Yap-Boz tahtasına dönen eğitim sistemi ve TEOG bilmecesi

2002 yılından bu yana eğitim sistemi üzerinde yaptığı düzenlemelerin sonucu bir başarısızlık tablosuna dönüşmüştür.

Yap-Boz tahtasına dönen eğitim sistemi ve TEOG bilmecesi

AKP iktidara geldiği 2002 yılından bu yana eğitim sistemi üzerine defalarca düzenlemeler yapmış, fakat sonuç hem Türkiye hem de dünya ölçeğinde bir başarısızlık tablosuna dönüşmüştür. Eğitim müfredatının başarısızlığı bir yana aydınlanma karşıtlığı, laik-bilimsel eğitimin terk edilmesi de bugün karşılaşılan tablonun bir başka boyutudur. 15 yıllık AKP iktidarının lise giriş sistemi ve liselerde birçok temel değişiklikler yapması bugün itibariyle ülkede yüz binlerce emekçi ailenin çocuklarının geleceğini belirsiz hale getirmiştir.

2002 yılında fen lisesi, anadolu öğretmen lisesi, anadolu lisesi, askeri lise, polis koleji, özel kolejler, süper lise(yabancı dil ağırlıklı lise), düz lise ve meslek liseleri mevcuttu. Fen liseleri, anadolu öğretmen liseleri ve anadolu liseleri Lise Giriş Sınavı(LGS) notu ile; polis kolejleri ve askeri liseler yapılan kendi Merkezi Ortak sınavlarının yanı sıra yetenek sınavına tabi iken; süper liseler, düz liseler ve meslek liseleri ise diploma notuna göre kategorilendirilip en yakın liseye direk kayıt yöntemi ile kayıt kabul ediyordu. Özel kolejler ise Gerçekleştirilen ortak Özel Okullar Sınavı ile kayıt kabul ediyordu.

2003 yılında sosyal bilimler liseleri açılmış, fen liseleri kategorisinde yer almıştır.

2004 yılına kadar devam eden LGS yerine Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı(OKS) getirilmiş sınavlar eski sistemle devam ederken özel okullar ve polis kolejleri de OKS ile öğrenci kaydı almıştır.

Yapılan değişikliklerle 2008’e kadar devam eden OKS, 2008 yılında 8. sınıflara son kez uygulanmış, 6 ve 7. sınıflara Seviye Belirleme Sınavı(SBS) uygulanmıştır. 2009 yılından itibaren 6, 7 ve 8. sınıflar her yıl SBS’ye girmiş bu sınavlardan alınan notlar ve diploma notu belli oranlarda hesaplanarak elde edilen puanla lise kayıtları gerçekleştirilmiştir ve 2013 yılına kadar kademeli olarak 2014 yılında son kez 8. sınıflara uygulanmıştır.

2010 yılında açıklanan ve 2013 yılına kadar dönüşümü tamamlanan sistem ise lise kategorilerini değiştirmiş, düz liseler, süper liseler ve meslek liseleri yeterliliklere göre anadolu liseleri veya anadolu meslek liselerine dönüştürülmüş, bir kısmı da kapatılmıştır. Bu süre zarfında düz liselerin büyük bir kısmı anadolu imam hatip liselerine dönüştürülmüştür. Yine 2012 yılında 4+4+4 eğitim sistemine geçilmiş ve lise eğitimi 4 yıla çıkmıştır.

2014 yılında SBS’de tarihin sayfalarına gömülüp, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı(TEOG) gelmiş ve 8. sınıflara her dönem temel derslerden birer ortak sınav uygulanmıştır. Daha  önce düz liseler, süper liseler ve meslek liseleri diploma notuna göre kayıt kabul ederken bütün okullar Anadolu Lisesi kategorisine alındığı için sınav bütün öğrenciler için zorunlu hale gelmiş ve lise kayıtları sadece sınavdan alınan nota göre yapılmıştır. Azaltılan anadolu lisesi sayısı talebi karşılamadığı için öğrenciler tercih etmedikleri halde, kontenjanları boş olan imam hatip liselerine otomatik olarak yerleştirilmiş öğrenciler meslek liseleri, imam hatip liseleri veya özel liselere mahkum edilmiştir. Bunun sonucunda bugün gelinen noktada açıklanan resmi verilere göre özel okul sayısı devlet okulu sayısını aşmıştır.

Gelen tepkilerden dolayı 2016 sonrasında öğrenciler ya tercih ettikleri okullara kaydedilmiş ya da örgün eğitimin dışına itilerek açık liseye otomatik olarak yerleştirilmiştir.

Bu süre zarfında 2014 Haziran ayında anadolu öğretmen liselerinin kapatılması kararlaştırılmış ve yeni öğrenci kaydı almamıştır.

Daha çok sınav, daha çok torpil…

2017 yılına gelindiğinde ise Cumhurbaşkanı’nın fetvası ile TEOG’un kaldırılması gerektiği buyurulmuş, Milli Eğitim Bakanı da bu fetvaya icap edeceğini açıklamış ve zaman kaybetmeden çalışmaya başlanacağını duyurmuştur. Yapılan çalışmalarla sistem tamamen açıklanmamış olsa da açıklanan ve üstünde çalışılan kısmı duyurulmuştur. Buna göre fen ve sosyal bilimler liseleri (300 kadar okul) diploma notu yeterli olan öğrencilerin sınav başvurusunu kabul edecek ve kendi sınavını yapacaktır. Çakışmalar olacağı yönünde gelen tepkiler sonucu girilen sınavın diğer okullarda da geçerli olabileceği gibi ucu açık bir yorum getirilmiştir. Spor liseleri ve güzel sanatlar liselerinin spor, kültür, sanat, topluma hizmet, bilim sertifikalarına göre kayıt kabul edeceği açıklandı. Bazı okullarda not şişirme dair gelen eleştiriler üzerine 81 ilde Ölçme ve Değerlendirme Merkezleri’nin kurulacağı açıklandı. Bakanlıkta hazırlanan sorulardan oluşacak bir soru bankası öğretmenlere dağıtılacak ve öğretmenlerin her dönem bir sınavını soru bankasındaki sorulardan hazırlayarak yapacağı, bu sınav notlarının oluşan merkezlerde toplanıp değerlendirileceği ve öğrencilerin ilgi alanlarına göre hangi liseye gitmesi gerektiğine karar vereceği ve okullarla koordineli olarak çalışacağı açıklandı.

AKP’nin sözcüleri, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ve Cumhurbaşkanı’nın ‘sınav kaldırılacak, çocuklarımız yarış atı olmaktan kurtarılacak, çocuklarımız dershanelere mahkum edilmeyecek’ gibi söylemlerinin temelsiz olduğu, aksine bugün açıklandığı haliyle  bütün eğitim camiası daha çok sınav, daha çok belirsizlik, daha çok torpil ve daha çok eşitsizlikle karşı karşıya kalacağımızı tartışmaktadır.

Üniversite sınavlarında da belirsizlik

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında meslek  lise bölümleri dışında liselerde sayısal(matematik-fen), eşit ağırlık(Türkçe-matematik),  sözel(Türkçe-tarih) ve dil sınıfları mevcuttu. Üniversite girişi için ÖSYM tarafından  Öğrenci Seçme Sınavı(ÖSS) düzenleniyordu . Öğrencinin aldığı puan kendi branşında 120 barajını açtığında önlisans, 180 barajını açtığında ise lisans tercih yapma hakkına sahipti. Puan türleri ÖSS-SÖZ, ÖSS-SAY, ÖSS-EA ve ÖSS-DİL şeklindeydi. ÖSS lise konularının bir kısmını kapsamaktaydı ve dil bölümünün gireceği ÖSS-YDS(Yabancı Dil Sınavı) ÖSS den 1 ay kadar önce gerçekleşiyordu.

2009 yılında ÖSS son kez gerçekleşmiş, 2010 itibari ile iki kademeli Yükseköğretime Giriş Sınavı(YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavı(LYS) olan üniversite yerleştirme sistemi başlamıştır. Bu değişiklikle 6 farklı sınav, 18 farklı puan türü ve 2 farklı baraj puanı uygulaması da beraberinde geldi. YGS üniversite girişi için zorunlu olup 150 puan barajını geçenler önlisans tercihi yapabilirken,180 barajını geçenler ise LYS’lere girme hakkı elde ediyordu. LYS1(matematik), LYS2(fen bilimleri), LYS3(edebiyat-coğrafya), LYS4(sosyal bilimler) ve LYS5(yabancı dil) sınavları olup öğrenciler tercih etmeyi düşündüğü bölümlerin puan türüne göre bu sınavlardan seçtiklerinin sınav ücretini ödeyerek bu sınavlara giriyordu. Bu sistemle sınav müfredatı genişletilmiş ve YGS konu olarak ÖSS’nin daraltılmışı, LYS’ler ise  geri kalan diğer konuları da kapsayan geniş bir müfredatın sınavları olarak belirlendi. Müfredatın bu kadar genişlemesi eğitim sisteminin başarısızlığını ortaya koymuş, matematikte sıfır çeken binlerce öğrenci olduğu ortaya çıkmıştır. Sonraki yıllarda bunu gizlemek adına sınav soruları kamuoyuna açıklanmamıştır.

2017 yılına gelindiğinde Cumhurbaşkanı’nın fetvası ile üniversiteye giriş sisteminin değiştirilmesi gerektiği dile getirilmiş, hemen ardından YÖK başkanı Yekta Saraç “Sınavların ilki mart, diğeri haziran ayında ve toplam 5 gün sürmektedir. Neredeyse 4 aya yayılan bu durum lise eğitimini olumsuz etkilemektedir. Yeni düzenleme ile sınavı 1 hafta sonunda başlayıp bitirmeyi planlamaktayız.” diyerek emri alıp, yürürlüğe koyma çalışmalarına başladığını açıklamış oldu. Tamamen netleşmemiş olsa da açıklanan hali ile 2009’da değişen sistemin aynısı olacağı, matematik ve Türkçe derslerinin ağırlıklarının artacağı açıklandı. Puan türlerinin 18’den 4’e düşürüleceği ve bunların sayısal, eşit ağırlık, sözel ve dil puanı olacağı açıklandı.

Piyasacılıkta son vites

AKP iktidarı eğitim ve sınav sistemimizde sürekli yaptığı değişikliklerle eğitimi yapboz tahtasına çevirmiş, çocuklarımızın ve gençlerin geleceğini ve umudunu yitirmelerine neden olmuştur. Sınavın kaldırılıyor olduğu iddiasında bulunulmuş; aksine hayatımızın bütün alanlarını sınava boğmuş, toplanan paraların nereye harcandığı belirsiz olan sınav ekonomisi geliri yaratılmıştır. AKP döneminde sınavlarda dağıtılan kopyalar, gizlenen  şifreler ile  gençler daha fazla yarış atı haline getirilmiş; her geçen gün sayısı artan özel üniversite ve özel okullar ile eğitim ticarileşmiştir. Üniversitelerde bilim, sanat, kültür gibi alanlar yerine gerici bir akademi yaratılmak istenmiştir. Son tahlilde dinci, gerici, piyasacı bir eğitim sistemi karşımıza çıkmıştır.