İyi bir komşu, komşu bir ülkeden midir?

İshak Rıza İKSV, Koç Holding A.Ş. sponsorluğunda düzenlediği 15. İstanbul Bienali’nin kavramsal başlığını “iyi bir komşu” olarak belirlemişti. İshak Rıza “İyi bir komşu, komşu bir ülkeden midir?” sorusunu  Suriye ve “AKP Türkiye’si” üzerinden kaleme aldı. İyi bir komşu deyince aklımıza hemen şu soru geliyor acaba biz iyi bir komşu muyuz? Hayır, hayır kapı komşunuz gelmesin... View Article

İyi bir komşu, komşu bir ülkeden midir?

İshak Rıza

İKSV, Koç Holding A.Ş. sponsorluğunda düzenlediği 15. İstanbul Bienali’nin kavramsal başlığını “iyi bir komşu” olarak belirlemişti. İshak Rıza “İyi bir komşu, komşu bir ülkeden midir?” sorusunu  Suriye ve “AKP Türkiye’si” üzerinden kaleme aldı.

İyi bir komşu deyince aklımıza hemen şu soru geliyor acaba biz iyi bir komşu muyuz? Hayır, hayır kapı komşunuz gelmesin hemen aklınıza bir de sınır komşumuz var: Suriye!

Mesela Suriye’de meşru ve seçilmiş hükümete karşı barbar gerici teröristleri desteklemek kötü bir komşuluk örneğidir. Kötü mü kötü bir komşuya bir sürü örnek verilebilir ama buna en iyi örnek, önce Dışişleri Bakanı sonra da Başbakan olan Ahmet Davutoğlu’dur; Suriye’de IŞİD’lı teröristlerce işlenen cinayet ve katliamlarda ABD’nin suçu ne kadarsa Davutoğlu’nun suçu da o kadardır. Komşuda dökülen insan kanında parmağı vardır.

Önce Dışişleri Bakanı sonra da Başbakan olan Ahmet Davutoğlu’nun “Biz Suriye’de bütün alternatifi deneyerek bugünlere geldik ama bu sancılı sürecin çok uzun süreceğini düşünmüyorum. Esad’ın ne zaman gideceğine yönelik bir zaman tayin etmedim ama kendi halkına yabancılaşan rejim ayakta kalamaz.”  dediği tarih 24 Ağustos 2012’dir.

Bu sözleri sarf ettikten sonra kötü mü kötü komşu Ahmet Davutoğlu’nun Recep Tayyip Erdoğan ile ters düşüp AKP genel başkanlığından ve başbakanlıktan istifa etmesinin arasında sadece 4 yıl vardır.

Kötü komşu Davutoğlu’nun “kendisi ayakta kalamamış” devrilip, yıkılıp gitmiştir ama Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ise bugün görevine sürdürmektedir.

Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya…

Kötü komşu biter mi hiç? En komik ve en kötü komşu ise Türkiye’nin ilk Avrupa Birliği Bakanı “bakara makaracı” Egemen Bağış…

Bağış da TBMM’den çıkan savaş tezkeresine ilişkin konuşurken “Türkiye eğer savaşmaya çok meraklı bir ülke olsaydı uçağı düşürüldüğünde onu bahane eder ve Suriye’yi yerle bir ederdi. Bugün Türkiye’nin askeri gücü Suriye’yi birkaç saat içerisinde yok edecek noktadadır çok şükür. Ama bizim Suriye halkıyla bir sorunumuz yok. Bizim komşularımızla dostlarımızla hiçbir ülkenin halkıyla bir sorunumuz yok” ifadesini kullandığında tarih 5 Ekim 2012’ydi. Egemen Bağış bir yıl sonra 2013’te 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından istifa etmek zorunda kalıyordu. Egemen Bağış hem kötü komşu hem de mürteşi (rüşvet yiyen) olarak tarihe geçiyordu.

Ama en korkunç komşulardan biri Recep Tayyip Erdoğan idi. Oysa 15 Ağustos 2010 tarihinde Gaziantep’te yaptığı bir konuşmada: “Biz geldik Esad kardeşimle oturduk. İki ülke arasındaki meseleleri konuştuk, istişare ettik, müzakere ettik ve Türkiye ile Suriye’yi bölgenin iki kardeş, iki dost ülkesi haline getirdik mi? Her alanda iş birliğine gittik mi? Ekonomide, ticarette, dış politikada, kültürde, sanatta, ulaştırmada, bayındırlıkta iş birliği anlaşmaları imzaladık mı? Suriye’yle Türkiye arasındaki mayınları temizlemek için adımlarımızı attık mı? Suriye’yle aramızdaki vizeleri kaldırdık mı?” diye halka soruyordu.

Aç kurt bile komşusunu dalamaz!

Tanrı kimseye bir politik şizofren komşu vermesin. “Arap Baharı” ile birlikte Erdoğan’ın Suriye ile ilgili düşünceleri aniden değişiyordu. Komşu lider, daha önce ‘Kardeşim’ dediği Beşar Esad’a düşman oluyor hatta Esad’ın adını Esed yapıyor ve Suriye ile ilişkiler tam tersine dönüyordu.

“İnşallah biz en kısa zamanda Şam’a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız. O gün de yakın. İnşallah Selahaddin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camii’nde namazımızı da kılacağız.” diyordu kötü komşu.

O beklediği gün hiç gelmedi… Ne Şam’a gidebildi, ne oradaki kardeşleriyle kucaklaşabildi ne Selahaddin Eyyubi’nin kabri başında fatiha okuyabildi, ne de Emevi Camii’nde namazımız kılabildi.

Ocak 2014 tarihinde Türkiye istihbaratı MİT tarafından Suriye’deki cihatçı çetelere TIR’larla silah gönderilirken Suriye sınırı yakınlarında jandarma tarafından durdurulan TIR’larda yapılan aramalarda silahların olduğu ortaya çıkıyordu. Jandarmanın TIR’lara el koymasının ardından devreye dönemin Başbakanı olan Kötü komşu giriyor TIR’ların serbest bırakılmasını sağlıyordu.

“İyi Bir Komşu, Komşu Bir Ülkeden midir?”

Suriye’nin ulusal serveti, altyapısı ve kurumları 6 yılı geçen çatışmanın ardından neredeyse tamamen çöktü. Ülkede doğrudan ve dolaylı olarak savaştan kaynaklanan ölümlerin sayısı 470.000 olarak tahmin ediliyor.

2011’den bu yana, ülke nüfusunun% 11.5’inin öldüğü veya yaralı olduğu biliniyor.

Suriye’de ortalama yaşam süresi 2010’da 70 iken 2015’te 55,4’e düştü. İstatistiksel olarak Suriye’de ölüm oranı arttı. 2010’da binde 4.4 iken 2015’te binde 10.9’a yükselmiş durumda. Ülkedeki genel ekonomik kayıpların 255 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.

Tüketici fiyatları (2015) geçen yıl% 53 yükseldi. Ancak acı eşitsiz yayılıyor. Çatışma bölgelerinde ve kuşatılan alanlardaki fiyatlar ülkenin herhangi bir yerinden çok daha yüksek ve artık tekelleşen savaş tüccarlarının kâr marjları artıyor.

22 milyon nüfuslu ülkenin yarısı evlerinden ayrıldı. Yaklaşık 14 milyon insanın acil yardıma ihtiyacı var.

Takribî 5 milyon insan komşu ülkelere kaçtı; Türkiye 2.7 milyon, Lübnan 1 milyondan fazla ve Ürdün 650 bin Suriyeli’ye “ev sahipliği” yapıyor. Yaklaşık bir milyon kişi de Avrupa’ya sığınma talebinde bulundu. Mültecilerin dörtte üçü kadın ve çocuk. 2016 yılında en az 652 çocuk öldürüldü. En az 850 çocuk da savaşçı olmaları için kaçırıldı. Çocuklar bu dönemde bir yandan erken yaşta evliliğe zorlanırken diğer yandan insanlık dışı koşullarda zorla çalıştırıldı. Yaklaşık bir milyon kişi Suriye’de kuşatılmış bölgelerde sıkışıp kaldı. Hiçbir yardımın ulaştırılamadığı yerlerde açlık ve kıtlık en büyük sorun.  UNICEF bu rakamların daha yüksek olabileceğini söylüyor.

Tüm bu yaşananları anımsadığımızda “İyi bir komşu, komşu bir ülkeden midir?” sorusunun yanıtı “AKP Türkiye’si kötü bir komşudur” olacaktır.

Sizce de öyle değil mi?