Eski CIA görevlisi Cohen, Sarraf davasında ifade verdi

New York’ta devam eden 'ABD Hakan Atilla'ya karşı' davasının ikinci tanığı eski CIA görevlisi David Cohen ifade verdi.

Eski CIA görevlisi Cohen, Sarraf davasında ifade verdi

New York’ta devam eden ‘ABD Hakan Atilla’ya karşı’ davasının ikinci tanığı eski CIA görevlisi David Cohen, “İran’ın yaptırımları atlatmak için ‘aldatıcı uygulamalara’ başvurduğunu Atilla’ya bildirdiğini” savundu.

Eski Halkbank Uluslararası Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın, ABD’nin İran yaptırımlarının ihlal edilmesiyle suçlandığı davanın duruşmaları sürüyor. Duruşmanın ikinci gününden itibaren Türk ve İranlı iş adamı Rıza Sarraf ifade vermişti. Bugünkü duruşmada ise davanın diğer tanıkları dinlendi.

Sarraf’tan sonra ikinci tanık olarak kürsüye eski CIA Direktör Yardımcısı ve Hazine Bakanlığı Terör ve Mali İstihbarattan Sorumlu Müsteşarı David Cohen gelmişti. ‘ABD’nin para ajanı’ lakabıyla tanınan Cohen, bugünkü duruşmada ifade verdi.

Duruşmayı izleyen ABD’li gazetecilerin aktarımına göre bugünkü duruşmadan gelişmeler şöyle:

David Cohen, 2012’nin Eylül ayında Türkiye’de Halkbank’ı ziyaret ettiğini söyledi.
Cohen “Bazen Atilla ve Aslan, Türkiye ile İran arasındaki coğrafi, kültürel ve tarihsel bağlara dikkat çekerek, iki ülke arasında ‘sağlam’ bir ticaret olduğunu söylüyordu. Yani, yaptırımları uygulamanın zorluklarını açıklamak amacıyla… Savcı, Cohen’e “Atilla ve Aslan’ın altın ticaretinden hiç bahsedip bahsetmediğini” sordu. Cohen, bu konunun “sık sık” gündeme geldiğini savundu.

14 Mart 2012 tarihinde ABD Hazine Bakanlığı’ndaki ofisinde düzenlenen toplantıyla ilgili konuşan David Cohen “Atilla ve Aslan vardı. Bakanlıktan başka kimlerin katıldığını hatırlamıyorum.” dedi.

David Cohen, İran’ın yaptırımları atlatmak için ‘aldatıcı uygulamalara’ başvurduğunu Atilla’ya bildirdiğini savundu. Cohen “Esasen, yaptırımları atlatanlarla mücadele etmenin yolu, kimlerle iş yaptığınızı bilmekten geçer” dedi. Cohen, Halkbank’ın sadece Türkiye’de değil, aynı zamanda dünyanın diğer yerlerinde birlikte çalıştığı tek banka olmadığını söyledi.

Cohen, Halkbank yetkililerinin, ABD’nin İran yaptırımlarını uygulamak istediklerini ve bunu yapabilecekleri konusunda kendisine güvence verdiğini söyledi.

Mahkemeye, David Cohen’in Aralık 2012’de Aslan’a gönderdiği bir mektup delil olarak sunuldu.
Cohen, “(Dönemin) Başbakan yardımcısı Ali Babacan Türkiye’nin yaptırımlarımızı açıkça ihlal eden uygulamalara karıştığını açık açık ilan etmişti” dedi.

Cohen, Aralık 2013’teki ziyaretinde İstanbul’un ‘korkunç’ trafiğinde 4 saat beklediğini, Süleyman Aslan’ın o sırada tutuklu olması nedeniyle ziyaretten bir sonuç alamadığını söyledi.

Atilla’nın avukatı Rocco, söz konusu davada birincil yaptırımların mı, ikincil yaptırımların mı ihlal edildiğini sordu; Cohen, davanın birincil yaptırımlarla ilgili olduğunu söyledi. Rocco, birincil ve ikincil yaptırımlar arasındaki ayrımı vurgulamaya devam etti. (“İkincil yaptırım”, ABD vatandaşı olmayan kişilerin ABD sınırları dışındaki, yani ABD’nin yetki alanı dışındaki faaliyetlerini ifade ediyor.)

Cohen, “Türkiye, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını kabul etti mi?” sorusuna da “Bu çok karmaşık bir soru” yanıtını verdi. Cohen, Türk yetkililerin bu konuda farklı görüşleri olduğunu söyledi.

“(Halkbank’a) hiç olan bitenden şüphelendiğinizi söylediniz mi?” sorusu yönetilen Cohen, ‘şüphelenmek’ kelimesini kullanıp kullanmadığını bilmediğini söyledi.

Cohen, söylediklerini kelimesi kelimesine hatırlamadığını; ama Türkiye’den İran’a altın ihracatında artış gördüklerini söylediğini belirtti. Cohen yaptırımların uygulanması konusunda kaygı duymasının başka nedenleri de olduğunu ancak bunları paylaşmaya hazır olmadığını söyledi.

Cohen: Atilla bana ABD’nin ambargolarına uyma konusunda sağlam bir yapıya sahip olduklarından emin olmamız gerektiğini söyledi.

Cohen: Aralık 2013’te tutuklamaların olduğu gün Türkiye’deydim. Sarraf konusuna da o günlerden bu yana aşinayım.

“Sanırım, onun büyük bir altın tüccarı olduğundan şüpheleniyorduk” diyen Cohen, ancak o tarih itibariyle Sarraf hakkında ne bildiklerini ‘kesin biçimde’ tarif edemeyeceğini dile getirdi.