Dünyada ve Türkiye'de karma eğitim - 2

Cumhuriyet’in kurulmasından sonra 1924’te kabul edilen Tevhid-Tedrisat Kanunu’yla ilköğretimde; ardından 1926’da da ortaöğretimde karma eğitime geçilmiştir

Dünyada ve Türkiye'de karma eğitim - 2

Aydan Çetintürk Güner

 

Karma eğitim fikrini ilk ortaya atan kişi Antik Yunan filozofu Platon’dur. Platon, kızlar ve erkeklerin aynı ortamda ve eşit şekilde eğitim alması gerektiğini söylemiş ve bu beraberliğin karşı cinsler arasında dostluğu ve paylaşımı arttıracağını savunmuştur. Karma eğitimi ilk uygulamaya koyan ülke İsviçre’dir. Daha sonra Avrupa ülkeleri başta olmak üzere ABD ve birçok ülkede yaygınlaşmaya başlamıştır.

Dünyada karma eğitim

Dünyada karma eğitimin ilk örnekleri Reform hareketlerinden sonra Protestan gruplarında görülmüştür. Uygulamaya ilk olarak 19. yüzyıldan hemen önce Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) geçilmiş, uygulama 19. yüzyılda yaygınlaşmış, 20. yüzyılda Yahudi ve Katoliklerin itirazlarına rağmen resmi devlet politikası haline gelmiştir.

İskandinav ülkeleri dışında, Avrupa ülkelerinin çoğunda II. Dünya Savaşı sonrasında, diğer ülkelerde ise (örn. Yunanistan, İspanya, Avusturya ve Portekiz) 1970’lerde ortaya çıkmıştır (Eurydice, 2010).

ABD’de 1787’de karma eğitim yapılan ilk ortaöğretim kurumu açılmış (Okçabol, 2013a); 1837 yılında Oberlin Yüksekokulu’na kız öğrenciler alınmış, ardından 1867’de Indiana Üniversitesi’nde ve giderek başka devlet üniversitelerinde de karma eğitime geçilmiştir (Jones, 2002).

Avrupa’da karma eğitim, reform hareketlerinden sonra kız çocuklarına da kutsal kitabın okunmasını öğretmek amacıyla ortaya çıkmış; 18. yüzyılın ikinci yarısında kızların kent okullarına alınmaya başlamasıyla devam etmiş; II. Dünya Savaşı’ndan sonra da gelişmekte olan pek çok ülkede benimsenmiştir (Vikipedi, 2014).

Çin’de ise 1949 Devrimi’nden sonra herkese eşit eğitim fırsatları sunulması amacıyla tüm okullarda karma eğitim uygulamasına geçilmiştir (Okçabol, 2013a).

Türkiye’de karma eğitimin tarihçesi

Osmanlı döneminde kız öğrenciler resmi olarak sadece sıbyan mekteplerinden faydalanabilmiş; 1869’da zorunlu hale getirilen bu kurumlarda, eğer aynı mahallede iki sıbyan mektebi varsa, erkeklerden ayrı, yoksa yeni bir mektep açılana kadar, erkeklerle aynı sıraya oturmamak koşuluyla, sıbyan mekteplerinde eğitim görmüşlerdir. Ortaokul düzeyinde eğitim görmeleri ise 1880’de açılan ilk kız idadisi ile ortaöğretim düzeyinde de devam etmiştir (Kurnaz, 2011, s.25-45).

Osmanlılarda 1914 yılında kadınlar için açılan ilk yükseköğretim kurumu olan İnas Darülfünunu, 1918-19 öğretim yılında İstanbul Darülfünunu binasına taşınınca kız öğrencilerin erkeklerle aynı binada eğitim almaları, karma eğitime doğru önemli bir adım olmuştur (Tümer-Erdem, 2007, s. 368-372).

Daha sonra, 16 Eylül 1921 yılında Darülfünunun fen ve edebiyat şubelerinde karma eğitime geçilmesinin ardından 1921-22 yılında hukuk, 1922-23 yılında da tıp fakülteleri kız öğrenci almaya başlamıştır (Kurnaz, 2011, s.106).

Cumhuriyet’in kurulmasından sonra 1924’te kabul edilen Tevhid-Tedrisat Kanunu’yla ilköğretimde (Akyüz, 2011); ardından 1926’da da ortaöğretimde karma eğitime geçilmiştir (Güven, 2010, s. 213).

Daha sonra 1973 yılında kabul edilen 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’yla karma eğitim, Türk milli eğitiminin temel ilkelerinden biri olarak benimsenmiş ve “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak eğitimin türüne, imkân ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir” ifadesiyle yasada yerini bulmuştur.

Karma eğitimle ilgili yapılan son düzenleme ise 2000-2001 öğretim yılında tüm okullarda karma eğitimin zorunlu hale getirilmesi olmuştur (Okçabol, 2013a). Ancak uygulamada kız meslek liseleri, kız Anadolu imam hatip ve genel liseleri, kız ve erkekler için ayrı ayrı teknik liseler tek cinsiyete dayalı eğitim vermeye devam etmektedir.

 

Kaynak: Eleştirel Pedagoji