AKP’nin Yemen politikası: Saldırı, sessizlik, çığırtkanlık

ABD ve Suudi Arabistan'ın güdümünde bir yönetimin olduğu Yemen gündemden düşmüyor.

AKP’nin Yemen politikası: Saldırı, sessizlik, çığırtkanlık

HABER MERKEZİ

Saldırı

ABD ve Suudi Arabistan’ın güdümünde bir yönetimin olduğu Yemen gündemden düşmüyor. 2012 yılında istifa eden eski devlet başkanı Ali Abdullah Salih’in de desteğini alarak büyüyen Husiler, başkent San’a’ya kadar ilerleyerek parlamento binasını ele geçirmiş, ‘Amerikan piyonu’ devlet başkanı Mansur Hadi’yi görevden almışlardı. Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ülkenin meşru hükümetinin hâlâ Mansur Hadi yönetimi olduğunu söyledi. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği üyelerinin de içinde bulunduğu çok sayıda ülke, Yemen’in başkenti San’a’daki büyükelçiliklerini de bu dönem kapatmıştı.

Bu olayın ardından Yemen’e yönelik geniş çaplı bir askeri operasyon başlatıldı, koalisyon kuruldu. Suudi Arabistan öncülüğünde oluşan bu koalisyonun içinde Mısır, Fas, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar, Bahreyn, Sudan gibi ülkeler yer aldı. Suudi Arabistan ve ABD öncülüğünde 10 ülkeden oluşan bu koalisyon, Yemen’e askeri bombardımana başlamıştı bile.

İşte, Yemen, ABD ve Suudi Arabistan öncülüğünde oluşturulan koalisyonun bombaları altında her geçen gün daha da zayıflarken Türkiye’de ise Erdoğan, Fransız France 24 kanalına açıklamalarda bulunarak “Yemen operasyonunu destekliyoruz. Lojistik destek verebiliriz” ifadelerini kullanarak eklemişti: “İran ve terörist gruplar bölgeden çekilmeli.”

Çünkü koalisyon güçlerine karşı savaşan Husilerin karşısına IŞİD ve El Kaide gibi cihatçı örgütler getirilmişti. Ayrıca Müslüman Kardeşler bağlantılı El-Islah da yine işgal koalisyonu ile işbirliği yapan diğer bir gruptu.

Tabii hatırlanacağı üzere bu dönem aynı zamanda AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, partisinin, yandaş basının her yerde “Katil Esed” vurgusu yaptığı bir dönemdi. AKP, Suriye’de gerici cihatçı örgütlerin beslenmesinde en ön sırada yerini alarak IŞİD ve Müslüman Kardeşler’e kan taşıyordu.

Sessizlik

2016’ya gelindiğinde Yemen’deki durum değişmemişti. Olaylar her geçen gün daha da şiddetleniyordu. AKP ise sıkışan dış politikası ile bir sessizliğe büründü. Öyle ki bu yılın en vahşi saldırılarından biri olan cenaze merasiminin bombalanması ve en az 85 kişinin ölmesi, 500’e yakın kişinin yaralanmasının karşısında bile sessizlik korundu.

29 Ocak 2018’de ABD, Yemen’in Şebva iline baskın düzenleyerek çoğunluğu kadın ve çocuk olan 30’un üzerinde sivili öldürdü. İşgal koalisyonu Nisan ayında Yemen’in kuzeyinde bir düğünü bombaladı, en az 20 kişi öldürüldü. 10 Ağustos’ta işgal koalisyonunun uçakları, Sada ilinde çocukları taşıyan bir otobüsü vurdu ve 40’ı çocuk, 51 kişi hayatını kaybetti. Saldırı için Suudi Arabistan “yasal ve meşru hakkımızdı” ifadelerini kullandı. Türkiye sessizliğini yine korudu, görmezden geldi…

Çığırtkanlık

Peki şimdi ne değişti de Diyanet’i, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı Yemen’e yardım çığırtkanlığı yapmaya başladı? AKP’nin Yemen konusundaki görüşlerini çark ettiren gelişmelerin en başında Türkiye ve Suudi Arabistan arasında Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle başlayan gerilim yatıyor. Öncesinde Katar krizinde Türkiye’nin Katar’ın yanında tavır alması nedeniyle limoni bir hal alan ilişkiler bilindiği gibi Kaşıkçı cinayeti ile açık bir gerilime dönüşmüştü. Bilindiği üzere Cemal Kaşıkçı Müslüman Kardeşler’e yakınlığı ile bilinen bir isimdi. Kral Selman ve oğlu Muhammed ile yaşanan ihtilafa kadar da Suudi Arabistan’ın tüm rezil politikalarının destekçisi idi. Bugün AKP’nin Yemen çığırtkanlığı da dış politikada Suudi Arabistan’ı köşeye sıkıştırmak adına atılan bir adım olarak da okunabilir. Zira pragmatizm söz konusu olduğunda kimselerin eline su dökemeyeceği AKP iktidarı tıpkı ‘One Minute’ şovunda olduğu gibi ezilen Müslüman dünyasının hamisi rolünü kimselere kaptırmak istemeyecektir.