her türlü saldırıya karşı sokakta olduk, kendimizi ifade ettik. Gerek kadın toplantılarıyla, gerek basın açıklamalarıyla bir dizi şeyi protesto ettik. Ama gelinen noktada baktığınızda gözaltına alındık, günlerce gözaltında tutulduk ve 5,5 aydır tutukluyuz. Ben de Sincan Kadın Hapishanesi’ndeyim. Tabi ki özellikle yaptığımız basın toplantısı, basın açıklaması, yıllardır yaptığımız basın toplantılarından açıklamalarından farklı değildir.”

Çelebi, barışı savundukları için tutuklandıklarını söyleyerek, “Barış bizim için umuttur, barış kardeşliktir, barış bu topraklarda eşitlik ve özgürlük talebidir. Bunu savunmak meşrudur. Bizler barış dediğimiz için 5 aydır tutukluyuz. Beş ay değil beş bin yıl kalsak da barışı savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

“Savaş bir halk sağlığı sorunudur”

Savunmasında “HDK eş sözcüsü görevim sebebiyle burada bulunuyorum. Son dönem yargılamalarda deliller dikkate alınmamasına, kanaatler delil olarak kabul edilmesine rağmen, söyleyeceklerimin yazılı tarihe geçmesi için söz aldım” diyerek başlayan Hamzaoğlu şunları söyledi:

“Ben bir hekimim ve halk sağlığı uzmanıyım. İnsanın doğal durumunun sağlıklı hali olduğunu biliyorum. Halk sağlığında, hastalıkla ilgilenmeden önce, insanların temiz suya, yeterli yiyeceğe ulaşmasıyla uğraşırız.

Savaşlarla sakatlıklar, göçler ve ekolojik sorunlar doğar ve bu bir halk sağlığı sorunudur. Saydığım bu sebeplerden dolayı savaş karşıtı bir açıklama yaptık.

Dünyada tek bir gün savaşsızlığı sağlayabilsek, on binlerce insanın ölmesini, on binlerce insanın sakat kalmasını önleyebiliriz. Yalnızca bu duruşma sırasında savaşlar dursa, her dakika yaşanan ölüm ve sakatlıkların durmasıyla on binlerce insanın hayatı kurtulur.”

Savunmasında, emekçilerin refah seviyesinin düşmesi ve kriz konularına da değinen Hamzaoğlu, şöyle devam etti:

“Sanayi devriminden bu yana süren refah seviyesinin artışı kesiliyor, artık yeni nesillerin refah seviyesi önceki nesillerden daha düşük. Patronlar her zaman olduğu gibi krizin faturasını yaşamak için çalışmak zorunda olanlara çıkarıyor.

Bir önceki bölümde kapitalist krizin etkilerini gördük. Şimdi bu krizin ülkemizdeki etkilerini görelim. Türkiye’de kişi başına düşen gelir büyük bir oranda azaldı, son üç ayda Türk Lirası yüzde 27 değer kaybetti.

Hamzaoğlu, tutukluluk sürecine ilişkin olarak da şunları söyledi:

“Hukuki kararlar en az yasalar kadar akla ve toplum vicdanına uygun olmalıdır. Bir metin ancak içerdiği kelimelerle değerlendirilebilir, içermediği kelimelerin ileri sürülmesi hukuksuzluktur, ancak bir art niyettir.

TTB’nin 1989’dan beri her yıl katıldığım kongresine, Dayanısma’nın her çarşamba düzenlediği toplantılara katılamadım, akademik makalelerimi tamamlayamıyorum, akademik çalışmalarımı sürdüremiyorum.

Siz bunları telafi edilebilir bulabilirsiniz. Ben tutukluyken, annem yaşamını yitirdi. Ona son bir kez teşekkür edemedim. Strese bağlı olduğunu bildiğimiz bir hastalıktan dolayı, ben gözaltına alındıktan sonra 85 gün yoğun bakımda yattı. Tutukluluğum benim için çoktan ağır cezaya dönüştürülmüş oldu.

Savaş, bir halk sağlığı sorunudur. Barış, insan olmanın, insan kalmanın gereğidir. Ben insan kalmak istiyorum, tüm dostlarım gibi. Şu sözleri alıntılayarak bitirmek istiyorum: ‘Hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyor diye, onu haykırmaktan çekiniyorsa, hem budaladır, hem de alçaktır.”

Dava kapsamında yargılananların ifadelerinin ardından, mahkeme Hamzaoğlu ile Çelebi’nin tahliye edilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.