Kazananların elinden kaybedenleri kurtarmak…

24 Haziran seçimlerinin sonuç itibariyle siyasi aktörler yönünden kaybedeni yoktur...

24 Haziran seçimlerinin sonuç itibariyle siyasi aktörler yönünden kaybedeni yoktur.

AKP, CHP, İnce, SP, İP, HDP en asgari düzeyde istediklerini almışlar, korsan seçimden kendilerine düşen paydan mahrum kalmamışlardır.

AKP, 2023 hedefinde, CHP, “demokrasi kahramanlığı”nda, SP, Milli Görüş’ün yıllar sonrasında meclise girme hedefinde, İP, varlığını garantilemede, HDP ise “Türkiye Partisi olma” iddiasında geriye düşmemiştir.

Seçmen algısı bu kavramlar üzerinden yönlendirilince herkesin kazandığı bu seçimde bu algının nesnesi haline getirilen halkın bu öznelerin mutluluğundan payına düşen “ne oldu şimdi” sorusu oluyor.

Bu soruyu bu öznelerin hiç birisi tam olarak yanıtlayamaz. Seçim hesaplarını çok yüksek tutanların gelinen noktaya ilişkin “kazanma halini” o çıtanın altında ezilenlere anlatmaya dahi çalışacaklarını sanmak beyhudedir. Zaten 24 Haziran akşamı itibariyle halka başka şeyler anlatılmaktadır.

Ne oldu sorusuna bizim veremeyeceğimiz bir yanıt ise bulunmuyor.

Öncelikle, AKP’nin korsan seçim kararı ile bu ülkenin bir gün silip atacağı bu başkanlık rejimine hukuki geçişi kendi bildiği yoldan, yani en hukuksuz yoldan sağlamıştır. Müesses seçimden müesses düzene artık geçilmiştir.

Kim başkan yardımcısı olacak, kim meclis başkanı olacak diye konuşuladursun, yetkisiz bir parlamentoya girmek seçim dönemi boyunca kutsanmış, yetkisiz ve etkisiz bir alan mücadelenin başına geçirilerek büyük manipülasyon yaratılmıştır.

Ülkenin sağı kendini toparlamış, konsolide olmuş ve varlığını seçimler aracılığı ile sağlamlaştırmaya çalışmıştır.

“Ülkenin solcusu” ve bir kısım sağcısı bir şeyler değişmeli algısını tek adama indirgenmiş, ağızdan çıkan neredeyse her söz, düzenin devamında ortaklaşıldığını göstermiştir.

Bu seçimlerde hem 2. sağ cephe kurulmuş hem de pragmatik ve psikolojik olarak “ülkenin solu ile ülkenin sağı” birleşmiştir.

Halkın yaşadığı gerçek sorunlar karşısında ya güvenlik ya da özgürlük denklemi başa yerleştirilmiş, eşitlik, laiklik, işsizlik, yoksulluk birer seçim vaadi bile olmaktan çıkıp, siyaset dışı, eski fikir muamelesi görmüştür.

24 Haziran seçimleri ile olan işte budur. Sermaye düzeninin rahatlaması, düzenin bekası, düzen solcusunun “başka sefere dahi diyecek halinin kalmamış olması”…

24 Haziran akşamı itibariyle bir gerçek daha kendini göstermiştir. Milyonlara Gezi Direnişi’nden bu yana sordurulan “AKP nasıl yenilir” sorusunu, halk nasıl kazanır sorusunun önüne koyanlar, AKP’nin önüne halkı değil hep başka hesapları koyarak, hem hesap hatası yapmışlar hem de siyaseten daha da sağa kaymışlardır.

Peki şimdi ne olacak?

Ya topyekûn bu kazananların elinden kaybettirilen bir halkı çekip alacağız ya da düzenin kazan kazan siyaseti sürüp gidecek.

Peki şimdi ne olacak?

Kazananların elinden kaybedenleri çekip almak için ülkenin komünistleri büyük siyaset hesapları ile hesaplaşacak. Halk için, emekçiler için, Leylalar, Eylüller için…