Reina'nın DJ'i katliam anlarını anlattı: Nefesini, adımlarını duyuyordum

Reina Katliamı'ndan yaralı olarak kurtulan DJ Abdullah Can Saraç, saldırı anlarını anlattı.

Reina'nın DJ'i katliam anlarını anlattı: Nefesini, adımlarını duyuyordum

Reina Katliamı’ndan yaralı olarak kurtulan DJ Abdullah Can Saraç, saldırı anlarına ilişkin, “Önce bir el ateş sesi duydum. Kurusıkı sandık. Sonra içeriyi taramaya başladı. DJ kabininin altında saklandık. Nefesini, adımlarını duyuyordum” diye konuştu.

Yılbaşı gecesi İstanbul Ortaköy’deki gece kulübü Reina’da 39 kişinin katledildiği saldırıdan yaralı kurtulan DJ Abdullah Can Saraç, dehşet anlarını Hürriyet’ten İsmail Saymaz‘a anlattı.

Saraç’ın ifadeleri şöyle:

“Şaka yapıyorlar sandık”

“Ben ve DJ arkadaşım Ufuk Akyıldız, DJ kabinindeydik. Saat 01.17’ydi. Kız arkadaşım mesaj atmıştı. Cevap yazacaktım. Saati oradan çözüyorum. İçeride 700-800 insan vardı. Bizim bulunduğumuz kapalı alanda 400’e yakın kişi vardı. Diğerleri balkondaydı. Dans müziği çalıyor, insanlar eğleniyordu. O an bir el ateş sesi duydum. Panik olduk. Kuru sıkı sandık; şaka yapıyorlar diye… Tereddüt içinde kaldık. Ufuk abiyle göz göze geldik. ‘Hiçbir şey olmamış gibi devam edelim’ dedik. O andan sonra içeriyi taramaya başladı. DJ kabininin altında çok dar bir alan var. Ufuk abi kolumdan çekti. Altına girip saklandık. Benim ağzımı tuttu Ufuk abi”

“3 kez tekbir getirdi”

“Adam (saldırgan) içeriye geçti. Her tarafı tarıyordu. Taradıktan sonra tek el ateş sesleri duyulmaya başlandı. O an yerde yatanlara sıkıyordu. Bizim DJ kabininin önüne kadar geldi. Ayak seslerini, nefes seslerini hissediyordum. Orada yine taramaya başladı. Çıkan boş kovanlar mobilyalara değiyordu. Bize kadar gelmişti. 4 tane şarjör değiştirdi. 4 tane saydım. ‘Allahım bu son olsun’ dedim. Silah sesleri hiçbir şekilde susmadı. Aynı silahtan atışlar yapılıyordu. Başka saldırgan yoktu, tek bir kişiydi. Silah sesleri kesildi. Bir dakika geçti, geçmedi; galiba üzerini değiştirdi. Bu kez hırıltılar, yardım isteyen sesler duyulmaya başlandı. Çok korkmuştuk. 3 defa Arapça şivesiyle ‘Allahuekber’ sesini duydum. Şivesi Arapçaydı, eminim.

5-10 dakika sonra polisin sesini duyduk. ‘Teslim ol’ dediler. Karşılık vermedi. 2-3 el silah sesi duydum. ‘Ufuk abi, bitmedi bu olay, biz burada öleceğiz’ dedim. 15 dakika sonra bağırma sesleri geldi, ‘Yere yat’ diye. Meğer yaralılara söylüyorlarmış. Biz ‘İmdat’ diye bağırdık. ‘Komiserim burada iki kişi var’ dediler. Özel harekâtçılar geldi. İnsanlar her yere kaçışmıştı. Depoya giren mi, bulaşıkhaneye saklanan mı dersiniz… Özel harekât geldikten sonra bize ‘Kabinin üstünden atla’ dediler. Kabin 1.5 metre yüksekteydi. Ayaklarım kilitlenmişti. Kendimi kaybetmiştim. Kapı kolu, her yer kandı. Yaralananlar, ölenler, kıvrananlar… Dışarıya çıktım. İlk kurşundan sonra dışarıya çıkışımız 45 dakika sürmüştü.”

“İhbar konuşuluyordu”

“Önceki günlerde tedirginlik vardı. İhbar alındığı söylenmişti. Personelle aramızda konuşmuştuk. Yanımızda bir kulüp var. İddiaya göre 3 kişi oraya keşfe gitmiş. Bize ‘3 şahıs geldi, polise ihbar ettik’ diye ikaz geldi. Garsonlar arasında böyle bir dedikodu vardı. Ben işe gelirken 3 kez polis kontrolünden geçtim. Gelene kadar 10-15 polis saydım. O kadar sıkı güvenlik vardı ki, şu an aklım duruyor, nasıl gelebildi… Akşam ‘Bize bir şey olmaz, yaklaşamaz, her yerde çevirme var, durdurulur’ demiştik. Taksiler bile çevriliyordu. Çevrede o kadar önlem varken, bir saldırı olmaz diyorduk.

Ben 35 yaşındayım. 15 yaşından beri mesleğin içindeydim. 8 yıldır Reina’da çalışıyorum. Psikolojim tamamen bozuk. Uyuyamıyorum. Bu saatten sonra DJ’lik işine devam etmeyi düşünmüyorum. Gece hayatını bitirdim.”