Kılıçdaroğlu: Polis teşkilatını FETÖ'ye teslim edenler kim?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu TBMM'de partisinin haftalık toplantısında konuştu

Kılıçdaroğlu: Polis teşkilatını FETÖ'ye teslim edenler kim?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin haftalık grup toplantısında konuşuyor.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları:

Siyaset sorun yaratmak değil sorun çözmektir. Ama bunların siyaset anlayışında sorun çözmek yok. Cebimi nasıl doldururum anlayışı var.

Hep konuşuyoruz ama bir milletvekilimiz aramızda yok 301 gündür içeride Enis Berberoğlu. Hiç bir suçu yok. Bir gazete haberi. Siz ne yapıyorsunuz hakim arkadaşlar? AYM üyelerine açık çağrı yapıyorum; Sizden bir an önce nasıl olursa olsun bir karar bekliyorum. ‘Hapiste kalsın’ diyorsanız verin kararınızı adalet arayalım. Milletvekilleri hapse atılmaz. Milletin vekili diyoruz gelir Meclis’te konuşur.

Yargı darbecilerden korkuyor, savcı korkuyor üniversite hocası korkuyor. Biz Allah’ın izniyle korkmuyoruz. Bu ülkeye herkes için demokrasiyi getireceğiz.

“POLİS TEŞKİLATINI FETÖ’YE TESLİM EDENLER KİM?”

Polis arkadaşlarımın kendi kanunlarının ilk dört maddesini dikkatle okumalarını isterim. Polis, asayişi, halkı korumak zorundadır ve bunu yapar. İkinci maddesi enteresandır; Kanunlara, tüzüklere, yönetmeliklere, hükümet emirlerine ve kamu düzenine uygun olmayan konular hakkında önlem almak. Bunun devamı olan bir paragraf var: Kamu düzenini sağlanmasından sorumlu olan polis, kanun, tüzük ve yönetmeliğe aykırı görürse yerine getirmez. Bu aykırılığı emri verene bildirir. Ancak amir, emrinde ısrar ederse ve yazılı olarak yenilerse emir yerine getirilir. Bu halde emri yerine getiren sorumlu olmaz. Konusu suç teşkil edilen suç hiçbir şekilde yerine getirilemez. Bu polisin bir teşkilat olduğunu gösterir. 1930’ların polis anlayışı budur. Halkın çıkarlarını savunan bir polis mantığıyla görev almaktadır. Dördüncü madde; Polisi görevi olmayan hiçbir şeyde kullanılmaz. Mustafa Kemal Atatürk, ‘polis anne kadar şefkatli olmalıdır’ demiştir. Biz polis teşkilatımızın bütün bu yasanın verdiği anlamla yoluna devam etmesini isteriz. Ama bazı sorularımız var. 173 yıllık bir polis teşkilatı sistemde liyakat yerine oturdu mu? Oturmadı, sorumlusu hükümetlerdir. Polis teşkilatını FETÖ’ye teslim edenler kim? 1 numaralı adamı söyledim. Saray’da oturan zat. Siyasi ayağı odur. FETÖ ile mücadele etmek için rapor hazırlayan, suç duyurusunda bulunan tüm polisler ya açığa alındı ya da görevlerinden alındı.

“POLİS KİMİN POLİSİDİR?”

Polis kimin polisidir? Hükümetin mi devletin mi? Maaşını kimden alır. Kanunu okudum, polis devletin polisidir. Polis hükümetin değil devletin polisidir. Devletin polisi olduğu için hükümetten aldığı konusu suç olan emirleri yerine getirmez diyor. Maaşı TBMM belirler, parayı vatandaş millet öder ve polis maaşını alır. Polis hükümetin değil devletin ve milletin polisidir.

“EN ÇOK DA BENDEN KORKUYOR”

AK Parti Genel Başkanı olarak gelip Meclis’te konuşuyorsun. Buraya kadar her şey normal. Ama Meclis’e geldiğinde her yer uzun namlulu silahlı polislerle doluyor. Sen; polisten, askerden, halktan korkuyorsun. En çok da laf aramızda benden korkuyor. Yer gök polis dolu. Ya bu polislerin dünya kadar yapacağı işi var. Gökte de helikopterler geziyor. Herhalde havadan ateş mi edecekler bilmiyoruz. Bu ülkeyi yönetememe belirtisi, bu korkuyorum belirtisidir.

“ESKİŞEHİR’DEKİ KATLİAM HEPİMİZİ DERİNDEN ÜZDÜ”

Elbette güzel şeylerden bahsetmek isteriz. Ama Eskişehir Osmangazi’de yaşanan bir olay hepimizi derinden üzdü. Bir araştırma görevlisi ve 3 akademisyen katledildi. Akademisyen, araştırma görevlisi hayatını öğrencilerine vermiş. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Eskişehir’e başsağlığı diliyoruz. Nasıl oldu da bu hale geldik? AK Parti’nin Genel Başkanı olan zat şöyle bir açıklama yaptı: Tanıdğınız FETÖ’cüleri bildirin dedi muhbirliğe zorladı. Bir baktık ortalık ihbardan geçilmiyor. Bu katliamı yapan kişi de kime kızdıysa FETÖ’cü diye damgalamış. Cadı avı başladı. Hakimler dosyaya değil suçlamaya baktılar. Sonuçta bu katliamlara siyasal ortam hazırlandı.

“ŞEKER VATANDIR, VATAN SATILMAZ”

Şeker hepimiz için hassas bir konu. Biz Çorum’da şeker mitingi yaparken söyledik oraya Türk bayrağıyla gideceğiz diye. Herkes gelsin diye çünkü şeker vatandır, vatan satılmaz. Memleketimiz çok güzel. Akdeniz ve Karadeniz dışında her bölgemizde şeker pancarı üretilebiliyor. İngiliz, Alman satacağına şeker üretip Ortadoğu’ya sat. 15 yılda tek bir şeker fabrikası bile açmamış. Şeker fabrikalarını Atatürk, İnönü, Menderes, Demirel, Ecevit, Özal kurmuş ama bir kişi kurmamış. O da diyor ki madem kurmuşlar ben de satacağım diyor. Ecevit’ten Erbakan’dan intikam alacağım diyor. Neden şeker fabrikalarına önem veriyoruz? Vasıfsız iş gücü için inanılmaz bir imkan tanıyor. Şeker alındıktan sonra hayvan yemi olarak kullanılıyor. Hayvancılığı öldürdüler, yemin yüzde 50’si ithalat.  10 milyona yakın insanımız şeker pancarından geçiniyor. Ormandan 3 kat daha fazla oksijen üretiyor şeker pancarı. Bizim üstümüze geliyor, gazetesiyle  televizyonlarıyla. Sen bilmiyor musun arkadaş biz Kuva-yi Milliyeciyiz.

“ORTAK BİLDİRİDE PYD’NİN ADI YOK”

Türkiye, Rusya ve İran biraraya geldip bildiri yayınladılar. Bildiride terör örgütleri sayılıyor ama bir terör örgütü bilinçli olarak sayılmıyor. Hangisi, PYD! Ben dünya lideriyim diyor ya iki kişiyi ikna edemedin mi? 52 şehidimiz var Afrin’de. PYD’yi oraya koymaya senin mi gücün yetmedi? Söyledin de  o iki lider seni dikkate mi almadı? Senden cevap bekliyorum sayın Erdoğan. Neden bunu saymadın! Sen neden çıkıp PYD’ye destek oldun. Dünya lideriymiş, sevsinler senin gibi lideri. Bir ülkenin cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım. Cumhurbaşkanlığı koltuğunu zapt etmiş, her yerdeki kongreye gidiyor. Sen kendine yakıştırıyor musun? Tarafsız olacaksın. Sen namus ve şeref üzerine yemin ettin. Bir ülkede bir siyasetçi namusunu ve şerefini ayaklar altına alır mı? Zatta bir Kılıçdaroğlu hastalığı belirmiş. Ben olmasam konu yok. Çünkü dertleri benim dışımda dile getiren yok.

“SAĞOLSUN BENİ ÖVÜYOR”

Sağolsun beni övüyor. Ömründe devlet dışında başka bir yerden tek bir kuruş para kazanamamış diyor. Çok şükür… Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütçesinden sonraki en büyük bütçeyi yönettim. Bütün hayatımı incelediler, bir kuruş bile yolsuzluk bulamadılar. Bizim ahlakımızda kul hakkı yemek yok. Bizim çocuklarımız, evlatlarımız, dayılarımız 15 milyon dolarlık ticareti 1 sterlinlik şirketle yapmazlar. Yaparsa da Kılıçdaroğlu hesabını surar. Sen onların arkasında duruyorsun. Beni anlaman için inanç sahibi olman lazım. Diyordu ki ben yırtık ayakkabıyla siyasete girdim. Siyasete girdiğim gün mal varlığımı internete koydum. Sen mal varlığını internet sitesine koyamadın. Rakam koyuyor, ben verdiğin listeyi göreceğim.  Rahmetli babam derdi ki; Sen doğru dur, eğri belasını bulur. Bir eğrinin  beni övebileceğini hiç düşünmemiştim.

“ER MEYDANINI TESPİT ET GELMEYEN ŞEREFSİZDİR”

Erdoğan’ın er meydanına gel sözlerine yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Er meydanına gelmezsin diyorsun. Nihayet söyledin. Şimdi sana söylüyorum.  Er meydanını tespit et gelmeyen şerefsizdir.” dedi.