MANİFESTO ÖZEL | AKP’nin gayrı resmi muhafızları: Halk Özel Harekât

ÖZEL HABER | AKP’nin gayrı resmi muhafızları: Halk Özel Harekât

MANİFESTO ÖZEL | AKP’nin gayrı resmi muhafızları: Halk Özel Harekât

Alev Doğan

15 Temmuz’un ardından AKP tarafından paramiliter güçlerin oluşturulduğu, AKP’lilerin bireysel silahlanmaya gittiği pek çok kez gündeme gelmiş, kulaktan kulağa dolaşan bir bilgi olarak kamuoyunda yer bulmuştu. Geçtiğimiz günlerde “dernek” faaliyeti statüsü altında örgütlenen Trabzon merkezli Halk Özel Harekât isimli oluşumun varlığı ise bu iddiaları doğrular gibi. Halk Özel Harekât kuruluşunun ardından ilk “çıkış”ını cihad çağrısı ile yaparak misyon ve vizyonunu da gözler önüne sermiş oldu.

Kamuoyunda AKP’nin paramiliter gücü olarak değerlendirilen Halk Özel Harekât ve benzeri oluşumların sinyalini aslında dönemin başbakanı Erdoğan, kimi açıklamalarında vermişti;

“Şu anda evlerinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var. Ve biz onlara diyoruz ki aman sabırlı olun. Sakın bu oyunlara gelmeyin.

Vatandaşlarıma özellikle sabır tavsiye ediyorum. Fakat tabi bu sabır nereye kadar olacak. Bunun da endişesi içerisindeyim.”

“Kendiliğinden” bir araya gelmiş gibi görünen, “vatandaşın haklı tepkisi” kisvesi altına gizlenen paramiliter örgütlerin mazisi aslında Türkiye’de oldukça eski. NATO’nun, CIA’in eğitip donattığı bu güçlerin işleri bittikten sonra devlet tarafından nasıl bir kenara atıldıkları da sayısız tetikçi eskisinin yıllar sonra gelen itiraflarında görülebilir.

Uluslararası tröstlerden, Kolombiya ordusundan, illegal olarak Kolombiyalı politikacılar ve devletten, devlet programı Convivir’den finansman ve ekipman sağlayan, uyuşturucu trafiği ile de bağlantılı olan “Autodefensas unidas de Colombia” ; 1971’de İRA’ya karşı kurulan Kuzey İrlandalı kraliyet yanlısı “Ulster defence association” ; Cezayir Kurtuluş Savaşı’na karşı “Cezayir Fransızdır Fransız kalacak” sloganı etrafında örgütlenen “Organisation de l’armee secrete” ve benzeri sayısız örgütlenmeler de dünya üzerindeki paramiliter örgütlenmelerin en başat örnekleridir. Tüm dünyadaki paramiliter örgütlenmelerin en büyük ortak noktası ise uluslararası güçler tarafından da desteklenmeleridir.

Dünyanın en büyük terör örgütü olarak bilinen NATO, kendisine üye ülkelerdeki kontrgerilla faaliyetleri dizayn etmiştir. Yasal görünümlü kurumların içine gömülerek örgütlenen kontrgerilla, faşist çeteler, siyasi partilerin içerisine uzanan kollar NATO’nun tezgâhında biçimlenmiş ve yetkinleşmiştir.

NEDİR BU HALK ÖZEL HAREKÂT

Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın internet sitesinde kaydı bulunan “resmi” bir dernek olarak görülen, faaliyet alanı ‘düşünce temelli dernekler’, detaylı faaliyet alanı ise ‘sosyo politik alanda faaliyet gösterenler’ olarak tanımlanan Halk Özel Harekât isimli örgütlenme 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kurulan bir örgütlenme. Düşünce temelli olduklarını iddia etseler de perde arkasında neyin döndüğünü kamuoyu yakından bilmekte. Bu ve benzeri yapılanmaların Türkiye’de ve dünyada neye hizmet ettikleri de…

Derneğin kurucusu ve başkanının Fatih Kaya isimli bir kişi olduğu görülürken, “trabzonhabercisi.com” isimli haber sitesinde Kaya için “Türkmen Dağındaki Kayı (IYI) Tim Komutanı ve HÖH’ün kurucusu” olarak bahsediliyor.

Türkmen Dağı olarak belirtilen bölge Suriye’nin kuzeybatısında kalan, cihatçı çetelerin yuvalandığı bir bölge. Aslında resmiyette Türkmen Dağı olarak bir yer yok. En azından ismi böyle değil. Türkmen Dağı uydurmasının nedeni ise, cihatçı çetelere verilen desteği kamuoyu nezdinde onaylatmak.

Hatırlanacaktır; Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Kaptan Kartal, bir dönem AKP’nin yaygarayı koparttığı Bayırbucak Türkmenlerini ziyarete gitmiş, oradaki mücahitler ile Nusra Cephesi bayrağının önünde “gururla” çektirdiği fotoğrafı kamuoyuna servis etmişti. Bu fotoğraf bir bakıma orada yaşayan Türkmenlerin Nusra Cephesi, Ahrar uş-Şam gibi cihatçı çetelerin kucağına ittiğinin, sonra da MİT’in bunları Fetih Ordusu çatısında, “Sultan Murat Tugayı” adı altında toplayarak kullandığının belgesi idi.

Devam edelim;

Aynı isimli haber sitesinde verdiği mülakatta şu ifadeleri kullanıyor Fatih Kaya;

“Bunun bir cihad olduğunu insanların bilmesi gerekiyor. Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan bizlere meydanlarımızı terk etmememizi söyledi. İster 1 hafta ister 1 sene ister hiç fark etmez normal yaşantımıza da devam ederek buradaki tüm arkadaşlarımızla birlikte nöbetimize devam ediyoruz. Allah ömür verdiği sürece de devam edeceğiz. Keşke herkes bunun bilincine varabilse. Cihad kolay kolay ilan edilmez. Devletimizin başı, başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan bizlere cihad ilan etti. Bizler bunun farkındayız Rabbime şükürler olsun. Şunu da o gafiller, o hainler şunu iyi bellesin; bize sadece sokaklara inin denildi, bizlere sokaklara inin de sokakları onlardan temizleyin denmeseydi biz şu an sizinle Afrika’da röportaj yapıyor olurduk. Bunun bilincine varmaları lazım. Bizler Elhamdülillah Osmanlı’nın torunlarıyız.”

Cihad, Osmanlı torunu olmak, başkomutanlık…

Kaya, dersine iyi çalışmış bir biçimde kamuoyuna verdiği demeçte kelimeleri bilinçli bir biçimde seçiyor. Çünkü bu hamasi söylemlerin, tabir-i caiz ise gaza getirici ifadelerin toplumda bir karşılığı olduğunu biliyor. İşte işin en tehlikeli yanlarından bir tanesi de bu. Ülkemizde ardı ardına bombalar patlatan bu cihatçı örgütler, onların arkasındaki emperyalist güçler, onlara hamilik yapan iktidar; hepsi ama hepsi ülkenin geldiği bu durumda pay sahibi.

Fatih Kaya’nın ve başkanı olduğu derneğin, misyonunu tamamladıkları zaman nerede ve ne durumda olacakları bugünden net bir biçimde görülebiliyor.

Bugün kahraman ilan edilenlerin yarın gazete manşetlerini süsleyen itiraf niteliğindeki demeçlerini tahmin etmek zor değil…

Her şey siyasi iklimin değişmesine bakar. Halk Özel Harekât gider başka bir yapılanma gelir. Tümünden kurtulmak ise insanca yaşanacak bir düzen ile mümkündür.