TMMOB'dan İstanbul depremi için kritik açıklamalar

TMMOB'a bağlı 5 oda tarafından hazırlanan deprem raporunda, olası İstanbul depremi öncesi mevcut durumun vehametine dikkat çekildi.

TMMOB'dan İstanbul depremi için kritik açıklamalar

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı 5 oda tarafından hazırlanan deprem raporunda, olası İstanbul depreminin 7.7 büyüklüğünde olması halinde, 625 bin insanın hayatını kaybedeceğinin tahmin edildiği belirtildi.

Raporda, “2016 Aralık ayında hazırlanan rapora göre 470 deprem toplanma alanı 77’ye düşmüştür, “deprem toplanma alanları ile acil ulaşım yollarının akıbeti, deprem sonrası tam bir felaketle karşı karşıya kalacağımızı göstermektedir” ifadeleri yer aldı.

Elektrik Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası ve Makine Mühendisleri Odası, “İstanbul Depreme Hazır mı?” başlıklı raporu açıkladı. Beyoğlu’nda bulunan TMMOB Makine Mühendisleri Odası’nda düzenlenen toplantıda deprem raporunu TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik açıkladı. Akçelik hazırlanan rapordan detaylar vererek, “Bizlerin İstanbul için tasarladığı en kötü senaryo 1509 yılında yaşanan 7.7 büyüklüğündeki depremin tekrar olması. O dönemde İstanbul ve Galata’daki nüfus 160 bin kişi, 35 bin hane olarak ifade edildiği düşünüldüğünde bu depremde binde otuzluk bir ölüm oranı olmuş. Günümüze vurursak, İstanbul’daki nüfusun yaklaşık 20 milyon kişi olduğunu düşünürsek bu oranın aynı şekilde hasara vereceğini tespit edersek, en az 625 bin insanın hayatını kaybedeceğini öngörmekteyiz” dedi.

“Mevcut yapıların yarısı kaçak”

Akçelik, “İstanbul nüfusunun büyük bir kısmının birinci derecede deprem bölgesinde yaşamakta. Mevcut yapı stokunun yüzde 50’si kaçak, yüzde 40’ı deprem ömrünü tamamlamış, yüzde 27’sinin deprem riskine bağlı olarak acilen yıkılması gerekmekte ve bu binaların sadece yüzde 35’inde DASK var. Nüfusunun büyük bir kısmının birinci derece, diğer kısmının da ikinci dereceden deprem bölgesinde olmasına karşı, yapı stoku, zeminin jeolojik koşulları, denize kıyı olması, deniz dolgu alanları, mühendislik hizmeti almadan üretilen binlerce yapının varlığı, kaçak yapılaşmanın kentin ayırt edici özelliği olması, ulaşım yapılarının, barajların, tarihi eserlerin depremde nasıl bir tepki vereceğinin belirsizliği, kentsel dönüşüm projelerindeki belirsizlikler, şu taşkınlarında bile ortaya çıkan altyapı sorunları, dere yataklarını bile yerleşime açan imar uygulamaları, afet sonrası çalışmaların taşıdığı soru işaretleri, deprem bilincinin maalesef İstanbul’da yeterince oturtulmamış olması İstanbul’un tahmin edilenden daha yıkıcı bir etki alanı altında olacağının göstergesi” diye konuştu.

“Tarih onları İstanbul’un dramını sahneleyenler olarak anacak”

Cevahir Efe Akçelik, “Doğanın er ya da geç intikam alacağını söyleyerek kendi sorumluluklarını gölgelemeye çalışanları, hamaseti kamuoyunu yanıltmak için silah olarak kullananları, kentsel alanları sermayeye peşkeş çekenleri, su havzalarını ve yeşili yok edenleri, İstanbul’un kalbine hançer gibi gökdelenleri dikenleri, kenti, insanın değil sermayenin ihtiyacına göre düzenleyenleri, bilime ve meslek disiplinlerini önemsizleştirerek, kaderciliği yönetim şekli haline getirenleri tarih büyük İstanbul depreminden sonra, İstanbul’un dramını sahneleyenler olarak maalesef anacaktır. Yetkilerle gerekli önlemleri almaları için sesleniyoruz. Bizler TMMOB olarak bilim ve tekniğin ışığında talep ederlerse kendilerine her türlü desteği vermeye hazırız” şeklinde konuştu.

Toplanma alanı 470’den 77’ye düştü

Raporda deprem sonrası toplanma alanları ile ilgili şu ifadelere yer verildi:

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Doğal Afet Komisyonu, 2016 Aralık ayında hazırladığı rapora göre 470 deprem toplanma alanı 77’ye düşmüştür. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubemiz hangi deprem toplanma alanının imara açıldığına, hangi alanlara AVM yapıldığına, hangi alanlarda konut projesi uygulandığına, hangi yolların otopark haline getirildiğine ilişkin bilgileri defalarca kamuoyuyla paylaşmıştır. İstanbul Valiliğinin TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubemize yukarıda ifade edilen sorularına gizlilik gerekçesi ile cevap vermemesi, Valililiğe bağlı konunun bürokratik temsilcilerinin sözlü olarak ifade ettiği 70’e yakın toplanma alanının bulunduğu, bu alanların birçoğunun ise arsa sahibi olan kişilerin bilgisi dahilinde olmadan toplanma alanı ilan edildiği ve bu alanlarda 2 milyon kişi için hazırlık yapıldığı planlandığı ifade edilmektedir. Bir diğer sorun da bu alanlara kişilerin nasıl transfer edileceğidir.”

“Bir şehrin plansızlığı nasıl kurgulanabilir?”

Acil ulaşım yolları konusunda da tespitlerin yer aldığı raporda şunlar kaydedildi:

“Olası bir afet durumunda, çöken binalara bağlı olarak yol kapanmaları, binalara gelecek olası zarar hesaplarına dayandırılarak önlem almak gerekir. Afet sonrası binaların yıkılması sonucunda, araçların içinden geçebileceği en dar bir geçişin genişliği 3 metre olarak varsayılmaktadır. Yol kenarında bir binanın yıkılması halinde bile araç trafiğinin geçebilmesi için minimum 3 metrelik yol genişliğini sağlamak amacıyla en azından 11 ila 12 metrelik yol genişliğinin temin edilmesi gerektiğidir. Deprem toplanma alanları ile acil ulaşım yollarının akıbeti, deprem sonrası tam bir felaketle karşı karşıya kalacağımızı göstermektedir. İlgili bürokratik temsilcilerin sözlü ifadelerine göre günümüzde sayıları 70’lerle ifade edilen toplanma alanlarına olmayan acil durum yollarıyla nasıl ulaşılacağıdır. Bir şehrin plansızlığı bu kadar net bir şekilde nasıl kurgulanabilir ki.”