İKD üyesi eğitimciler yeni müfredatı değerlendirdi

İlerici Kadınlar Derneği (İKD) üyesi eğitimciler Aydan Güner ve Ela Basa ile MEB’in açıkladığı yeni müfredatı değerlendi. AKP’nin eğitimde şeriat esaslarını hayata geçirme hedefi kapsamında, her müfredatın başına ‘değerler eğitimi’nin girdiği, evrim teorisinin çıkarıldığı, ‘cihat’ kavramının girdiği müfredat, laikliğe ve pedagoji bilimine aykırılığı ile bilimi ve aklı dışlayan yönleri ile büyük tepki çekmişti. İKD üyesi... View Article

İKD üyesi eğitimciler yeni müfredatı değerlendirdi

İlerici Kadınlar Derneği (İKD) üyesi eğitimciler Aydan Güner ve Ela Basa ile MEB’in açıkladığı yeni müfredatı değerlendi.

AKP’nin eğitimde şeriat esaslarını hayata geçirme hedefi kapsamında, her müfredatın başına ‘değerler eğitimi’nin girdiği, evrim teorisinin çıkarıldığı, ‘cihat’ kavramının girdiği müfredat, laikliğe ve pedagoji bilimine aykırılığı ile bilimi ve aklı dışlayan yönleri ile büyük tepki çekmişti.

İKD üyesi eğitimciler Ela Basa ve Aydan Güner, AKP’nin iktidara geldiğinden beri sürekli eğitim sistemine müdahale etmesinin temel dayanağını, son büyük müfredat saldırısı başlığı altında masaya yatırdı:

AKP’nin iktidara geldiğinden beri sürekli eğitim sistemine müdahale etmesinin temel dayanağını irdeleyelim.

Aydan Güner: Tarih boyunca eğitim, egemen sınıf ideolojisinin yeniden üretiminin ve topluma yayılmasının, kabul ettirilmesinin bir aracı olarak işlev görmüştür. İktidardaki güç, kendi konumunu koruyabilmek ve bireyleri üretim ilişkilerine uygun olarak yetiştirmek için eğitimi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmıştır. Bu bağlamda eğitim, iktidarın ideolojik araçlarından biridir. Devletin bütün ideolojik argümanları eğitim sisteminin içeriğine yansıtılır. Bu bağlamda daha önce müfredatta daha bilimsel içerik ve laiklik kavramları yoğun yer alırken, AKP’nin iktidara gelmesi ile birlikte müfredat baştan aşağı gerici argümanlarla doldurulmuştur. Bu gerici müfredatta konuların anlanması değil ezberlenmesi istenir. Araştıran ve sorgulayan, eleştiren ve doğru bildiğini sonuna kadar savunan zihinler bu eğitim anlayışıyla asla bağdaşmaz. Onun istediği kendisinin doğru dediğine doğru diyecek, yanlış dediğine yanlış diyecek, kısacası egemen ideolojiyi tartışmasız kabul etmeye yatkın, pasifleşmiş ve edilgen hale gelmiş bireylerdir. Konuya bu açıdan yaklaştığımız zaman AKP’nin iktidara geldiği günden beri sürekli eğitim sistemiyle ilgili değişiklikler yapmasını, yerleştirmeye çalıştığı sistemin kindar ve dindar nesillerini oluşturmak için attığı doğal adımlar olarak görmek gerekir. Bu amaçla hareket ederken 4+4+4  eğitim sistemine geçişle birlikte çocukların 5,5 yaşında okula başlaması sağlanarak pedagojik olarak hazır bulunmayan bu çocuklarımızı biz öğretmenlerin sınıfta 40 dakika boyunca tutması beklemiş ve ciddi uyum sıkıntıları yaşanmıştır. Devam eden süreçte yeni okul açmak yerine var olan okulların büyük bir kısmı İmam Hatip Ortaokulları ve Liselerine dönüştürülmüş, insanlar bu okullara gitmeye mecbur bırakılmıştır.  Bununla da yetinmeyip öncesinde fazlaca Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni atayarak zorunlu-seçmeli ders olarak bütün okullardaki öğrencilere Arapça, Hz. Muhammed’in Hayatı, Kur’an-ı Kerim gibi dini içerikli dersler dayatılmıştır.  Son müfredat değişikliği ile de cihad kavramının ders programlarında yer alması, evrim teorisinin biyoloji ders programlarından çıkarılması gibi radikal değişiklikler ile bugüne kadar yapılan müdahaleleri daha da pekiştirmiş ve zirveye çıkarmıştır.

Yeni müfredattaki en radikal değişiklikler ifade edilmeli

Ela Basa: AKP iktidara geldiğinden beri sürekli eğitim-öğretim sistemine müdahale etti. Ülkemizin ileri görüşlü, sol, sosyalist kesimlerinin sürekli eleştirmesine ve yaklaşan tehlikeye dikkat çekmesine karşın etkili bir toplumsal muhalefet oluşmadı. Açıklanan müfredatla ilgili ayrıntılar gelmeye başladıkça, açıklananın sadece bir müfredat değişikliği değil, cumhuriyetin, laikliğin ve bilimsel eğitimin tamamen yok edilmesi anlamına geldiği bütün açıklığıyla ortaya çıktı.

Aydan Güner: Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından açıklanan yeni müfredata yakından baktığımızda en dikkat çekici değişiklikleri şöyle özetleyebiliriz;

–Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine dair açıkladığı taslak müfredat, bugüne kadarki en mezhepçi ve ümmetçi anlayışa sahip eğitim programıdır.

– “CİHAD” kavramı bir ibadet gibi ele alınmıştır. Yani bu uğurda kafa kesen radikal İslamcı örgütlerin varlığına rağmen müfredata göre; cihad, namaz kılmak, oruç tutmak gibi bir İslam şartıdır. Hatta İslam’ın diğer gereklerini yerine getiren bir Müslüman, cihad etmiyorsa ibadetini eksik yapıyordur.

–Taslak müfredatta yer alan ünite adları; Günlük Hayatta Dini İfadeler, Dinle İlgili Temel Kavramlar, Hz. Muhammed’i Tanıyalım, Din ve Temizlik şeklindedir. Sünnilik dışında hiçbir mezhebe ve inanca yer verilmediği görülmektedir.

–Cumhuriyet değerleriyle çatışıp sürekli Osmanlı vurgusu yapan AKP, müfredatta kendi zihniyetini somutlaştırmıştır. Daha önceki program da olduğu gibi, Osmanlı Tarihi konularında sadece kuruluş ve yükselme dönemi ele alınırken gerileme ve dağılma dönemlerine hiç yer verilmemiştir. (Yani Osmanlının yıkılmadığı kast edilmektedir.)

–Evrim teorisi müfredattan çıkarılmıştır. Biyolojik çeşitlilik konusunda evrimsel tarih açıklanmadığı için, sadece ezbere dayalı canlı çeşitliliği verilmektedir. Bu kadar canlı çeşitliliği varken, canlının oluşum tarihini bilmemek, öğrencilerde bilgi bütünlüğü oluşmaması anlamına gelmektedir.

–Müfredat kapsamında Atatürk’ün hedefleri, nutku, sansürlenmiş! Laiklik, ahlak ve Alevilik ancak “dostlar alışverişte görsün” kabilinden içi boşaltılarak, özünden uzaklaştırılarak yer almış. Alevi Yoluna ‘kültür’ Cem ibadetine “tören”, cem evine “yer” denilmiştir.

– Matematik başarı oranlarının düşmesinin önlenememesi karşısında sorunu çözmek için ne yapılması gerektiği tartışılmadan matematikte başarılı olan ülkelerin matematik eğitimi kopya edilip Türkiye’ye uygulanmaya çalışılmış, başarısızlık daha da artınca çareyi müfredatı basitleştirerek ve daraltarak bilimsel rotadan çıkarmakta bulmuşlardır.

Yukarıda kısaca değindiğim maddelerde de görüldüğü gibi Eğitim müfredatında yapılan değişikliklerin amacı oldukça açık ve nettir. O zaman, biz cumhuriyet ve laiklik savunucularının da açık ve net olması, bir an önce örgütlü bir biçimde mücadele etmesi gerekmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu müfredat değişikliğine dair gerekçelerini ele alalım.

Ela Basa: Bakanlık müfredatın tanıtımını yaparken gerekçelerini sadeleştirme yapmak, konular arasında değerler eğitimi ile ahenk ve bütünlüğü sağlamak, yerli ve milli değerleri öne çıkarmak ve disiplinler arası yaklaşımı yerleştirmek olarak sıraladı.

Sadeleştirme; tartışmalı ve seviye üstü olarak tanımlanan konuların müfredattan çıkarılmasına gerekçe oluşturuyor ve Hayatın Başlangıcı ve Evrim müfredattan bu gerekçeyle çıkartılıyor.  Eğitim Bilişim Ağı’nın (EBA) internet üzerinden yapılan yayınında konuşan Durmuş, 9’uncu sınıf biyoloji dersindeki “Hayatın Başlangıcı ve Evrim” ünitesini öğrencilerin bu tartışmayı yürütebilecek öncüllere sahip olmadıkları gerekçesi ile lisans eğitimine ertelediklerini bildirdi.

Kısaca sığlaştırma olarak tanımlanabilecek bu gerekçe ile aynı zamanda da dünyanın birçok ülkesinin gerisinde kalınan Matematik ve Fen Bilgisi derslerinde bir iyileştirme yapılması beklenirken, 1. ve 8. sınıflarda okutulacak Matematik ve Fen Bilgisi derslerinin genel başlıkları değiştirildi, ayrı uygulanan programlar birleştirildi, içerik daha da sığlaştırıldı.

Bir diğer gerekçe yerli ve milli değerleri öne çıkarmak ile de müfredatta  Türk-İslam vurgusu daha belirginleşiyor. Müzik dersinde, klasiğinden Türk halk müziğine Türk müziği eksene alındı. Bilimsel düşüncenin tüm insanların katkılarıyla birikimsel olarak geliştiğini vurgulama gerekçesiyle İslam ve Türk bilim insanları ön plana çıkartıldı. Karl Marx, Jean Paul Sartre ve Albert Camus gibi çok sayıda dünyaca bilinen isim ders kitaplarından çıkartıldı. Foucault, Feuerbach, Adorno gibi çağdaş felsefenin önemli isimlerine yer verilmedi. Ortaöğretim müzik dersi konuları arasından dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say’ın adı çıkarıldı.

Aydan Güner: Müfredatta İslami kimlik ön plana alındı. Türkçe, Sosyal Bilgiler, Tarih, Seçmeli Tarih Dersleri, Türk Dili ve Edebiyat derslerinde önerilen konu içeriklerinde ve kazanımlarda Milliyetçi yaklaşımların yanında İslamcı geleneksel yaklaşım abartılı ve açık bir şekilde yer aldı. Sıralama köklerine, dinine, diline ve tarihine sahip çıkıp, bu değerleri benimseyen, aynı zamanda evrensel değerleri de özümsemiş insan yaratma amacı dikkati çekti.

Ahenk ve bütünlüğü sağlamak; Milli Eğitim Bakanlığı’nın Diyanet İşleri Başkanlığı ile imzaladığı protokol çerçevesinde TÜRGEV ve Ensar Vakfı başta olmak üzere Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, İHH, Furkan Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti gibi dini vakıflar aracılığıyla devlet okullarında verdiği “Değerler Eğitimi” müzikten matematiğe kadar 15 temel dersin içine konu olarak yerleştirildi.

Yeni müfredat programının “derslerin içeriği” kısmında tanıtılan “Değerler Eğitimi” hakkında şöyle denildi: “Türk Millî Eğitim Sistemi’nin temel hedefleri arasında öğrencileri sağlıklı, mutlu bir şekilde hayata hazırlamak, iyi insan ve iyi vatandaş olmalarını sağlayacak bilgi, beceri, değer, tutum, davranış ve alışkanlıklarla donatmak yer almaktadır. Bu bağlamda değerlerin eğitim süreci içerisinde kazandırılması ve yeni nesillere aktarılması hedeflere ulaşmada ve kültürel devamlılık açısından da son derece önem taşımaktadır.” Değerler eğitimini din kisvesi altında sunmak; laikliğin, ilericiliğin, bilimselliği ayaklar altına alınmasıdır. Cumhuriyet ile birlikte aydınlanmacı bir eğitim modeliyle aklı hür, vicdanı hür bireyler yetiştirme hedefi yerini AKP’nin yeni müfredatı ile birlikte dindar ve kindar bireyler yetiştirme projesine dönüştürmüştür.