Avrupa Ordusu: Emperyalizm nereye?

Son olarak Fransa Cumhurbaşkanı ve Almanya Başbakanı’nın “yeni sevgililer” gibi verdikleri pozla cisimleşen Avrupa Ordusu tartışmaları emperyalist sistemdeki tıkanmayı bir kez daha gözler önüne seriyor...

Son olarak Fransa Cumhurbaşkanı ve Almanya Başbakanı’nın “yeni sevgililer” gibi verdikleri pozla cisimleşen Avrupa Ordusu tartışmaları emperyalist sistemdeki tıkanmayı bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macron ve Merkel’in çerçevesini çizmeye başladıkları ortak ordu fikrine ABD Başkanı Trump’tan gelen tepkinin sertliği ve Nazi işgalinden NATO’ya borcunuzu ödeyin demeye uzanan diplomatik olmayan sert cevabı meselenin Rusya ile sınırlı olarak ele alınamayacağını tüm somutluğuyla ortaya koyuyor.

ABD’nin emperyalist sistem içerisindeki egemen rolünü konsolide etme ve daha katı bir şekilde güçlendirme girişimlerine henüz çok somut olmasa da her fırsatta ve her gündemde farklı çıkışlar yaparak karşı çıkan Almanya ve Fransa’dan oluşan Avrupa Birliği blokunun artan muhalefeti çıplak gerçeği önümüze koyuyor.

Emperyalist sistemde bir yenilenme kendisini dayatıyor. Bu durum somut olarak kendisini çok kutupluluğa giden bir süreç olarak gösteriyor. Çok kutupluluğun zaman içinde yeni ittifaklar haline gelmesini ise uzun vadede yaşayacağız.

Bu açıdan Avrupa Ordusu tartışmasının basitçe “Rus tehdidine karşı” olmadığı, olamayacağı da açık sayılmalı.

Öte yandan bugünden ABD’nin konumunu hafife alacak yaklaşımların da fazla telaşlı ve fazla yüzeysel olduğunu söylemek gerekiyor. ABD’nin zorlandığı bir gerçek olsa da henüz devrik bir güç olmadığı açık olmalı. Unutmamak gerekir ki, tüm karşı çıkışlara rağmen, ABD’nin dayattığı İran yaptırımlarına uymayan Avrupa şirketi kalmadı.

Bu nedenle “aile fotoğraflarına” bakıp yalnızlaşma senaryolarına dalmadan önce yıllardır üzeri çizilmiş, Türkiye’nin baş sorunu sayılmış, sırt dönülmüş, ceset olmuş AKP’nin yaşadığı bir dönüşüm olsa da hala iktidarda olduğunu ve emperyalizmle de sermayeyle de uyumu tekrar tekrar kurabildiği dinamikler olduğunu unutmamak gerekiyor.

Bu bağlamda hala emperyalizmin esas ve önemli unsurunun ABD olduğunu, emperyalist sistemdeki sorunların nasıl çözüleceğinin ise emperyalist güç mücadelesinin olduğu kadar sınıf mücadelesinin de sonuçlarından olacağını söyleyebiliriz. Bu noktada bir dengenin kurulup kurulamayacağını, ne tür çatışmalar yaşayacağımızı göreceğiz.

Bu yüzden emperyalizmin merkezinde yürüyen bu tartışmaların sosyalizm mücadelesi açısından doğru bir şekilde ele alınıp, serinkanlı yaklaşımlarla yeni bir döneme açılması ise bir görev olarak omuzlarımızda duruyor.

Avrupa Ordusu tartışılmaya başlandı diye NATO dağıldı, ABD bitti gibi sonuçlara varmadan önce tarihselliğin gücünü hep göz önüne almak gerekiyor. Bu tarihselliğin en önemli motorunun ise sınıf mücadeleleri olduğunu biliyoruz. Bildiklerimizle yolumuza devam edelim.