Liberallerin ve gericilerin kardeşliği

Büyük bir yaygara kopartıyorlar. Büyük bir ideolojik bombardımana tutup emekçilerin gözüne perde çekmek için bütün gücüyle saldırıyor. Yalan, dolan, propagandanın her türlüsü... Gericiler bir taraftan, liberaller diğer taraftan, sağlı sollu bir yalan bombardımanı ile karşı karşıya ülkemiz...

Gericiliğin ve liberalizmin buluştuğu ve tarihsel kardeşliklerini bir kez daha ortaya koyduğu günler içindeyiz. Atatürk üzerinden yapılan tartışmalar bu iki siyasetin nasıl yan yana geldiğini ve tarihsel olarak karşı-devrimcileştiğini bir kez daha gösteriyor.

Ülkemiz büyük bir hesaplaşmaya sahne oluyor. Türkçe ezan, andımız gündemi, 10 Kasım vesilesiyle Atatürk üzerinden yapılan tartışmalar ve Atatürk heykellerine saldırılar, Diyanet İşleri Başkanı’nın tescilli Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı Mısırlıoğlu’nu ziyaret etmesi, Erdoğan’ın İnönü’yü Amerikancı işbirlikçi ilan etmesi gibi…

Öncelikle ne zaman AKP sıkışsa, CHP düşmanlığı, tek parti ve tek adam eleştirileri gündeme geliyor. Başka dayanak noktaları kalmadı çünkü.

Büyük bir yaygara kopartıyorlar. Büyük bir ideolojik bombardımana tutup emekçilerin gözüne perde çekmek için bütün gücüyle saldırıyor. Yalan, dolan, propagandanın her türlüsü… Gericiler bir taraftan, liberaller diğer taraftan, sağlı sollu bir yalan bombardımanı ile karşı karşıya ülkemiz.

AKP ne zaman sıkışsa… Birincisi bu.

İkincisi ise, AKP tarafından yıkılan 1923 Cumhuriyeti’nin yerine kurdukları yeni rejiminin ideolojik krizi! Yerine yenisini koyamıyorlar. Bugün bu tartışmalar yeni rejimin ideolojik boşluğunun ortaya çıkardığı bir duruma işaret ediyor.

Bir yandan tarikatlara dayanıyorlar diğer yandan “biz daha Atatürkçüyüz” diyecek kadar ileri gidiyorlar.

Bu tartışmaların üçüncü boyutu ise maddi gerçeğin üzerini örten bir işleve sahip olmasıdır. Maddi gerçek, kapitalizm ve emperyalizm olgusunun ta kendisi. Bugün Atatürk, laiklik, İslamcılık, Türkçülük vb. adıyla yürütülen tartışmalar, birer “kimlik” siyasetinin ötesine taşınmıyor, tersine sermayenin çıkarları ve emperyalizme bağımlılığın üzeri örtülerek emekçilerden kaçırılıyor.

AKP bunu yapıyor, İslamcılar bunu yapıyor, liberaller bunu yapıyor. MHP destek veriyor, CHP çanak tutuyor, HDP sessiz kalıyor.

1923 Cumhuriyeti’ni yıkan AKP, yıktığı Cumhuriyet’in üzerinden tepinerek ayakta kalmaya çalışıyor. Sıkıştıkça zıplıyor, zıpladıkça bir sağa bir sola sallanıyor. Ama bütün bunlar, AKP’nin ve bu gerici rejimin kimliğini büsbütün ortaya çıkarıyor.

Tam da yeni rejimin nasıl bir ideolojik formasyona sahip olacağı noktasında liberaller ve gericiler büyük bir koro oluşturarak bağırmaya başlıyorlar.

Türkçe ezan mı? Millet iradesine karşı yapılmıştı! En büyük zulümdü! Peki, Sivas’ta 35 insanı yakarak katleden zihniyetin, ezanın Türkçe okunmasında nasıl bir zulüm çektiğinin izahı var mı?

Tek adam rejimini eleştirenler, geçmişte Atatürk’ün tek adamlığına baksınlar demiyorlar mı? Ama Atatürk padişahlığı kaldırmıştı. Bunlar yeniden padişahlık yetkilerine sahip başkanlığı getirmediler mi? Bu mantığın izahı var mı?

Halkımızın dini hassasiyetlerine saygı duyun! Ama Menderes’i iktidara getiren şartlar ile tarikatların talepleri eşitlenebilir mi? Dünün mandacı, padişahçı ve hilafetçilerin istekleri bugün halkın talepleri diye yutturuluyor.

Uzatmayalım…

Bugün gericiler ve liberaller yeni rejimin ideolojik yolunu yapmaya çalışıyorlar. Fakat tek yaptıkları 1923 Cumhuriyeti üzerinde tepinmek…

Sesleri çok çıkıyor.

Bu ülkenin ilerici ve yurtsever insanları, gericilere ve liberallere pabuç bırakmamalı…