Komünistlerden Erdoğan'a yanıt: Lozan değil, sermaye diktatörlüğü gözden geçirilmelidir!

Türkiye Komünist Hareketi (TKH), AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Lozan Antlaşması gözden geçirilmelidir" ifadesine yanıt verdi.  

Komünistlerden Erdoğan'a yanıt: Lozan değil, sermaye diktatörlüğü gözden geçirilmelidir!

Türkiye Komünist Hareketi (TKH), AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Lozan Antlaşması gözden geçirilmelidir” ifadesine yanıt verdi.  

“Lozan değil, sermaye diktatörlüğü gözden geçirilmelidir” başlığı ile yayımlanan açıklamada; Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunların iki ülkenin sermaye sınıfı, onların çıkarları, emperyalizm ve işbirlikçilerden kaynaklandığı vurgulanırken, iki ülkenin emekçi halklarının sermaye diktatörlüğünden kurtulması gerektiği ifade edildi.

TKH tarafından yayımlanan açıklamada yer alan ifadeler şöyle;

“Lozan değil, sermaye diktatörlüğü gözden geçirilmelidir!

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son Yunanistan gezisinde bir kez daha Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgesi Lozan Antlaşması’nı gündeme getirerek güncellenmesi gerektiğini ileri sürdü.

Türkiye’nin “beka sorunu”ndan bahsedenlerin, Türkiye’nin uluslararası varlığını belirleyen, güvence altına alan ve yoksul halk çocuklarının emperyalistlere ve onların desteklediği Yunan egemenlerine karşı son imkanlarıyla ve canları pahasına kazandıkları zaferle yazılan uluslararası bir antlaşmayı tartışmaya açmak istemeleri bir ihanet değilse büyük bir aymazlıktır.

Sadece iki ülkenin sermaye sınıflarının emekçi halkların sırtına bindirdiği yüklerin, uyguladıkları kemer sıkma politikalarının üzerini örtmek için dost ve komşu Yunan emekçileri ile Türkiye emekçilerinin hiçbir çıkarı olmayan gerilimleri beslemesine yarayan bu tartışmalardan vazgeçilmelidir. Türkiye, kuruluşunda en büyük desteği aldığı Sovyetler Birliği’nin olmadığı bir dünyada kendi varlığını tartışmaya açmamalıdır.

Erdoğan’ın en basit tarih ve siyaset bilgisinden yoksun sözleri Batı Trakya’daki azınlığın haklarını korumayı değil onlar üzerinden iç siyasette prim yapmaya yöneliktir. Yine Ege Denizi’nde yaşanan sorunların iki ülkenin emekçi halklarını karşı karşıya getirmeden barışçıl bir şekilde çözülmesi, iki ülkenin Ege Denizi’nden serbestçe yararlanabilmesi ve silahsızlanmayı konuşmak yerine sınırların tartışmaya açılması, savaşın konuşulması büyük bir hatadır.

Türkiye’de AKP ve Yunanistan’da SYRIZA’dan oluşan iki işbirlikçi hükümetin her iki ülkede milliyetçiliği ve dinci gericiliği öne çıkararak ekonomik krizlerin ve sermayenin kar hırsının maliyetlerini yeni vergiler, ücretlerin düşürülmesi, işçi sınıfının örgütlü mücadelesinin engellenmesi gibi piyasacı adımların tartışılmasının önüne geçilmek istendiği açıktır.

İki ülke hükümetleri arasında sermaye sınıflarının ucuz işgücünü sömürmede, yeni yatırım alanları yaratmada ve doğal kaynakları yağmalamada işbirliği yapmakta, NATO şemsiyesi altında ortak oldukları emperyalist müdahalelerin neden olduğu mülteci krizinden kazanç sağlamakta uzlaştıkları görülmektedir.

Bu uzlaşının ardından işçi sınıfına ve emekçi halka yönelecek yeni saldırıların yeni Kardak şovlarıyla, iki ülkenin dost ve komşu emekçi halkları arasında milliyetçi hezeyanları besleyerek kabul ettirilmeye çalışılması boşa düşürülmelidir.

Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunlar iki ülkenin sermaye sınıfı, onların çıkarları, emperyalizm ve işbirlikçilerden kaynaklanmaktadır. Sorunların çözümü ise bellidir. NATO’dan çıkılmalı, Lozan Antlaşması tam olarak uygulanmalı, iki ülkenin sermaye sınıflarının provokasyonları sona erdirilmeli ve iki ülkenin emekçi halkları sermaye diktatörlüğünden kurtulmalıdır.”