Metal işçisi kadınlar konuşuyor: 'Evet'i isteyenler sermaye yanlılarıdır

Metal işçisi kadınlar ile çalışma koşullarını, mücadelelerini ve ülke siyasetini konuştuk.

Metal işçisi kadınlar konuşuyor: 'Evet'i isteyenler sermaye yanlılarıdır

Erkeklerin çok yoğun olarak çalıştığı bilinen metal sektöründe metal işçisi kadınlar da üretim sürecinde yer alıyorlar. Gerici AKP iktidarının ülkemizdeki kadınlar açısından bir gelecek sunma şansı olmadığı gibi her geçen gün daha da büyüyen bir karanlık kadınları kuşatıyor.

Kadına dönük şiddet ve kadın cinayetlerinin eksik olmadığı ülkemizde, taciz, tecavüz gibi olaylar artık toplumsal bilinçte de sıradanlaştırılmaya çalışılıyor. Ancak bunlarla birlikte emeğine sahip çıkan ve her alanda mücadele veren kadınlar var.

Gazete Manifesto olarak, MATA Ahşap Otomotiv fabrikasında çalışan Birleşik Metal-İş (BMİS) üyesi işçi kadınlar ile bir röportaj gerçekleştirdik. Çalışma koşullarını, mücadelelerini ve ülke gündemini konuştuk.

Röportaj: Habibe Kılıç

Gazete Manifesto: Metal sektörü erkeklerin yoğun olarak çalıştığı bir alan olarak biliniyor. Kadınların çalışma koşullarından ve kendinizden bahseder misiniz ?

Aygül Çetinkaya: 9 yıldır metal/ahşap çizim sektöründe çalışıyorum. Birleşik Metal-iş sendikasına üye olmadan önce yaşadığımız birçok sorunumuz vardı. Örneğin 3 vardiyadan 2 vardiyaya düştük. En önemlisi ise erkeklerle aynı koşullarla çalışıp aynı ücretleri almamızdı.

Sakine Aydoğdu: 3 yıldır karbon bölümünde çalışıyorum. Ben şu anda 2 vardiya halinde çalışıyorum. İşimizin pek ağırlığı yok. Ancak sendika öncesi özellikle kadın işçiler olarak çok zorluk çektik. İşimiz olmamasına rağmen sırf kadın olduğumuz için fabrikanın belli alanları bizlere temizletiliyordu.

Armağan Dağdeviren: 3 yıldır robot operatörlüğü yapıyorum. Benim de sendika öncesi en çok zorlandığım konu lojistik desteğin verilmemesiydi. Yani ağır yükleri kaldırmak, taşımak bizlere kalıyordu. İtiraz ettiğimizde ise işten çıkarılmakla tehdit ediliyorduk. Erkek işçiler itiraz ettiğinde ise sadece geçiştiriliyor ya da geçici çözümler bulunuyordu. Sendika sonrası lojistik desteğin verilmesi bizleri çok rahatlattı insan olduğumuzu hissettik.

Sevgi Parlak: 17 yıldır metal sektörünün farklı kollarında çalıştım. Arkadaşlarımında dediği gibi zamanında bir çok zorluk çektik. Sendika sonrasında koşullarımız rahatladı ve en önemlisi artık dayanışma ruhu ile çalışıyoruz.

Gazete Manifesto: Fabrikalarda bazı alanların temizliğinin sırf kadın olduğunuz için sizlere yaptırıldığını söylediniz. Özellikle kadın işçilerinin karşılaştığı sorunlardan bahseder misiniz?

S.A. : Birçok bölüme lojistik destek verilmediği için yüklerin taşınması, soyunma odaların temizliği, tuvaletlerin temizliği bizlere yaptırılıyordu. Bazen de kullanılmayacak duruma geldiği için bizler mecburen nöbetleşerek temizliyorduk. Özellikle şeflerimizin, müdürlerimizin “Sizlere temizliği öğreteceğiz” hakaretlerine ve erkekler bölümlerini de kadınlara temizletmelerine maruz kalıyorduk.

A.Ç. : Bizim bölümde kadınlar çizim yapar. Sandalyede oturup çizim yaparken sürekli “Doğru otur, edepli otur” uyarılarını alırdık. Erkeklere bu şekilde yaklaşılmazdı. Çizim alanında ihtiyaç olmadığı halde kimyasal içeren önlükler giymemizi isterdi. Bu önlükler yüzünden bir çoğumuz bronşit başlangıcı yaşıyoruz. Sendika sonrası bu sorunlarımız giderildi. Ve en önemlisi artık erkeklerle eşit ücret, eşit zamlar aldık. Benim için sendika bir nevi eşittir özgürlük demektir.

S.P. : Birçok kişi nasıl oluyor bilmiyorum ama iş kıyafeti giymiyor ama bize zorunlu kılınıyor, vardiyalar da keyfi düzenleniyor. Belki de şu süreçte tek sıkıntımız bu kaldı diyebilirim.

Gazete Manifesto: AKP iktidarında sayısı ciddi artış gösteren kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine ilişkin neler söyleyebilirsiniz?

S.A. : Cumhurbaşkanı’nın kadına karşı söylemleri, toplumda cinayet, tecavüz ve taciz olarak karşılık buluyor. Zaten emek sömürüsü özellikle kadınlarda fazla iken son dönemlerde cinsel kimliğimiz üzerinden de sömürülüyoruz. AKP iktidarı boyunca kadının çalışma alanı iyice daraldı. Kadının emek gücünde ciddi düşüşler var. Kadının varlığı toplumda maalesef azaltılıyor. Cumhurbaşkanı her konuşmasında kadına yönelik taciz söylemleri ile toplumun kadına bakışını şekillendiriyor. Sürekli bir hakaret içerisinde “kadın mıdır kız mıdır” söylemleri var. Bir Cumhurbaşkanı böyle yaklaşırsa taciz ve tecavüzlerin aklanması da artar. Son olarak AKP iktidarı döneminde de artan iş cinayetlerini ve üstleri kapatılan davaları da göz önünde bulundurmak lazım.

A.Ç. : AKP iktidarı döneminde etki tepki meselesi var. Yani iktidarın kadına yönelik saldırıları artıkça kadınların örgütlenme mücadelesi de büyüyor. Devrimci kadınlarımız artıyor. Doğuracağımız çocuğa kadar karışıyorlar. Kürtaj hakkımız elimizden alınıyor. Neredeyse tüm politikalar yaşam hakkımızın elimizden alınmasına dair.

A.D. : Evet iktidar özellikle kadınlara fazlasıyla saldırıyor. Ancak ana mesele bizim toplumumuzun eğitimsizliği. Toplumu eğitimsiz hale dönüştürürseniz psikopatı da, katili de, sapığı da çıkacaktır. Bu şekilde devam ederse ilerde daha çok artacaktır. Görüyorsunuz çocuklara dönük taciz ve tecavüz haberleri var ve her şeyin üstü kapatılıyor. Kadınlarımıza, annelerimize önemli görevler düşüyor. Çocuklarımızı bu çirkin saldırılara karşı eğitmek görevimizdir.

S.P. : AKP iktidarının kadınlara yönelik politikaları resmen kadınları eve kapatmaya dönük; evinde otur, çocuk doğur, dışarıda ne işin var zihniyeti ile maalesef karşı karşıyayız.

Gazete Manifesto: Yaklaşan referandum hakkında ne düşünüyorsunuz?

A.Ç. : Ailemize, çevremize herkese EVET ve HAYIR’ı detaylı anlattığımızda HAYIR’ın sesinin yükseldiğini görüyoruz ve bu durum bize umut veriyor. Birçok kesim ciddi bir HAYIR kampanyası yürütmüyor. Eleştiriyorum ama HAYIR’ın çıkacağına inanıyorum. EVET’i isteyenler sermaye yanlılarıdır. Bu en çok biz emekçileri daha da sömürüleceği anlamına geliyor. Bizlerin sömürülmesi felaket değil midir? Bu sebeple Başkanlık Anayasasına karşı HAYIR’ı büyütmeliyiz.

S.A. : Referandum öncesi muhalif olan ve benim izlediğim, takip ettiğim bir çok kanal kapatıldı. Buna rağmen HAYIR çıkacağını düşünüyorum. Beni temsil etmeyen irademin olmayacağı bir anayasayı desteklemiyorum. Tek adam rejimini, diktatörlüğünü istemiyorum. Bu sistem Alevileri, Türkleri, Kürtleri, dil din çatışması içine sokuyor. Çünkü kapitalizm kendi güçleri ve iktidarları için bu keskin ayrımları yaratıyor. Yani referandum sonrası EVET çıkarsa bu ayrımlar artacak ve iç savaşa sürükleneceğiz. Bu sebeple bu bir felakettir. HAYIR demeliyiz.

S.P.: HAYIR’ın çıkması ülkemiz için hayırlı olacaktır. Özellikle EVET çıkması en çok işçi sınıfını etkileyecektir. Bu işçi sınıfına en büyük saldırı demektir. Daha çok sömürüleceğiz ve yoksullaşacağız anlamına geliyor. Çocuklarımızın ve bizlerin geleceği için diktatörlüğe HAYIR diyorum.

Gazete Manifesto: Son olarak kadınlara vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

S.A. : Kadınlarımızda toplumsal bilinç geliştirilmelidir. Sisteme karşı mücadele etmelilerdir. Kadınların gücü küçümsenmemelidir. Kadın isterse kafaya koyarsa yapamayacağı şey yoktur.

S.P. : Yaşamın her alanında özgürlüğümüz için en önde biz kadınlar mücadele etmeliyiz.

A.Ç. : Direnişlerde, grevlerde kadınların etkisi çok fazla. O yüzden kadınlar örgütlenerek özgürlüğü için en ön saflarda mücadele etmelidir.

Gazete Manifesto: Röportaj için teşekkür ederiz.