AYM'den polisin dipçikle dövdüğü çocuğun başvurusu için emsal karar

AYM, Hakkari'de 23 Nisan 2009'da polisin dipçikle kafatasını kırdığı çocuğun ailesine tazminat ödenmesine hükmetti.

AYM'den polisin dipçikle dövdüğü çocuğun başvurusu için emsal karar

AYM, Hakkari’de 23 Nisan 2009’da polisin dipçikle kafatasını kırdığı çocuğun ailesine tazminat ödenmesine hükmetti. Yeniden yargılama yolunu açan kararda, polisin ceza almamasına yönelik işlemler tek tek sıralanarak, ertelenen 6 ay 7 günlük hapis cezası “cezasızlık” olarak nitelendirildi.

Anayasa Mahkemesi (AYM), AİHM standartlarında bir cezasızlık kararına imza atarak, Hakkari’de 23 Nisan 2009’da polisin dipçikle döverek kafatasını kırdığı çocuğun ailesine tazminat ödenmesine hükmetti.

2009’da Hakkâri’de yaşanan olaylar sırasında S. Turan adlı çocuk, olaylara karışmamasına, yüzünün açık olmasına, elinde taş ya da benzer bir cisim bulunmamasına rağmen polis memuru B.T., arkadan yaklaşarak çocuğun kafasına dipçikle defalarca vurdu. Ardından yere düşen çocuğu tekmeledi. Bu olay, kameralara yansıdı. Gazetecilerin ambulans çağırmasıyla hastaneye kaldırılan çocuğun kafatasının kırıldığı anlaşıldı. 15 gün yaşam mücadelesi veren çocuk, hayata güçlükle tutundu. Yıllarca süren yargılama sonunda etkili sonuç alınamayınca Avukat Münip Ermiş, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü tarafından oybirliğiyle “hak ihlali” kararı alındı. Kararının gerekçesinde, bugüne kadar yaşanan skandal süreç de özetlendi.

‘Taşı düşürmeye çalıştım’

Milliyet’ten Gökçer Tahincioğlu‘nun haberi şöyle: Karara göre müfettişlere ifade veren B.T., açık görüntülere rağmen, taş yağmuru altında kaldığını, tepeye çıkarken çocuğu gördüğünü, elindeki taşı düşürmek istediği için dipçikle vurduğunu söyledi. Ancak görüntüleri izleyen müfettişler çocuğun elinde herhangi bir cisim olmadığını saptadı. Emniyet Genel Müdürlüğü, rapor doğrultusunda, B.T.’ye 16 ay, “uzun süreli kıdem durdurma” cezası verdi ve orantılı güç kullanmayarak, çocuğu kasten yaralayarak teşkilata zarar verdiğini kayıt altına aldı.

Skandallar zinciri

Ceza yargılaması ise skandala dönüştü. B.T. hakkında, “öldürmeye teşebbüs” yerine, “kasten yaralama” suçundan dava açıldı. Hakkâri’de yargılama başladıktan sonra polisin tayini Elazığ’a çıkartıldı. 5 ay boyunca yargılama yapılmasına ve hiçbir olay yaşanmamasına rağmen savcılık davanın güvenlik gerekçesiyle naklini istedi. Dosya 1500 km. uzaklıktaki Isparta’ya nakledildi. Avukat Ermiş’in, Hakkâri, Van’a ya da Elazığ’a nakil başvuruları reddedildi. Isparta’ya uçak olmadığı için en azından davanın Ankara’ya naklini isteyen Ermiş’in bu başvurusu da geri çevrildi. Aile, duruşmalara gidemedi.

‘Gergin ortam’

Sanığın polis arkadaşları mahkemeye, çocuğun da olaylara katıldığını belirterek, yüzü kapalı biçimde çekilmiş bir çocuğun fotoğraflarını sundu. Bazı polisler de çocuğu taş atarken gördüklerini söyledi. Mahkeme, B.T.’nin olayın sıcaklığıyla ve ortamın etkisiyle davranışında aşırıya kaçarak dipçikle vurduğunu, olayın gergin ortam ve ruh halinden kaynaklandığını belirtti. Mahkeme, çocuğa dipçikle en az üç kere vuran polisin davraşında kasıt olmadığını belirterek, taksirle yaralama suçundan 6 ay 7 gün ceza verdi. İyi hal gerekçe gösterilerek ceza 5 yıl ertelendi.

Eşit kusur

Tazminat davasında da yerel mahkeme, aileye 45 bin lira ödenmesine karar verdi. Ancak Danıştay, çocuğun da eşit kusurlu olduğunu belirterek bu kararı bozuldu. Nihai kararın henüz verilmediği ortaya çıktı.

‘Cezasızlık’ uygulaması

Anayasa Mahkemesi, hayatta olmasına rağmen S. Turan’ın yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Polisin orantılı güç kullanma ilkelerini anımsatan mahkeme, polisin bunların hiçbirine uymadığını belirtti. Adalet Bakanlığı’nın kararın yerel mahkemenin takdirinde olduğu yönündeki görüşünün aksine, bu tip davalarda caydırıcılık sağlanmasının önemine işaret eden mahkeme, düşük ceza verilerek, hiçbir sonuç doğmamasına yönelik olarak erteleme kapsamına alınmasının, “cezasızlık” amaçlı olduğunu belirtti.

Tarihi kararda, bu tip davaların nakline karar verilirken sadece güvenlik gerekçesiyle hareket edilemeyeceği, davacıların hakkının da gözetilmesi gerektiği de vurgulandı. Kararda, Danıştay’ın olayda çocuğun da kusuru olduğu gerekçesiyle aileye tazminat ödenmesine yönelik kararı bozduğu anımsatıldı ve çocuğun ortak sorumlu olduğuna dair kanıt bulunmadığı belirtildi. Bu nedenle aileye 35 bin lira tazminat ödenmesine hükmeden mahkeme, polisin yeniden yargılanarak cezalandırılmasının da önünü açtı. Mahkemenin yeniden yargılama yapıp yapmayacağı, yapılacaksa nerede olacağı önümüzdeki günlerde belli olacak. AİHM kararlarını da aşar nitelikteki, “cezasızlık” kararına göre, benzer olaylarda, sanığa ceza vermeme izlenimi yaratan uygulamalar, “hak ihlali” niteliğinde sayılacak.