Şeriatçı Yargıtay üyesinden şaşırtmayan Atatürk ve 10 Kasım yazısı

Yargıtay Üyesi Abdullah Yaman'ın Atatürk ve 10 Kasım törenleri hakkında AKP'li yargının durumunu gözler önüne seren ifadeler kullandı.

Şeriatçı Yargıtay üyesinden şaşırtmayan Atatürk ve 10 Kasım yazısı

Yargıtay Üyesi ve Hukuk Genel Kurulu Başkan adayı Abdullah Yaman’ın Atatürk ve 10 Kasım hakkında kullandığı skandal ifadeler, AKP’li yargıdaki gerici kadrolaşmanın Gülen cemaati mensupları temizlendikten sonra da durmadığını ortaya koyuyor.

Gerici hukukçu, sosyal medya adresinde yazdığı yazıda, her 10 Kasım’da yapılan Atatürk’ü anma programlarındaki “ritüellerin zorunlu ibadete” dönüştüğünü savundu.  Yaman, “Sair türbe ve kabirlerde dua edenler, bilimsellik namına ti’ye alınırken, milli bayram ve anma törenlerinde bir nevi içtima alanına çevirdikleri Anıtkabir’deki cemaat mevcudiyeti istatistikleri üzerinden gurur devşirdiler” diye yazdı.

Söz konusu yazıyı paylaşan CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek ise, Yaman’a sert tepki göstererek, “Paylaşım Yargıtay Üyesi ve Hukuk Genel Kurulu Başkan Adayı Abdullah Yaman’ın. Alaycı ve gerçekleri çarpıtır biçimde bu ülkede en büyük hukuk devrimini yapan Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü aşağılamaya çalışıyor. Atatürk yeni aklına gelen hükümet üyeleri, CB bakalım tepki gösterecek mi?” ifadelerini kullandı.

Gülencilere çağrı yapmıştı: Ey benim hizmet ehli arkadaşım…

Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı gerici yüzünü açık eden yazısıyla sosyal medya kullanıcılarının büyük tepkisini çeken Yargıtay üyesi Yaman’ın 17-25 Aralık operasyonları sırasında yaptığı bir çıkışla da gündeme geldiği biliniyor. Yaman, o dönem AKP’yle devletin tüm kadrolarında olduğu gibi yargıda da aynı saflarda yürüyen cemaatçi yargı mensuplarına hitaben, operasyonlardan henüz yaklaşık 1 hafta süre sonra yazdığı yazıda, ortak referanslarının Kuran olduğunu ve ‘kanaat önderleri’nin ise ancak Allah ve peygamberden sonra geleceğini belirterek verecekleri kararlar konusunda uyarıda bulunuyor.

“Ey benim hizmet ehli arkadaşım” diye başlayan yazısında Yaman, “Hepimizin ortak referansı Kuran-ı Kerim’in bir çok ayetinde Allah bizlere seslenirken ‘akletmez misiniz’, ‘düşünmez misiniz’ gibi hitaplarla adeta hangi melekemizi geliştirmemiz gerektiğini gözlerimizin içine sokmuyor mu?” diyor. Dini referanslarla yüklü yazıda cemaat üyesi olmanın yanlış bir tarafı olmadığı belirtilerek, şu ifadeler kullanılıyor:

“Yanlışlık nerededir, diye soracak olursanız kafatasımız içinde yer alan beynimizi, basit bir baz istasyonuna indirgemeyeceğiz. Bizlerin manevi tekamülüne katkı sunan kanaat önderlerimizi seveceğiz, sayacağız, ancak asla ve asla rab haline getirip, Allah’ın konum ve derecesine ikame etmeyeceğiz. Dini anlayış ve yaşayışta referans sıramız ve normlar hiyerarşimizin; Allah, Peygamber ve ancak ondan sonra kanaat önderimiz olduğunu bir an olsun aklımızdan çıkarmayacağız. Birileri din adına bir şeyler emrettiğinde, öncelikle Kuran ve sünnet filtresinden geçireceğiz. Örneğin başkasının sırlarını ifşa yasağı, düşmanına dahi adaletle muamelede bulunma zarureti gibi, temel esaslarla bağdaşmayan bir şeyler istendiğinde ‘Allah’a isyan olan yerde kula itaat yoktur’ düsturuyla ayak direyeceğiz. Ehli sünnet inancımızda Peygamberler bile hata yapabilir, ilkesini benimsedikten sonra “benim imamım asla ve asla yanılmaz gibi” eylemli bir itikatla imanızın fabrika ayarlarıyla oynamasına müsaade etmeyeceğiz. Kaldı ki; Allah’ın verdiği akıl ve idraki amaç doğrultusunda kullanmadığınız için ‘kullanıcı hatasından’ garanti dışı kalması işin cabası olacaktır. Rabbim en başta ben olmak üzere hepimizi ıslah etsin.”