Edebiyat bahane piyasa şahane

Cengiz Kılçer Geçtiğimiz Pazar günü “yazar” Elif Şafak, TED Talks’ta yaptığı konuşmasında bugüne dek karalama ve damgalanma korkusu nedeniyle biseksüel olduğunu insanların içinde söyleyemediğini açıklamasıyla gündeme geldi. Hemen ardından medyadan da tepkiler gelmekte gecikmedi ve “Dikkat çekme yarışında şampiyon: Elif Şafak”, “Shafak pazarlama!” “Elif Şafak biseksüellerden özür dilesin” manşetleri ortalığı kasıp kavurdu. Elif Şafak’ın romancılığı,... View Article

Edebiyat bahane piyasa şahane

Cengiz Kılçer

Geçtiğimiz Pazar günü “yazar” Elif Şafak, TED Talks’ta yaptığı konuşmasında bugüne dek karalama ve damgalanma korkusu nedeniyle biseksüel olduğunu insanların içinde söyleyemediğini açıklamasıyla gündeme geldi.

Hemen ardından medyadan da tepkiler gelmekte gecikmedi ve “Dikkat çekme yarışında şampiyon: Elif Şafak”, “Shafak pazarlama!” “Elif Şafak biseksüellerden özür dilesin” manşetleri ortalığı kasıp kavurdu.

Elif Şafak’ın romancılığı, yazarlığı velhasıl edebiyatçılığı tartışılır ama kendi kendini pazarlamak, kendisinden bir marka yaratmak ustalığı asla tartışılamaz; bu konuda zinhar eline kimse su dökemez. Herhalde Türk edebiyat piyasasına böylesi birini gelmemiştir. Elif Şafak’ı diğer popüler yazarlardan ayıran en önemli yan ise üzerine akademik bir tez bile yazılmış olmasıdır.* Elif Şafak o denli bir piyasa üründür ki 2010 yılında kendisine ‘Marka’ ödülü verilmiştir. Elif Şafak, Marka Konferansı’nda yaptığı konuşmada, yazarlığın bir meslek değil, yaşam biçimi olduğunu belirtse de kendisine verine bu ödülle bir marka olduğu tescillenmiştir.

Elif Şafak tam bir ürün yöneticisi aslında müşteriyi/okuru iyi tanıyor ona göre üretim yapıyor. Ürünü prezante ederken özgünlük değil, “hikâye” ve hayal satıyor. Müşterilerinin taleplerini anlıyor ve onlara özel kurgular geliştiriyor, basınla sağlam ve köklü iletişim kuruyor sıkı PR yapıyor. Televizyonlarda ve bilumum medya organlarında söyleşileri büyük ilgi görüyor. Mesela Elif Şafak katıldığı bir televizyon programında, “Ayasofya haftanın bir günü kilise, bir günü cami bir günü de müze olsun” gibi saçmalayabiliyor ama yazdığı her kitap en çok satılanlar listesinden inmiyor. Ekonomi ve iş yaşamı dergisi Forbes, 2016 yılının en çok kazanan yazarlarını açıklamıştı. Birinci sıradaki yazar Elif Şafak’tı ve 2016 kazancı: 1,8 milyon TL. Baskı adedi: 311 bin,  Cirosu: 9.031.000 TL’ydi.

Tabii çok da duyarlı kendisi örnek olsun anadilde eğitim hakkı üzerine yazdığı köşe yazısında da “Kendini en iyi Kürtçe ifade eden ve bu dilde hayal kuran, rüya gören Mardinli bir ev hanımı herhangi bir kitabımı okumak istese Kürtçesini bulamayacak.” deyip kahırlanabiliyor.

Elif Şafak’ın kendisi gibi piyasacı, AB’ci, Amerikancı, AKP’ye desteği unutulur mu? Bu yılın mart ayında The Guardian, Türkiye hakkında özel bir toplantı düzenlemiş konuşmacılar arasında bulunan Elif Şafak ‘daha önce AKP iktidarlarını desteklediğini’ hatırlatan bir soru üzerine AKP’nin o dönemlerde Kürt sorunu, Ermeni sorunu ve AB’ye yaklaşımda olumlu adımlar attığını ve daha sonra ‘kendisinin değil AKP’nin değiştiği’ yanıtını vermişti. Elif Şafak konuşmasında, ‘milliyetçi ve şoven bir politikanın kasıtlı olarak ülkenin gündemine sokulduğunu’ söylemiş; ‘Türkiye’nin AB’den uzaklaştığını ve baskıcı bir rejime doğru ilerlediğini’ belirtmişti.

Genius Within: The Inner Life of Gleen Gould’ belgeselinin afişinden araklama “İskender” adlı kitabının kapağı için erkek kılığına giren Elif Şafak daha hangi kılıklara girecek kim bilir?

Elif Şafak’ın “biseksüel” açıklamasının ardından Orhan Pamuk elini yükseltiyor

Elif Şafak’ın “biseksüelim” açıklamasının ardından Orhan Pamuk da boş durmuyor elini yükseltiyordu.

İtalyan La Stampa gazetesinin kitap ekine konuşan Orhan Pamuk, siyasî açıdan artık İstanbul’da yaşayamayacağını ve çok fazla dikkat çekmemek adına İstanbul’a sessiz sedasız geldiğini ifade etmesiyle yine memleketin gündemine gelmeyi başardı.

Pamuk, “Sevdiğim İstanbul’u yok ettiler” başlığı atılan söyleşide, İstanbul’un son 15 yılda olumsuz yönde bir değişim geçirdiğini söylüyor.

15 yılda İstanbul’da yeşil alan bırakmayan, yağmalayan, talan eden, her yeri betona çeviren Orhan Pamuk’un canı gönülden desteklediği AKP iktidarıydı. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 3. Havalimanı projeleriyle İstanbul’un kuzeyindeki ormanlarını, doğal hayatı ve içme suyu kaynakları yok eden, Kanal İstanbul gibi sermayeye devasa yeni yatırım ve kâr alanları açan, kentsel dönüşümle yoksulları merkezden koparıp dış çeperlere gönderen gücün AKP olduğunu bilmiyor olamaz Orhan Pamuk.

Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?

“Unutulmamalıdır ki son 10 yılda mevcut (AKP) iktidarla Türkiye çok daha zengin ve başarılı oldu. İstanbul ve onun burjuvazisi de öyle.” diyen

“Ergenekon davalarını ciddiye alıyorum. Türkiye’de laikliğin gerilediğini düşünmüyorum. Türkiye’de ordunun gücünün azaltılmış olmasından mutluyum. Bu Başbakan’ın (R. Tayyip Erdoğan’ın) en başarılı olduğu konu” diyen

“Laikliğin korunması konusunda kaygılar var, ama bence ülke daha dindar bir hale gelmiyor. Bundan 10-20 yıl önce sokakta içki içen insanlar göremezdiniz” diyen Orhan Pamuk’tu. Aradan çok geçmedi bu ifadelerinin unutulduğunu sanıyor Nobelli yazar.

Söz konusu söyleşide Batılı yazarları kıskandığını da söyleyen Pamuk, “Çünkü onlarla röportaj yapıldığında ilk sorulan sorunun, ülkelerindeki siyasi durum olma ihtimali çok güç. Normal olarak onlarla kitaplarının içeriği konuşuluyor” derken de “şizofrenik” bir portre çiziyor. Kendi yarılmış aklıyla bizim aklı bütünlüğümüze hakaret ediyor. Yukarıdaki tırnak içine alınmış sözleri hangi batılı yazar acaba iktidara yaranmak için söylemiş olabilir?

Orhan Pamuk’tan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a ölüm tehdidi

Kendine şikâyet ediyor Pamuk, Türkiye’nin her zaman sorunları olduğunu ve kendisine bunlarla ilgili görüşleri sorulduğunda, yanıt vermek zorunda kaldığını, çünkü sorumluluk hissettiğini aktarıyor.  Pamuk, bu röportajlar yüzünden politik bir yazara dönüştüğünü başlangıçta bu konularla meşgul olmadığı için de meslektaşları tarafından eleştirildiğini anlatıyor

Şöyle mi sormalı acaba: Dünyada hangi batılı yazar Orhan Pamuk’un yaptığı gibi (birkaç aklı evvel yazarı da kandırıp) halkı tarafından seçilmiş Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a hitaben mektup yazıp istifa etmesini, aksi halde ise akıbetinin “Saddam Hüseyin veya Kaddafi gibi ölüm. Ya da La Haye’de mikropsuz bir hücrede ömür boyu hapis” olacağını söyleyecek kadar emperyalizmin tetikçiliğine soyunmuştur? Dünyada bu denli emperyalizmin gönüllü uşaklığından soytarıya dönüşmüş bir yazar daha gösteremezsiniz.

Şımardıkça şımarıyor, yılıştıkça yılışıyor Orhan Pamuk; muhabirin “İstanbul, iki dünya arasında bir sınır, Batı ve Doğu ile İslam ve Hristiyanlık arasında bir köprü. Dün, tarihin dışında olmak anlamına gelirken, bugün tarihin tam da ortasında” sözleri üzerine: “Ben bir köprü olmak istemiyorum. Kararlılıkla Türkiye’nin geleceğinin Batı’da olduğuna inanıyorum, ben bu inançla büyüdüm: Batılı, açık, laik, burjuva bir eğitim aldım. Bugün İstanbul’da düşünce özgürlüğü yok ve bu beni kızdırıyor, üzüyor ve allak bullak ediyor.” diyor.

Ertesi gün de Orhan Pamuk gene manşetlerde

Meğer Orhan Pamuk’un manşetlerde arzı endam etmesinin asıl nedeni aynı günün akşamında Almancaya çevrilen son romanı “Kırmızı Saçlı Kadın”ın tanıtımı için düzenlenen etkinliklermiş. Romandan parçaların okunduğu etkinlikte bu romanı nasıl ve neden yazdığını anlatırken bir yandan da Türkiye’nin Avrupa’dan uzaklaştığına işaret eden Pamuk, “Ben buna kızgınım, öfkeliyim ve eleştirelim. Ben Türkiye’nin barışının, mutlu geleceğinin, zenginliğinin, huzurunun ve kültürel zenginliğinin en iyi Avrupa’ya yaklaşmakla ifade edileceğini bilen bir yazarım. Bütün hayatım buna inanmakla geçti. Ama Türkiye Avrupa’dan uzaklaştıkça otoriterleşiyor. Bu kitapta yaptığım şey birazcık bu konulara derinden ve edebi bir şekilde yaklaşmak oldu” şeklinde kendini parlatma mesaisindeymiş. Derdinin memleket değil, Almancaya çevrilen son romanı “Kırmızı Saçlı Kadın”ın tanıtımı olduğunu anlıyoruz.

Unutmadan Forbes dergisinin 2016 yılının en çok kazanan yazarları arasında ikinci sıradaki isim ise Orhan Pamuk’tu. Pamuk’un 2016 kazancı: 1,4 milyon TL Baskı adedi 374 bin Cirosu ise 5.439.000 TL. Bugün çok satan yazar olabilmenin koşulu marka olmaktan geçiyor Elif Şafak ve Orhan Pamuk ise markalaşma ve pazarlama yöntemlerini yoğun şekilde kullanan “yazarlar”. Yani edebiyat bahane piyasa şahane.

 

*CANBAY, Belma (2014). Türkiye’de Roman Yazarlarının Markalaşma Süreci: Elif Şafak Örneği, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara