AKP kimin yanında: Rusya mı ABD-İsrail mi?

Kurtuluş Kılçer yazdı | AKP kimin yanında: Rusya mı ABD-İsrail mi?

AKP kimin yanında: Rusya mı ABD-İsrail mi?

Emperyalizmin planlarını bozmak… Son dönem sermaye iktidarı yanlısı çevrelerden sıkça duyduğumuz söz bu.

Palavra, manipülasyon, yalan, demagoji.

Emperyalizmin planlarına karşı durmayan ve hatta bizatihi emperyalizmin “ılımlı İslam projesi” çerçevesinde Türkiye’de iktidar “yapılanların” yeni propagandası bu. AKP iktidarının Suriye’de başından beri attığı bütün adımlar emperyalizmin ve İsrail’in çıkarlarına paralel.

Önce bu gerçeği büyük harflerle yazmak gerek.

İsrail’in, Filistinlilerin “Büyük Toprak Yürüyüşü’ne” saldırarak 31 kişiyi öldürmesi orta yerde dururken, aynı İsrail’in Suriye’yi bombalamasına tek laf etmeyen bir iktidardan, sermayenin gerici siyasetinden bahsediyoruz. Tam bir ikiyüzlülük.

Daha önce defalarca belirttiğimiz üzere, Suriye’nin güçsüzleştirilmesi, iktidarsızlaştırılması, parçalanması ya da Suriye’de bir iktidar değişikliği en fazla İsrail çıkarınadır. AKP iktidarı, ABD ve gerici Körfez diktatörleriyle birlikte, cihatçı çeteleri sahaya sürerek Suriye’nin yıkımına ve parçalanmasına hizmet ederek, objektif olarak İsrailciliğini ortaya koymuştu.

Filistin meselesinde ya da Kudüs gündeminde mangalda kül bırakmayan söylemlerin bir yerden sonra hiç ama hiç önemi olmuyor. Lafla peynir gemisi yürümüyor çünkü.

“Doğu Guta’da kimyasal saldırı” yalanı emperyalist merkezler ile yandaş basın tarafından eş zamanlı yayımlanmaya başlandı. Demek ki “stratejik müttefiklik” tıkır tıkır işliyor. Antep’te ABD ve Türk istihbaratının birlikte kurdukları merkez “çalışıyor”.

“Doğu Guta’da kimyasal saldırı” yalanının kaynağı belli. “Beyaz Miğferler” denen sivil görünümlü cihatçı örgütlenme. Para, lojistik ve idari merkezinin kaynağında emperyalist istihbarat örgütleri bulunuyor. Bir de İngiltere’de bir evde yayın yapan “Suriye İnsan Hakları Gözlemevi” adıyla bir şey var. Sabah akşam kara propagandanın sesi olarak işini yapıyor. Arkasında kimlerin durduğu malum olsa gerek. Sinir gazı kullanıldığı başta emperyalist ülkelerin yayın organlarında çıkarken ülkemizde Anadolu Ajansı bu kara sesin, yalanın, provokasyonun aracı haline geliyor. Demek ki ortada devletli bir plan var.

Sinir gazı saldırısı var diyerek, Suriye’ye yeni bir saldırı hazırlığı yapan emperyalistler, sinir gazına maruz kalanların video ve fotolarına baktıklarında ortadaki saçmalığa ise tek bir laf etmiyorlar. Çıplak elle müdahale edenlerin ya da musluk suyuyla tedavi edilenlerin görüntüleri büyük bir yalanın nasıl tezgahlandığını yeterince gösteriyor.

Suriye devletinin, cihatçılara karşı her başarısının ardından emperyalistlerin askeri müdahalesi geliyor, “kimyasal silah” yalanı emperyalist müdahalenin uydurulmuş kılıfı!

Emperyalizm, bu tezgahı kullanarak Suriye’ye saldıracağını duyururken, İsrail yönetimi ilk kurşunu sıktı. AKP iktidarının bütün söylemi, duruşu ve politikası, emperyalist saldırganlığın karşısında değil yanında olduğunu açıkça gösteriyor.

Doğu Guta meselesinde AKP iktidarının ABD ve İsrail ile nasıl kol kola girdiği açık değil mi?

“Emperyalizmin planlarını bozuyoruz” söylemi ile Afrin Operasyonu’na giden AKP’nin, aslında ABD’nin Suriye’ye yerleşmesine hizmet ettiği bir kez daha ortaya çıkmıyor mu? Terör sorununu öne süren AKP ile ABD aynı şeyi söylemiyor mu? Mesele ne tek başına Kürt sorunu ne terör sorunu: Mesele Suriye’nin paylaşılması olarak karşımıza çıkıyor.

AKP iktidarı, emperyalist ABD ve emperyalist Fransa’nın Suriye’nin kuzeyinde üs kurmasına bugüne kadar tek bir laf etmemiş, itiraz geliştirmemiş ve bu durumu karşısına almamıştır. Tersine Afrin’de ortaya çıkan durum ile ABD’nin PYD ile yapmaya çalıştığı aynı düzlemde ele alınmalıdır.

O yüzden bugün emperyalist ABD yönetimi ile AKP iktidarı arasında Suriye’nin kuzeyi görüşülüyor, yola nasıl devam edileceği pazarlık ediliyor, Suriye toprağı olan Menbiç ve Fırat’ın doğusu –hiç utanılmadan- emperyalist ABD ve Fransa ile müzakere konusu haline getiriliyor.

Ortada büyük bir ortaklık ve işbirliği bulunuyor. PYD meselesi masada çözülmeye çalışıyor. Durum bundan ibarettir. Suriye’nin kuzeyinde yeni oluşum arayışları bizzat Türkiye ve ABD arasında bugün pazarlık edilmektedir.

Nasıl Yetmez Ama Evetçiler, “demokrasi gelecek” yalanı ile AKP destekçiliği yaptıysa, bugün Afrin Operasyonu nedeniyle AKP’ye ulusalcılar tarafından verilen destek de yeni bir YAE olarak siyasi tarihimize not düşülmeli. Başka bir yazının konusu olarak bu körlüğe değinip geçmek gerek.

Ortadaki fotoğraf net olmalı.

AKP iktidarı Rusya’nın yanına geçiyor diye yazıp çizenler halkımıza büyük bir yalan söylüyor.

AKP’nin karakteri işbirlikçiliktir. Suriye meselesinde başından beri gördüğümüz AKP gerçeği bugün Suriye’ye saldırıda, Suriye’nin parçalanmasında, cihatçı örgütlere verilen destekte tam boy Amerikancılık olarak bir kez daha karşımızda duruyor.