HDP çorbası

24 Haziran korsan seçimlerine katılacak olan partilerin milletvekili listeleri geçtiğimiz hafta Yüksek Seçim Kurulu’na teslim edildi. Adaylıklar 30 Mayıs günü kesinleşecek.

HDP çorbası

Behiç Oktay

24 Haziran korsan seçimlerine katılacak olan partilerin milletvekili listeleri geçtiğimiz hafta Yüksek Seçim Kurulu’na teslim edildi. Adaylıklar 30 Mayıs günü kesinleşecek.

Listelerde her seçimde olduğu gibi düzen muhalefetinin adayları da dikkatleri çekiyor. HDP’nin aday listesinde geçmiş seçimlerde olduğu gibi yine liberaller ve gericiler de yer alıyor. Genel demokrasi söylemi üzerinden siyaset yapan, Kürt sorununun çözümünü merkeze koyan HDP’nin listelerinde bu tür isimlerin olması bir yandan şaşırtıcı değil, ancak HDP’nin sol bir parti olarak lanse edilmesi ile oldukça çelişkili bir durum.  Şimdi bu adayları kısaca göz atalım.

“Yetmez ama evet”çi Eş Başkan ve bilumum liberaller

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, 2010 referandumunda “yetmez ama evet” cenahında yerini alarak AKP’nin güçlenmesine sebebiyet vermişti. 2002-2010 arası AKP’yi destekleyen her liberal gibi Temelli de bugün Erdoğan’a muhalif “yetmez ama evet”çiler arasında yerini aldı. Temelli, her ne kadar AKP’nin bugünlere gelmesinde sorumluluğunun olmadığını diğer liberaller gibi reddetse de, seçim sürecinde Abdullah Gül’ün adaylığı ile ilgili yaptığı olumlu açıklamalar Temelli’nin AKP zihniyetiyle bugün de bir derdi olmadığını gösteriyor.

Ayşe Berktay, Erol Katırcıoğlu, Kuvvet Lordoğlu gibi isimler de HDP’nin aday listesinde yerlerini aldı. Geçtiğimiz yıllarda KCK soruşturması kapsamında cezaevinde kalan Ayşe Berktay ve KHK kapsamında görevinden uzaklaştırılan Berktay ve Lordoğlu’nun HDP listelerinden aday olması çok şaşırtıcı değil. Türkiye’deki liberal akademisyenler ile Kürt siyasi hareketinin ideolojik gıdasının şekillenmesi arasındaki bağlantı eskiden beri devam ediyor.

İstanbul’da 1. Bölge 4. Sıradan aday olan iktisat profesörü Erol Katırcıoğlu ise geçmişte Erdal İnönü’nün danışmanlığını yapması ile hatırlanıyor. Ancak Katırcıoğlu’nun Friedrich Ebert Vakfı ile organik bağları ve Taraf gazetesi yazarlığı da mevcut.

Bugün HDP’de egemen söylem olan “Saray Rejimi” ile kavga konusunun seçim sonrası nasıl bir şekil alacağı ve bu liberal isimlerin ne gibi pozisyon alacakları ise belirsiz.

“Evlat edinmek haram” diyen İslamcı aday

Altan Tan’ın HDP’den aday gösterilmemesi sol tarafından olumlu karşılanırken, HDP’nin diğer İslamcı adayları görmezden geliniyor. Ayetle HDP’li olan Hüda Kaya, Şeyh Sait Derneği Başkanı Mehmet Kasım Fırat, eski Mazlum-Der Başkanları Ayhan Bilgen ve Ömer Faruk Gergerlioğlu gibi İslamcı isimler de HDP’den milletvekilliğine aday olarak gösterildi.

Bu seçimlerde İzmir’den gösterilen bir aday da dikkatleri çekerken, HDP’nin İzmir’de İslamcılığa oynayarak oyunu arttırmaya çalıştığı görülüyor. İzmir 1. Bölge ikinci sıra adayı olarak gösterilen Nurettin Turğay bir ilahiyatçı. Kürt siyasi hareketinin İslami örgütlenmesi olan Demokratik İslam Kongresi üyesi olan Turğay, gerici açıklamaları ile hatırlanıyor. Nurettin Turğay, 2013 yılında bir televizyon programında “Evlat edinmek haram, günah ve yasaktır” açıklamasıyla büyük tepki çekmişti.

Liberallerin Kürt hareketindeki etkisi ve İslamcıların da partide yönetici kadrolara yerleşmesi Kürt hareketinin İkinci Cumhuriyet’e entegrasyonunun iki önemli ayağı olarak görülmelidir. İslamcı adayların HDP içindeki konumları nedeniyle, HDP’de laiklikte bahsedilmesi, Şeyh Sait Derneği’nin başkanının aday olduğu bir partide laiklik savunusu yapılması ve Mazlum-Der ile Demokratik İslam Kongresi üyelerinin milletvekili olduğu bir partide ilericilikten bahsedilmesi pek mümkün değil.

Sol vitrin

HDP’nin aday listeleri belirlendiğinde listelerdeki sol parti ve örgütlerin başkan veya yöneticilerinin aday yapıldığı görüldü. Kürt siyasi hareketinin oyları ile Meclis’e girmeyi hedefleyen örgütler, bu seçim sürecinde de sürpriz yapmayarak HDP ile iş birliğine girmiş durumdalar. Durumlarını HDP’yi sola çekme iddiasıyla meşrulaştırılmaya çalışsalar da bunun gerçekçi hiçbir yanı olmadığı bilinmektedir.

Bugün sol örgütlerin genel olarak ortaklaştığı nokta sosyalist solun gücünün sınırlı olduğudur. Burada sorulması gereken soru, 24 Haziran seçimlerinde geçmiş seçimlerden farklı olarak ne oldu da sosyalistler HDP’yi sola çekmeyi başarabilecek duruma geldiğidir. Sol bugün işçi sınıfı içerisinde daha mı örgütlü? Solun maddi gücü mü arttı? Kürt emekçileri içerisinde daha örgütlü bir hale mi geldi? Sorular arttırılabilir. Ancak bu soruların yanıtlarının “hayır” olduğunu herkes biliyor. Ama tüm bunların bilinmesine rağmen sosyalistler Kürt hareketi çorbasında tuz olmaktan ileriye gitmemek konusunda ısrarcı davranmayı sürdürüyor.