Düzen

24 Haziran seçimlerine yönelik değerlendirmeler, bugün ne yazık ki siyasal bir yaklaşımdan daha çok aritmetik dört işlemin konusu haline getirildi...

24 Haziran seçimlerine yönelik değerlendirmeler, bugün ne yazık ki siyasal bir yaklaşımdan daha çok aritmetik dört işlemin konusu haline getirildi. Meclis aritmetiği üzerine olasılık hesaplarını, birinci tur taktikleri izliyor. Toplayıp çıkarma, bölme çarpma! Dünya görüşü, program, ideoloji, politik hat ya da tarihsel değerler ayaklar altına alınıyor; burjuva siyasetinin ilkesiz ve pragmatist yöntemleri, 24 Haziran seçimlerinin siyasal anlamının üzerini örtüyor.

Herkes herkesle ittifak kurabilir: Aritmetik dört işlem üzerine kurulan bir siyaset tarzından başka ne beklenebilir ki?

Laiklik talebini duyan var mı? Aritmetik dört işlem üzerinden tescilli laiklik düşmanlarıyla işbirliği yapabilirsiniz, ancak buradan ilericilik, solculuk çıkaramazsınız.

Emperyalizm bir teferruat gibi. Suriye’nin kuzeyinde onlarca ABD askeri üssünün yanına şimdi de emperyalist Fransa’nın üsleri konuşlanıyor. Kimsenin umurunda değil. Seçim bildirgelerinde emperyalizmin varlığına tek bir atıfta bulunmayanlarla, Suriye’nin kuzeyine NATO yerleşsin çağrıları yapanlarla seçim işbirliği yapabilirsiniz, “NATO’dan çıkacak mısınız” sorusuna “hayır” diyerek açıkça NATO’culuk yapanları sandıkta işaret edebilirsiniz, ancak buradan yurtseverlik, solculuk çıkaramazsınız.

Gümrük Birliği mi? Ekonomik krizden bahsedip de emperyalist tekellere bağımlı kapitalist sisteme tek laf etmeden, “yüzümüzü Avrupa Birliği’ne döneceğiz” diyenlere oy atmaya çağırabilirsiniz. Ya da bir sermaye siyaseti-ideolojisi olan liberalizmi bir sorun olarak görmeyip, aritmetik dört işlem üzerinden Avrupa Birlikçilerle ittifak politikası geliştirerek, kapitalizmin krizlerini bir seçim argümanı olarak kullanabilirsiniz, ama buradan solculuk hele hele kapitalizm karşıtlığı hiç ama hiç çıkaramazsınız.

Sahi biz AKP’ye niye karşıydık? Bilen var mı? Laiklik, bağımsızlık, cumhuriyet, kamuculuk vb. için değil miydi? AB’cilerle, NATO’cularla, sermaye severlerle, tescilli laiklik düşmanlarıyla mı AKP geriletilecek?

AKP’yi burjuva düzenin, sermaye devletinin, kapitalist sistemin “ucubesi, anomalisi, sapması” haline getirerek aslında kapitalist sistemin “normalizasyonuna” hizmet eden bir siyaset çizgisi (liberalizm), bugün muhaliflik adına sol siyaset diye pazarlanıyor. Peki solun görevlerinden birisi ideal kapitalizm arayışı mı?

Dört işlem üzerine kurulan 24 Haziran seçim siyaseti düpedüz bir burjuva siyasetidir. 24 Haziran seçimlerinin siyasal anlamı, liberalizmin aritmetik dört işlemine bugün kurban edilmiştir. Destekledikleri, yol verdikleri, “AKP ile burjuva devrimi tamamlanmıştır” diyerek akıl verdikleri “uyumlu-ılımlı siyasal İslamcı”lığın “yolundan” saptığını düşünüyorlar. Liberalizmin düzen sorunu yoktur, düzeni rayına oturtma sorunu vardır. Tıpkı emperyalist devletler gibi…

Bugün 24 Haziran seçimlerinin siyasal anlamı, burjuvazi açısından, sermaye devleti açısından, sermayenin ideologları açısından, sermaye aktörleri ve emperyalist merkezler açısından hangi kanattan olursa olsun yeni bir mutabakat arayışıdır. AKP’nin yeniden “düzene” adaptasyonu ya da AKP’siz bir geçiş süreciyle… (Bunun tek taraflı değil karşılıklı bir etkileşimle belirleneceği açık olsa gerek.) Bütün bu süreçlerde belirleyici tek olgu ise emperyalist-kapitalist sistemin objektivizmidir.

Tam da bunun için bugün herkes uyum demektedir.

Burjuvazi uyum istiyor. “Toplumun kutuplaşmasını” ülkenin temel sorunu olarak başa yazıyor. Sermaye sınıfının bütün temsilcilerin ilk söyledikleri budur. Toplumsal uyum, yabancı sermayeyle uyum, ticaret yaptığımız devletlere uyum.

Emperyalizm uyum istiyor. Avrupa Birliği değerleriyle uyum istiyor, ABD Ortadoğu politikalarında uyum istiyor, “stratejik müttefikiz” diyor; emperyalizm, çıkarlarıyla uyumlu bir dış politika istiyor.

Muhalefet uyum istiyor. Bugün AKP karşısına çıkan düzen muhalefetinin seçimlerde en çok öne çıkan söyleminin altında “toplumsal uyum ve huzur” bulunmuyor mu? İnce’nin bütün başkanları ziyaret etmesi, Erdoğan ile dertleşmesi nedir? Bizatihi “başkanlık seçimine” katılımın kendisi bu uyum sürecinin ta kendisi değil mi?

Kürt sorununda sizce “uyum” beklentisi, kapitalist sisteme ve emperyalizme “entegrasyon arayışı” hem Türkiye açısından hem de Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler açısından çok mu iddialı bir tez olur?

24 Haziran seçimleri, bugün, sonucu ne olursa olsun, AKP eliyle kurulan rejimle ve rejimin hem iç siyaset açısından hem de dış gelişmeler açısından uyum arayışıdır. AKP’nin yarattığı ve çözmesi gereken sorun tam da budur ve düzen muhalefeti de kendisini buradan tanımlayarak 16 yıllık AKP iktidarının yaratmış olduğu sorunu çözme vaadinden başka bir vaat sunmamaktadır.

Evet, düzenin sorunu uyum. Bizimse düzenle sorunumuz var.

Bu düzenle barışmak, bu düzene alışmak, bu düzene boyun eğmek ya da düzenin solu olmak ise bizden bekledikleri.

Boyun eğmek yok.

İşçi sınıfının tarihsel misyonunu, davasını ve iradesini örgütleyenlerin sözü var:

Bu gerici sömürü düzeniyle barış yok!