Bilmiyoruz belki bir rahatsızlığı vardı belki sapasağlamdı. Yaşadığı heyecan, gün boyu yorgunluk ve belki stres neden oldu, onu da bilmiyoruz. Olabilir bunlar, futbol keyif değildir artık. İçinde nefret, gerginlik, stres barındırır.

Yaşantının ortasına koyarsın bu oyunu. Seni uzaklaştırır başka sorunlardan, iyi bir sığınaktır ya da öyle sanırsın. Mutluluk verir, üzüntü de ama bu kadar ortasındaysa hayatının, bu kadar odağına koymuşsan, o üzüntü öyle böyle bir üzüntü olmaz. Seni de, senin gibilerden başkası anlamaz.

Koray Şener, 22 yaşında, bir maçta, bir derbide hayatını kaybetti. Maç durmadı, yorumlar durmadı, küfürler durmadı, tekmeler durmadı, duramazdı. Dursa ne olurdu? Hakemin kaşı açılsa, teknik direktöre birkaç madde gelse duran oyun, ertelenen oyun, ölümde durmaz, ertelenmez. Çünkü onun olmaması tribünde bir eksiklik hissettirmez, o şovu etkilemez. Maç sonu kavgadan daha az konuşulacak, sonuçtan daha da az konuşulacak bu ölüm. Elbette üzülecek herkes, elbette taziyeler yayınlanacak, belki goller, belki skorlar ona ithaf edilecek ama o kadar. Unutulacak, ne nedeni, ne gelinen durum, ne üzerimize yağan o çürümüşlük…

Oyundan çıkarıp içine nefret ektik, rekabeti bocaladık, bahisi kattık içine, şikeyi kattık, dopingi kattık, ırkçılığı kattık. Hepsini kabullendik, bizi bir ölüm mü durduracak? Zaten ilk değil, sonda olmayacak öncekiler gibi unutacağız, kafayı gömeceğiz en derin kumlara.

Çürüdüğünü biliyoruz, devasa bir pazar olduğunu futbolun, piyasacılığın egemenliğini de biliyoruz. Bizi içine çektiğini, girdabına aldığını bizim de buna pek karşı koymadığımızı da. Yüklendiğimiz, savunduğumuz ideolojinin o 90 dakikada hatta öncesinde ve sonrasında egemen ideolojiden nasıl goller yediğini de. Biliyoruz ama üstünden atlıyoruz ve hatta meşruluk kazandırmaya çalışıyoruz. Ve her gün savaştığımız bir sınıfla, yan yana geliyoruz, aynı safta durup tüm kimliğimizi gömüyoruz. Biz kavgamızı taşımadığımız zaman futbola, onu kabulleniyoruz, normalleştiriyoruz.

Yapıyoruz bunları, yapmaya devam edeceğiz.

Koray Şener yok artık. Neden oldu bilmiyoruz ama o ölümü neyin tetiklediğini biliyoruz. Suç oyunun değil onu oyun olmaktan çıkaranların ve buna ses çıkarmayanların.

Bunun sorumluluğunu bir gram bu çürümüşlüğe vermeyen varsa bu çürümüşlüğün içinde çürüsün ta ki o çürük kazınana kadar.