Erdoğan'ın Trump sevinci: İdlib politikamızı çok övdü

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Paris'te ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmede ele aldıkları konuları aktardı.

Erdoğan'ın Trump sevinci: İdlib politikamızı çok övdü

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Paris seyahati sonrası dönüş uçağında, ABD Başkanı Donald Trump ile yemekte yaptığı görüşmede konuştukları “Fırat’ın doğusu”, “Kaşıkçı cinayeti” ve “Halkbank davası” gibi konularla ilgili açıklamalarda bulundu.

Tayyip Erdoğan, görüşmede Halkbank davası konusu gündeme geldiğinde Trump’ın “Ben döner dönmez talimatı vereceğim; Hazine ve Maliye Bakanıma bizzat konunun takibi için talimat vereceğim. Bu işi takibini isteyeceğim, ben bu işin bittiğini zannediyorum. Niye bu kadar uzadı?” diyerek şaşkınlığını ifade ettiğini aktardı.

Erdoğan, İdlib’deki durumla ilgili olarak da Trump’ı Türkiye’nin “başarı”sını övdüğünden söz etti. Fırat’ın doğusu ile ilgili olaraksa “Beraber yapacağımız çok şey olabilir” dediklerini belirtti.

Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

İDLİB: Sayın Trump İdlib konusuna çok önem veriyor. Oradaki başarımızı takdirle karşılıyor, övüyor. YPG konusunda da bazı konularda kendi aralarında bir iletişimsizlik var gibi geliyor bana. ‘Bu konuda da beraber yapabileceğimiz çok şey olabilir’ dedim. Fırat’ın doğusunu görüyorsunuz çözemiyoruz ve burada farklı gelişmeler var. Bu konuda gerek Mevlüt (Çavuşoğlu) Bey’in gerek Savunma Bakanımızın (Hulusi Akar), muhatapları ile yapacakları çalışmalar inşallah bizi daha rahatlatacaktır.

ABD’NİN ÖDÜL KOYDUĞU PKK’LİLER: ABD’nin PKK’lı üç isim için para ödülü koyması geç kalmış bir adımdır. Buna da değinme imkanımız oldu. Biz bunu, PKK ile PYD’nin ayrı yapılar olduğu iddiasını meşrulaştırmak için ortaya atılmış bir oyun biçiminde telakki ediyoruz. Tabii ki bu oyuna gelemeyiz, gelmeyiz. Aslında YPG’nin yaptığı açıklama da ABD’lileri yalanlıyor. Açıklamada, PYD-YPG olarak esasen PKK’dan ayrı olmadıklarını belirtiyorlar. Bunu artık ABD’nin de görmesi gerekiyor… Uluslararası camianın PKK konusunda çok büyük vebali var. Birleşmiş Milletler’in çok büyük vebali var. Zira sadece Kandil değil, bir de Mahmur Kampı meselesi var. Mahmur Kampı, biliyorsunuz, PKK’nın kuluçka yuvası. Şu anda orada 12-13 bin kişi var. Burayı kimin dağıtması lazım? Buranın BM ile özel bir statüsü vardı. BM de artık bu işten bıktı. Orayı dağıtma havası içinde. Malum Irak’ta merkezi yönetim de artık oluştu. Bu konuda gerek ABD, gerek koalisyon güçleri, gerek merkezi yönetim ile daha yoğun temas içine girerek, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimini de dahil ederek, Irak’taki PKK varlığı hususunda bir çalışma yapmamız gerekecek. Bu çalışmayı hep beraber yürütmemiz lazım. Temenni ederim ki bu adımlarla inşallah buradaki bu sıkıntıyı çözeriz. ABD’nin bu iddialı çıkışını Kandil’de böylece farklı bir zemine oturturuz.

HALKBANK DAVASI: Halkbank konusu ile ilgili olarak telefon görüşmemizden sonra Sayın Trump, 24 saat içinde kendi ilgili bakanına, Hazine Maliye Bakanı’na talimatı verdi ve bakan da bizim Hazine ve Maliye Bakanımız Berat (Albayrak) Bey’i aradı. Bu konunun halli ile ilgili olarak neler yapılabileceği konusunu görüştüler. Fakat daha sonra farklı bir gelişme olunca, bunun üzerine arkadaşlar Sayın Pompeo ile görüşmeyi yaptı. Görüşmeyi Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey yaptı. Pompeo da konuyu takip etti. Washington’dan New York’a kaydırılması söz konusuydu. Ben dün akşam (yemekte) söyleyince Trump, ‘Döner dönmez talimatı vereceğim; Hazine ve Maliye Bakanıma bizzat konunun takibi için talimat vereceğim’ dedi. ‘Bu işi takibini isteyeceğim, ben bu işin bittiğini zannediyorum. Niye bu kadar uzadı?’ şeklinde konuştu.

KAŞIKÇI CİNAYETİ: Kaşıkçı cinayetini akşam yemeğinde ele aldık. Görüşmemize Merkel ile Macron’u da dahil ettik. Dörtlü olarak Yemen’deki durumu da konuştuk. Kaşıkçı cinayeti konusunda bizim yaklaşımımızın ne olduğunu, Washington Post’ta yayınlanan yazımda ortaya koyduğumu anlattım. Bu cinayetin, önceden planlanmış olduğu; emrin Suud’daki üst makamlardan geldiği ortada. Makalemde de ifade ettiğim üzere, kendisine sonsuz saygı duyduğum Hadimü’l-Harameyn Kral Selman hakkında benim bu tür bir şey düşünmem asla mümkün değildir. Ancak biz, talimatı verenin kim olduğunun da ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Bu talimatı kim vermiş, bunu söylemeleri lazım.

“BUNU ANCAK EROİN ALAN BİRİSİ YAPAR”: Biz bu cinayetle ilgili ses kayıtlarını bizden isteyenlerin hepsine dinlettik. İstihbarat örgütümüz hiçbir şeyi saklamadı. Suudiler dahil, ABD, Fransa, Kanada, Almanya, İngiltere kim istediyse hepsine biz bunu dinlettik. Kayıt gerçekten bir felaket. Hatta Suudilerin istihbaratçısı kaydı dinlediğinde, “Herhalde bu eroin almış; bunu ancak eroin alan birisi yapar” diyecek kadar şok oldu. (Bunu Suudi Arabistan’ın istihbarat görevlisi mi söyledi?) Evet. Dinlediğinde şok oldu adam. Buna rağmen olayı saptırma peşinde olanlar var.

“BAŞSAVCI İPE UN SERİYOR”: Veliaht Prens beni telefonla aradığında, ‘Başsavcımı gönderebilir miyim’ dedi. Ben de ‘Elbette, buyursun gelsin’ dedim. Geldi, İstanbul Başsavcısı ile görüşme yaptı. ‘Cumhurbaşkanı ile görüşebilir miyim?’ deyince, İstanbul Başsavcısı da kendisine, doğal olarak, ‘Sizin muhatabınız benim, ancak benimle görüşürsünüz’ dedi. Gelen savcıda maalesef ipe un serme havası var. Tüm bu olaylar olmuş; ortada bu kadar bilgi belge vs. var. Başsavcı hala kararsızlığın içerisinde, bu olamaz.

YEREL SEÇİM: Bir, partimizin kendi takvimi var. Bir de Yüksek Seçim Kurulu’nun takvimi. Partimizin kendi takvimine göre memurların istifa süreçleri daha erkenden bitmiş oluyor. Belediye başkanları ile parti organlarında olan arkadaşların durumu ay sonuna kadar vakti var. Şu anda çalışmalarını sürdürüyorum. Bu isim belirlemekten ziyade bir ön hazırlık. Sonra bazı geleneklerimiz var. Nedir bu gelenekler? Alt komisyon, üst komisyon ve nihai kararı verecek olan onay mercii. Bu çalışmaları şu anda belirleyip hemen illerde çalışmalara başlayacağız. Tabii büyük şehirlerimiz üzerindeki çalışmalarımızın çok çok önemi var. Belli bir noktaya kadar gelmedik diyemem; geldik, devam edeceğimiz arkadaşlar var. Ama üç dönem mantığı diye bir anlayış var. Üç dönem belediye başkanlığı yapmış arkadaşlarımızı da büyük oranda istirahate çekeceğiz. Hepsi için geçerli mi? Tamamına yakını için geçerli. Çünkü halk değişim istiyor. Değişim isteği için biz üç dönem aynı yerde belediye başkanlığı yapmış arkadaşları dördüncü dönem için aynı yeri düşünmüyoruz. Ha ne olabilir? Dördüncü dönem bir başka yerde bir başka il veya ilçede belediye başkanı adayı olabilir. Bu daha ziyade ilçeler bazında böyle olur.

KILIÇDAROĞLU’NA ‘HARAM’ YANITI: Haram helal gibi meseleleri Kılıçdaroğlu ile konuşacak değiliz. Haramı da helali de elhamdülillah biz gayet iyi biliriz. Kılıçdaroğlu bir defa bu noktada ilmini artırsın, bilgisini artırsın, ondan sonra konuşsun. Bugün Türkiye’de 1800’e yakın belediye AK Partili ise bunun bir sebebi var. Bu millet niçin bu kadar belediyeyi geliyor da AK Partiye teslim ediyor. Bunun bir sebebi var. Eğer demokrasi ise demokraside halkın iradesine saygı duyacaksın.