İKD Genel Başkanı'ndan 25 Kasım açıklaması: Katliamlara ve karanlık geleceğe karşı yapılacak olan açıktır...

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü nedeniyle konuştuğumuz, İlerici Kadınlar Derneği Başkanı Umut Kuruç, "Yapılacak olan açıktır: gericiliğe karşı amasız fakatsız bir ilericilik mücadelesi…" dedi.

İKD Genel Başkanı'ndan 25 Kasım açıklaması: Katliamlara ve karanlık geleceğe karşı yapılacak olan açıktır...

​Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü. Kadınların şiddetin ve sömürünün olmadığı bir hayatı yaşamaları hedefiyle mücadele eden İlerici Kadınlar Derneği bugünü bir dizi etkinlikler ile alanlarda, kadınlar ile birlikte geçiriyor.

Manifesto olarak kadın mücadelesi tarihinde önemli bir yol uğrağı olan bugünde, İKD Genel Başkanı Umut Kuruç ve İKD Danışma Kurulu Üyesi Mercan Erzincan’dan 25 Kasım ve Türkiye’de artan kadına yönelik şiddet hakkında görüşlerini aldık.

İKD Genel Başkanı Kuruç şunları ifade etti:

“Yine bir 25 Kasım yine artan kadın katliamları… 2017 yılı sona ererken bu katliamlar gerici iktidar ve destek aldığı çevrelerce adeta destekleniyor. Yılın ilk on ayında 246 kadının cinsel saldırıya maruz kaldığı, 40’ı geçtiğimiz ay olmak üzere en az 338 kadının katledildiği, yüzlerce kız ve erkek çocuğun cinsel istismara maruz bırakıldığı istatistikî bilgi olarak yayınlanıyor.

AKP iktidarının ilk yılından itibaren bugüne kadar olan dönemde kadına yönelik şiddetteki artış yüzde binlerle ifade ediliyor.

Bunun bir tesadüf olmadığı açıktır. Sadece erkek egemen anlayışla açıklanması ise resmin bütününü gözden kaçırmaktan, karşı karşıya olduğumuz gerici dönüşümü inkâr etmekten başka bir şey değildir.

İktidarın en yetkili ağızları tarafından kadın erkek eşitliğinin inkârı açıkça dillendirilirken, cinayetlerin failleri “iyi hal indirimleriyle” serbest bırakılıp, katledilen kadınlar yaşam biçimleri sorgulanarak suçlu ilân edilirken, Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, gerici vakıf ve derneklerin, karanlık tarikatların kadını yok sayan, neredeyse “katli vaciptir” vaazları her gün artarken, kadın katliamları ve kadına yönelik her türlü şiddet gerici yayın organları başta olmak üzere holding medyası tarafından meşrulaştırılırken, kadınlar sokaklarda tekmelenerek saldırıya uğrarken ve saldırganlar dini vecibelerini mazeret olarak sunacak kadar pervasızlaşırken bütün olan biteni erkek egemen anlayışa sıkıştırmak körlüktür.

Daha geçtiğimiz ay “müftülere nikâh kıyma yetkisiyle” toplumsal yaşamı din kurallarına göre düzenlemenin kapıları sonuna kadar açılmışken, “aile arabuluculuğu” tasarısı ile kadına yönelik şiddet ve kadını aile içerisinde her ne pahasına olursa olsun hapsetmek adım adım hayata geçirilirken, Ensar Vakfı gibi gerici ve çocuk istismarcısı kuruluşlar eliyle verilecek “değerler eğitimiyle” gericiliğin toplumun bütününe dayatılmakta olduğu kocaman bir gerçek olarak karşımızda dururken yapılacak şey en başta kadınların gericiliğe karşı mücadele için örgütlenmesidir.

On yıllardır karşı karşıya olduğumuz gerici saldırından en fazla payı kadınların aldığını söylüyoruz.

Kadın katliamlarının ne yazık ki “normalleştirildiği” bu iklimde iktidarın kadının değersizleştirildiği, bütün haklarının ortadan kaldırıldığı, aile içerisinde kuşatıldığı dinci gerici kurallar ile sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda çocuk doğuracağı, gerektiğinde yedek ve ucuz işgücü açığını kapatacağı, çocuk istismarının ve evliliğinin meşru olduğu bir toplumsal yaşamı hedeflediği açıktır.

Böyle bir toplumsal yaşam daha fazla katliam, çok daha karanlık bir gelecek demektir. Yapılacak olan ise açıktır: gericiliğe karşı amasız fakatsız bir ilericilik mücadelesi…”

Mercan Erzincan: Yaşananlar mücadeleden vazgeçirmemeli

​Türk Halk Müziği sanatçısı ve aynı zamanda İKD Danışma Kurulu Üyesi olan Mercan Erzincan da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü için şunları söyledi:

“Toplumun bel kemiği kadınlarımız yaşamın her alanında mücadelesini omuz omuza sürdürmek zorundadır. Giderek artan cinsiyetçi, gerici ve baskıcı siyasetin kurbanı her daim maalesef kadın ağırlıklı.
1960’da dünyanın başka bir ucunda yaşanan vahşetin benzerlerine tanık olmak bizi mücadele etmekten vazgeçirmemeli.. Aksine daha çok kenetlenmeli ve birbirimize destek olmalıyız. Günümüzde hayatın her alanında kadın kimliği ile durmak hayli sıkıntılı olsa da bunların aşılacağına inanıyorum.. 25 Kasım günü ben de sahnede türkülerimi tüm emekçi ve yitirdiğimiz kadınlar için söyleyeceğim..”