MESS’in ve işçilerin tutumu nedir?: Metal işçisini 'zorlu' bir dönem bekliyor

130 bin metal işçisini kapsayan toplu sözleşme süreci devam ederken, 130 bin işçiyi temsilen yürütülen görüşmeler tıkandı.

MESS’in ve işçilerin tutumu nedir?: Metal işçisini 'zorlu' bir dönem bekliyor

130 bin metal işçisini kapsayan toplu sözleşme süreci devam ederken, 130 bin işçiyi temsilen yürütülen görüşmeler tıkandı. Patronlar, “kriz” söylemine sarılırken, bir yandan da metal işçisinin örgütlenme hamlelerini baskılamaya çalışıyor.

Metal sektöründe Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile sektörde örgütlü üç sendika arasındaki toplu sözleşme görüşmeleri ayrı ayrı sürüyor. DİSK’e bağlı Birleşik Metal sendikasının MESS ile görüşmeler sonucunda “uzlaşmazlık zaptı” tutturmasının ardından, sarı sendika Türk-İş’e bağlı Türk Metal ve yandaş sendika Hak-İş’e bağlı Çelik-İş de uzlaşmazlık ilan etti.

Patron temsilcileri medyaya yaptığı açıklamalarda “sektörün zorlu zamanlardan geçtiğini” belirtirken, işçilerin bu konuda anlayış göstermesi gerektiğinin altını çiziyor. MESS Başkanı Kudret Önen görüşmeler sırasında yaptığı açıklamada “ortak paydamız Türkiye” diyor.

Ekonominin genel görünümündeki bozulma ve risklerin artması, ihracata dayalı bir büyüme stratejisi izleyen metal sektöründeki patronlarını “önlem almaya” itiyor. Patronlar önlemlerini “emekçilerin ücretlerinin baskılanması” üzerine kurguluyor. Öte yandan metal sektörünün temel ihracat kalemini oluşturan otomotiv sektörü ise “görece” düşük ücretler sayesinde üretim hacmini ve satışlarını katlıyor. Otomotiv sektörü 2016 yılında ihracat rekoru kırarken, üretim ve satış hacimlerinde kritik bir değişiklik bu yıl da yaşanmadı. Geçtiğimiz yılları milyarlarca liralık kârla kapatan sektör şimdi yavaşlamanın endişesini taşıyor.

MESS’ten üçlük atış

Bu endişe çerçevesinde metal işçilerine dönük adım atan MESS, yüzde 3’lük ve 3 yıllık bir sözleşme taslağını işçinin önüne koydu. İşçiler ise ilk 6 ay için yüzde 40’a yakın bir ücret artışı ve en çok 2 yıllık sözleşme imzalamak istiyor. Metal işçisi için ilk 6 aylık zam oranı çok önemli. Bu ilk 6 ay sonrasında genelde zamlar enflasyon ve vergi artışları karşısında eriyor.

Özellikle Birleşik Metal sendikası, işçiler arası kıdem farkından kaynaklanan ücret farklılıklarını azaltmak isteyen bir sözleşme taslağına sahip. Saatlik ücretlerdeki düşüklük işçinin temel yakındığı başlıklardan biri. Sektörde ortalama ücretler 1700 ile 1800 lira arasında seyrediyor.

Dolayısıyla metal işçisini önümüzdeki günlerde “sıcak” bir gündem bekliyor. Bu çerçevede harekete geçen sendikalar işyerlerinde eylemlere başladı. Yandaş Çelik-İş sendikası yalnızca açıklama yapmakla yetinirken, sarı sendika Türk Metal ise “yemekhanede ses çıkarma” eylemiyle sınırlı kaldı. Birleşik Metal sendikası ise örgütlü olduğu işyerlerinde 1 saatlik iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.

Toplu sözleşme süreci neden önemli?

Metal sektöründe toplu sözleşme görüşmeleri kritik rol oynuyor. 1 milyon 450 bin işçinin çalıştığı sektörün yalnızca yüzde 10’nu kapsayan toplu sözleşme görüşmeleri gerek metal sektöründeki işçilerin gerekse de diğer sektörlerdeki işçilerin “kaderini” belirleyecek. Geçmiş iki dönem toplu sözleşme sürecinin yarattığı grev dalgasının ve edinilen hakların Bosch deneyimini ya da 2015 metal direnişini yarattığı göz önünde bulundurulduğunda metal işçilerinin önümüzdeki birkaç ayı belirleyici bir rol üstlenecek.

Metal sektöründe emekçilerin mücadele ederek kazandığı örgütlenme mevzileri, patronların sistematik saldırısına uğrarken, sendikaların grev sürecini başlatması bu saldırıları da kırmak için önemli. Son olarak Güney Kore menşeili Posco ve Çin menşeili HTSolar fabrikalarında işçilerin örgütlenmesi patronların hışmına uğradı. 2015 direnişinde öne çıkan Renault, Tofaş, Mako, Çoşkunöz vb… gibi işyelerinde de işçiler benzer olumsuzluklarla karşılaşmıştı. İşçiyi iktidar-sendika-patron mengenesine sıkıştıran düzen, bu mengenenin zayıfladığı her noktada saldırıya geçiyor. Dolayısıyla, önümüzdeki grev süreci sadece işçilerin ekonomik hakları açısından değil, örgütlenme hamlesi açısından da değerli.

Metal işçisi kısır döngüyü kırmak zorunda

Öte yandan işçiler bu sürece “düşük enerji” ile giriyor. İlk eylemler işçilerin ısınma turu olarak öne çıktı. Ancak OHAL döneminde grevlerin ardı ardına yasaklandığı göz önünde bulundurulduğunda, işçilerin grev sürecine hazırlanması ve işyeri komiteleri kurarak direnç noktaları kurması zorunlu hale dönüşmüş durumda. Aksi takdirde metal işçisini “satış sözleşmelerinin imzalandığı” kısır döngü beklemektedir ki; bu metal işçisi için en olumsuz sonuç olur. O nedenle sınıf sendikacılığı iddiasındaki sendikalar başta olmak üzere metal işçilerinin fiili ve meşru bir mücadeleye hazırlanması gerekiyor. 

HATIRLATIYORUZ:

İşte yakın dönem metal işçilerinin direnişinden satır başları:

· 2011 yılında gerçekleşen toplu sözleşme görüşmeleri tıkandı. Birleşik Metal üyesi 15 bin işçi 21 yıl sonra ilk kez greve gitti. Grev kararının asılmasının ardından birçok işyerinde toplu sözleşme imzalandı.

· 2012 yılında Bursa’da bulunan Bosch fabrikasında işçiler toplu bir biçimde Birleşik Metal sendikasına geçti. Sarı sendika Türk Metal ve patron olaya müdahale etti. İşçiler Türk Metal’e geri dönmek zorunda kalırken, Türk Metal 2015’te diğer işyerlerinden ayrı toplu sözleşme imzalamak zorunda kaldı.

· 2015 yılında Birleşik Metal’e bağlı 15 bini aşkın işçi greve gitti. İki günlük grev “yasaklandı”. Buna karşın MESS bölündü ve işyerlerinde işçiler lehine sözleşme imzalandı.

· Mayıs 2015’te Bursa’da otomotiv fabrikalarında çalışan işçiler sarı sendikadan istifa etti. Eylem dalgası bütün önemli sanayi merkezlerine yayıldı. 15 gün sonucunda on binlerce işçi Türk Metal’den istifa etti. Bu eylem dalgası 1998 yılındaki metal işçisi eylemlerinden sonraki en büyük eylem dalgasıydı.